|

Finansal tetikçilik suçüstü yakalandı

TL’nin 1 hafta içinde 1 $ = 4,70 TL. kurundan 7,24 TL. kuruna zıplatılması operasyonu Londra ve New York’taki finansal tetikçilere yaptırıldı. ABD hükümet yetkilileri, açıklamaları ve Trump’ın tweetiyle ateşe benzin dökerek suçüstü oldular. Türkiye ekonomisinde 2018 Mart başındaki 1 $ = 3,85 TL. kurunu 7 TL. ve üzeri seviyeye çıkaracak hiçbir haklı argüman yoktur.

Haber Merkezi
04:00 - 31/08/2018 Cuma
Güncelleme: 12:32 - 31/08/2018 Cuma
Yeni Şafak
Türkiye karşıtı cephe ortaya çıktı
Türkiye karşıtı cephe ortaya çıktı
Doç. Dr. Ömer Bolat / İZÜ Öğretim Üyesi

2017 yılını % 7,4 gibi dünya ikincisi bir büyüme oranı, 1,5 milyon kişiye yeni istihdam artışı, % 10 ihracat artışı, % 1,7 civarı bütçe açığı oranıyla şekillenen mali disiplin gibi olumlu göstergelerle tamamlayan, 2018 yılı ilk 3 ayında da % 7,4’lük büyüme başarısını sürdüren Türkiye, 2018’in Mart ayının ortalarından beri açık bir ekonomik terör saldırısı ile karşı karşıya kaldı. Ağustos ayı başından beri yaşanan döviz kurunu arttırma ve TL.ye değer kaybettirme operasyonunun ardında, ABD yönetimi, küresel finans baronları, kredi derecelendirme kuruluşları ve batılı bazı yatırım fonlarından oluşan Türkiye karşıtı cephe açıkça suçüstü yakalandılar.

Böylece son bir yıldır Türkiye ekonomisi ile ilgili olarak, Londra ve New York’taki mali kuruluşlar ve kredi derecelendirme kuruluşları ile yurtiçinden pompalanan ekonomik algıyı bozma çabalarının “piyasaların güven kaybından” dolayı oluştuğu açıklamalarının temelsiz olduğu ortaya çıktı. Yine Türkiye – Türkiye Ekonomisi ve Türk Lirası’na karşı yürütülen bu bozgunculuğu “ekonomik ve siyasi amaçlı operasyon” olarak niteleyenlere yapılan “komplo teorisi” suçlamalarının da temelsiz olduğu gün yüzüne çıkmış oldu. Piyasaların bu durumu ekonomik ve mantıklı makul gerekçelerle açıklama şansları kalmadı. Olay çok açık, Türkiye’ye karşı ABD hükümeti ve finans kuruluşları ile Londra finans baronlarının yürüttüğü bir “Türkiye ekonomisini ve Türkiye’nin siyasi yönetimini çökertme operasyonu, bir finansal terör tetikçiliği” olarak tanımlanmalıdır.


TÜRKİYE’Yİ ÇÖKERTME OPERASYONU

Olay, Rahip Brunson’un serbest kalmasından öte, Türkiye ekonomisi ve siyasetinde 16 yıldır devam eden güçlü istikrar, güven ortamı ve kalkınma hamlelerini baltalamak; ayrıca bir süredir Türkiye ile ABD arasında FETÖ’nün iade edilmesi, Halkbank ve yöneticisini cezalandırma, F-35 uçaklarının Türkiye’ye teslimatını engelleme, S-400 Rus füze satışını engelleyememe ve kuzey Suriye’de ABD’nin PYD-YPG ‘li terör örgütlerini silahlandırma ve koridor oluşturma konularında giderek bozulan ikili ilişkiler nedeniyle, ABD tarafının Türkiye’yi ve hükümetini çökertme ve boyun eğdirme politikasından kaynaklanmıştır. Taksim-Gezi ile, Kobani ile, 17-25 Aralık 2013 ile, HDP projesi ile, 15 Temmuz darbesi ile, 24 Haziran seçimleri ile başarılamayan siyasi iktidarı düşürme operasyonu, bu defa dolar ile yapılmaya çalışıldı.

