Akbank Sanat’ın medya ve dijital sanata odaklanan yeni sergisi ‘İnsanın Yeni Gündemi” ziyarete açıldı. Sergi, insana dair sorular üzerine spekülatif, sanatsal ve bilimsel sorular soruyor.
BİR DENEYİM ALANI
Işın Önol ve Livia Alexander’ın küratörlüğündeki sergi ismini Harari’nin “Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi” kitabındaki bir bölümden almış. Sergi insanın güç savaşı ile ilgilenirken sanat teknolojilerini ve sosyal medya ve bilgisayar oyunları gibi bilgisayar tabanlı platformları ve mevcut güç mekanizmaların yerini sorguluyor.
Dijital ve yeni medya teknolojiyi kullanılarak hayali ya da var olan mekânların yeniden üretimi söz konusu. Her bir işte sanatçıların bizim için açtığı deneyim alanına girmiş oluyorsunuz. Bu noktada insan psikolojisine, sosyalliğe, toplumsal yalnızlaşmaya, doğanın yeniden inşasına atıfta bulunan işler var.
İRONİK BAKIŞ
Işın Önol, İnsanın Yeni Gündemi’nin ironik bakış açısına sahip olduğunu söylüyor. Önol, “Gündemimiz karmakarışık. Bir türlü insanın kendi gündemine ulaşacağı yere gelemiyoruz. İnsanın gündeminde uzun yıllar açlık, savaşlar, vardı. Bugün istense bu problemler olmayabilir, bunların üstesinden gelinebilir. Evrenin döngüsü var. Ve onun içinde bizim kurguladığımız gerçeklik söz konusu. Bu algıya biraz meydan okumayla ilgili bir şeydi. Gerçeklik algımızı zorlayabilecek yeni dijital ortamın kendisi bizi burada karşıladı” diyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık.
- Gelenekten geleceğe
- Alex Verhaest’in yakın tarihli, çok yönlü işi “Atıl Zamanlar”, günümüzde ağlardan oluşan iletişim ortamını Kuzey Rönesansı’nın hümanist geleneği ile ilmek ilmek örerek, sosyal medya kullanırken geçirdiğimiz zaman ve zamanın yetersizliği ile kurduğu- muz ilişki üzerine bir yansıma oluşturuyor. Bilgisayar simülasyonu olan “Dalganın İzinde”, Fransız Guyanası’nın sürgün yeri olarak bilinen Şeytan Adası’nda mahkûm olan Henri Charriere’nın adadan kaçışını planlayabilmek için okyanusun dalgalarının hareketine aşinalık kazanabilmek adına temel hesaplama tekniklerini kullandığı hikâyeden esinlenmiş. “In the Future They Ate From the Finest Porcelain” isimli çalışma ise bilim-kurgu, arkeoloji ve siyasetin kesişim noktasında yer alarak, canlı hareketi bilgi- sayarda üretilen gö- rüntüyle birleştiriyor.
