|

Halep'e göz yummak ihanettir

Ben, bir şekilde soykırımdan kurtuldum. Suriye'de insanlık suçu işlenirken tüm dünyanın yüzünü diğer tarafa döndüğünü görmek utanç verici.

Yeni Şafak
04:00 - 16/12/2016 Cuma
Güncelleme: 09:34 - 16/12/2016 Cuma
Yeni Şafak
Nedzad Avdic


İnsanlığın en kötü tecrübesiyle karşı karşıya kaldığımda bir gençtim. Evimizin yanıp kül olduğunu ve ailemin her şeye rağmen bir yaşama şansı bulabilmek umuduyla Srebrenitsa'dan kaçtığını hatırlıyorum. İşkenceyi ve kanın kokusunu hatırlıyorum. Henüz bilmiyordum, fakat İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın en kötü soykırımını yaşıyordum. Ve sonra, "bir daha asla olmayacak" diye verilen sözleri hatırlıyorum.



Doğu Halep'te derinleşen korku içinde saatler ve günler geçtikçe bu sözlerden dönülüyor. 2011'de savaş başladığından beri 500 binden fazla insan öldü. Bir düşünün. Dünya ülkenize ve halkınızın yok edilmesine seyirci kalırken, yıllardır misket bombası, roket ve zehirli gaz yağıyor, cenazeler ve ölümler birbirini takip ediyor.



UMUDUN ÖLÜMÜ MÜ?


Her zaman bundan daha kötüsü olamaz diye düşündük, ama oldu. Ve şimdi, yine, dehşet son raddeye vardı. Ailelerin yiyecekleri, suyu ve ilaçları tükeniyor. Artık, artan sayıda yaralı ve hastaları kurtarmak için hizmet veren hastane ve tek bir ambulans dahi yok. Bu ölüm şehrinde palyaçolar bile ölüyor. Çocukları eğlendirerek korkularını bertaraf etmeye, bir anlığına da olsa onları korkudan uzaklaştırmaya çalışan adam da öldürüldü. Bu umudun ölümü müydü?



Ölümün burnumun dibinde olduğunu ve umutsuzca yalnız başıma kaldığımı hatırlıyorum. Temmuz 1995 ortalarında bir gece, Sırp askerler bizi idam edileceğimiz yere götürdüler. Bizi soyup ellerimizi arkadan bağladılar. Gözümün önünde üst üste beşer beşer , sıra sıra dizilmiş ölü bedenler ve vurulan canlar vardı. Son nefesini veren adamların sesi kulaklarımı doldururken, karnımdan, sağ kolumdan ve sol ayağımdan vurulduğumda inanılmaz bir acı hissettim. Caniler gittiğinde ölmediğimi fark ettim ve bir adamla kaçmayı başardım. Ormanlarda saklanarak ve mezarlıklarda uyuyarak, nihayet Bosna kontrolündeki bölgenin güvenliğine ulaşana kadar günlerce kaçtık. O zaman dünyanın bunun olmasına nasıl izin verdiğini merak ediyordum.



TÜM SOYKIRIM KURBANLARINA İHANET


2005'te Avrupa Parlamentosu, Srebrenitsa soykırımını kınayan ve "bir daha asla" olmayacağına dair söz veren bir bildiri yayınladı. Bu bana yaşadığımız şeylerin boşuna olmadığına ve geçmişin dehşetinden ders alacağımıza dair umut verdi. Gelecekte, uluslararası toplumun çatışma zamanlarında sivilleri koruyacağını düşündüm. Bu çok uzun zaman önceydi.


İnsanlığa ve tüm dünyadaki insanlara inancım var. Çoğunun elinden gelen bir şey olsa Halep halkına yardım edeceğini biliyorum. Ancak bunu tek başlarına yapamazlar. Sadece liderlerimiz Halep'te ve tüm Suriye'nin sivillerin katledilmesini durdurabilir. En azından, gerekirse, kuşatılmış bölgelere havadan yardım kolileri atma dahil olmak üzere, ihtiyaç sahiplerine yardımların ulaşmasını sağlamalıdırlar. Bunu yapamamaları, sadece Halep ve Suriye halkına değil, bir ders çıkardığımızı söylediğimiz tüm soykırımların kurbanlarına ve mağdurlarına ihanettir.


Bunun yerine, insanlığın en kötü tecrübeleri yeni normal haline geldi. Bunu görmezden geldiğimizde, emsallerin en tehlikelilerini yaşanması ve acı tecrübelerimin tekrarlanma olasılığı yüksek. Silahın namlusuna baktım ve insanlığın buna gücünün yetmediğini biliyordum. Soykırım mağduru olan biri olarak Halep'ten daha fazlasının tehlikede olduğunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum.


* Nedzad Avdic, Srebrenitsa soykırımından kurtulmadan önce defalarca işkenceye uğramış ve üç kere silahla vurulmuştur.


** Bu yazı Guardian gazetesinde, “Aleppo's people are being slaughtered. Did we learn nothing from Srebrenica?" başlığıyla, 13 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.



#Nedzad Avdic
#Srebrenitsa
#Halep
7 yıl önce