TL’nin 1 hafta içinde 1 $ = 4,70 TL. kurundan 7,24 TL. kuruna zıplatılması operasyonu Londra ve New York’taki finansal tetikçilere yaptırıldı. ABD hükümet yetkilileri, açıklamaları ve Trump’ın tweetiyle ateşe benzin dökerek suçüstü oldular. Türkiye ekonomisinde 2018 Mart başındaki 1 $ = 3,85 TL. kurunu 7 TL. ve üzeri seviyeye çıkaracak hiçbir haklı argüman yoktur. Nitekim halkın % 80’i bu gelişmeyi Türkiye ekonomisine ve Türkiye’ye saldırı olarak yorumladı ve Türk Lirası’na ve ülke ekonomisine sahip çıkmak için döviz bozdurdular ve ülkemizde bir dayanışma kenetlenme havası oluştu. Aynı şekilde “Türkiye, sadece Anadolu ve Trakya’dan ibaret değildir, Fas’tan Endonezya’ya kadar gönüllerin birleştiği bir manevi coğrafyası da vardır” sözü gerçekleşti. Pakistan, Katar, Lübnan, İran, Fas gibi birçok İslam ülkesinde, Londra’daki Müslümanlar arasında, Türk Lirası’nı desteklemek ve Türkiye’ye desteğini göstermek için aksiyonlar alındı. Katar hükümeti Türkiye’ye 15 milyar dolar doğrudan yatırım yapacağını açıkladı ve ilk adım olarak Türk ve Katar Merkez Bankaları arasında 3 milyar dolarlık swap (takas) anlaşması imzalandı.

DOLARI SİLAH OLARAK KULLANIYOR

Ayrıca Rusya, Çin, Almanya, Fransa hükümetleri Türk ekonomisinin iyi durumda olduğu, Türkiye ile ikili ekonomik ilişkilerini geliştirmek istediklerini hemen deklare ettiler. Ve bu ülkeler, ABD’nin doları bir “nükleer silah” gibi, başka ülkelerin ekonomilerini sabote etme, tehdit, kabadayılık amaçlı kullanması, ekonomik müeyyideler uygulaması, kanunsuz şekilde gümrük vergisi arttırma şeklinde ticaret savaşları açması karşısında, dünya ekonomisi ve finans sisteminin tek bir ülkeye (ABD) ve onun para birimine (dolar) bırakılamayacağı, bu nedenle alternatif bir finans sistemine ve ABD’nin bloke edemeyeceği yeni bir ödemeler sistemine (swift’in yerine) ihtiyacı olduğu açıklamalarında birleştiler.

Türkiye’ye ve Türk Lirasına doğrudan saldırı, birçok gelişmekte olan ülkelerin (Rusya, Brezilya, Arjantin, Güney Afrika) para birimlerinin değer kaybına ve hisse senedi borsalarının da değer kaybetmesine, hatta ABD borsalarının da 3 gün üst üste değer kaybetmesine yol açtı.

Bu gelişmeler karşısında, “her kuşun eti yenmez” sözünü doğrularcasına, Türkiye ve ekonomisinin 2-3 günlük bir kur saldırısı ile çökertilemeyeceği, boyun eğdiremeyeceği anlaşılmış oldu. Ki bu saldırıyı yapan ABD hükümeti ve küresel finansal tetikçiler olsa bile!

Türk Lirası ve ekonomisine açılan kur savaşı, uluslararası bir gündem olup, dünya siyaset, ekonomi ve finansal jeopolitiğinde önemli etkiler yaptı, milli paralar ile ticaretin arttırılması ve bu amaçla ülkeler arasında ikili anlaşmalar yapılmasının önünü açtı.

ALTERNATİF ARAYIŞLAR HIZLANDI

Doların dünyanın ekonomik ve finansal sistemindeki ağırlığının kırılması arayışlarını hızlandırdı. ABD’yi dünya jeopolitiğinde yalnızlaştırdı. Kabadayılık ve müeyyide zorlamalarına karşı alternatif bloklar kurma arayışlarını hızlandırdı. Türkiye – ABD ikili ilişkilerinde tamiri çok zor gedikler açtı, “stratejik ortaklık – model ortaklık – 70 yıllık NATO müttefikliği” gibi sözde temel taşları çatlattı ve yıprattı. “Ne Türkiye eski Türkiye’dir, ne de bundan böyle Türkiye-ABD ilişkileri eskisi gibi olabilir”.

Ülkeler arasındaki ilişkilerde ebedi dostluklar, ebedi düşmanlıklar olmaz, ancak menfaatler birlikteliği olabilir, proje ortaklıkları olabilir. Son zamanlarda Türkiye-ABD arasında ortaya çıkan sorunların çözümü ancak diplomasiyle, karşılıklı uzlaşma ile olabilir. Dayatma, müeyyide, kol bükme, boyun eğdirme, teslime zorlama, Türkiye’ye asla kabul ettirilemez yöntemlerdir. ABD yönetimi son bir ayda bu gerçeği anlamış olmalıdır. Yok anlamaz ise, Türkiye ve Türk halkı yeni bir dünyada yerini alacak dirayet ve haysiyete sahiptir, bunu da son bir aydaki muhteşem kenetlenmesi ve direnciyle göstermiştir.

MİLLİ DAYANIŞMA GEREKLİ

Olayın yurtiçindeki etkilerine ve yapmamız gereken ödevlere gelince, hükümet, BDDK ve Merkez Bankası, aldıkları tedbirlerle 13 Ağustos Pazartesi sabahı daha yıkıcı bir döviz kuru saldırısını ve ekonomik hayatta ödemeler sisteminin tıkanmasını, muhtemel bir likidite krizini başarıyla önlemişlerdir. BDDK’nın bankalara getirdiği yurtdışından yabancıya ve yabancıdan yurtiçine TL. swap (takas) işlemlerini banka öz sermayesinin % 25’ine kadar sınırlaması uygulaması çok başarılı bir tedbir oldu.

Halkın döviz bozdurma fedakarlığı karşısında, TL. den dövize swap edip döviz tevdiat hesabı açmış olan kişilerden ve şirketlerden de aynı fedakarlık beklenmektedir. Bankaya döviz yatırıp döviz hesabı açanlara bir şey söylenemez, ama milli dayanışma göstermelerini beklemek normaldir.

FIRSATÇILARA İZİN VERİLMEMELİ

Bir de, döviz kurundaki artışı fırsat bilip, mal veya hizmetinde döviz girdisi olmasa bile, hemen fahiş zam yapanlara, piyasaya mal vermeyip fiyat artsın diye stokçuluk yapanlara karşı, aynen döviz kuru saldırısına direniş gibi, tüketici bilinçlenmesi ve kenetlenmesine çok ihtiyaç vardır.

Döviz kuru saldırısının yüksek zamlara, yüksek enflasyonun yüksek faiz oranlarına, özel sektör ve kamu ekonomileri ile kamu bütçesinin tıpkı 2001 kriz dönemindeki gibi “üçkağıt ekonomisi” denilen, “yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek döviz kuru” sarmalına dönüşmemesi çok önemlidir. Hükümet ve halkımız kenetlenmelidir. Hükümet tarafından kamuda yapacağı tasarruflar, bütçede mali disiplin, anti-enflasyonist ekonomik program, yerli üretimi teşvik, ithalatı azaltma, katma değerli ürün ve hizmet ihracatını teşvik etme, cari açığı düşürme gibi politikaların etkili tedbirlerle uygulanması ve başarılması gerekir.

Yeni bir KGF destek programına acil ihtiyaç vardır. Zor durumdaki özel sektör şirketleri ve KOBİ’ler için yeniden finansal yapılandırma desteği gereklidir. Döviz geliri olmayan şirketlerin döviz cinsinden borçlanması sorunu artık sona ermelidir. Sizin olmayan, kontrol edemediğiniz ve size karşı silah gibi kullanılan yabancı bir döviz kuru ile borçlanmak çok yanlış bir tercihtir.

Türkiye ekonomisi, girişimcileri, tüketicileri çok dinamiktir, değişen şartlara hızlı uyum kabiliyeti vardır. Geçmişte ülke ekonomisi kendi zaaflarından doğan, bankacılık krizi, aşırı kamu bütçesi açıkları, aşırı cari açıklar gibi krizleri atlatmayı başardı. Bugünkü durum asla bir kriz değil ve hükümet-millet kenetlenmesi ile dışarıdan kaynaklı bu döviz kuruna yönelik saldırı da başarıyla atlatılacaktır.

#ABD
#Dolar
#Türk lirası
6 yıl önce