|

Hatıra ve günlüklerin inşa ettiği hakikat

Günlük ve hatıratlar hesaplaşmaya dönüşebilir. Şeklen yazar olan arkadaşlardaki yüksek samimiyet düzeyine karşı birbirlerine beslenen duygular ve hesaplar sonradan aralardaki ihtilaflarla birlikte kine, nefrete, intikama kapı aralayabilir. Tam tersine yazarların aralarındaki kıskançlıkların günlük ve anılarda yapmacık dostluklar biçiminde de tezahür edebilir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/02/2016 Perşembe
Güncelleme: 21:14 - 10/02/2016 Çarşamba
Yeni Şafak
ERCAN YILDIRIM


Matbuat hayatımızın son yıllarında, son aylarda anı, günlük, mektup türlerinde epey kitap yayımlanmaya başladı. Kimi eski basımlar yazarların transfer olduğu yeni yayınevlerinden bazen inceltilerek çıkarken kimileri de ilk defa yayımlanıyor.


Sadece yerli değil yabancı yazarların bu türden ürünleriyle de çok sık karşılaşıyoruz. Hatta öyle bir tür var ki doğsam mı doğmasam mı diye tereddüt eder gibi, deneme, değini, kitap ve dergi değerlendirmeleri arasında yazarların kendi gündeliklerini yazdıklarına şahit oluyoruz.Hatta portre yazılarındaki artışta da yine bir “kendilik” vurgusunun ağır bastığını vurgulamadan geçmemek lazım.



Yazarın Mahrem Alanı


Akademisyenlerde daha çok gözlenen 40 – 50 yaşından sonra, ilmi alanda kendi sözünü söyleyecek olgunluğa gelince daha çok hatıraları yazma, temel eserlerini verdikten sonra gazete köşelerine geçme, idari görev alma, siyasete atılma, büyük ya da küçük fark etmeksizin bir “post” üzerinde “herkese” seslenme, sempozyum gibi tezli toplantılarda bile hatıralara dayalı tekrarları dile getirme tutumu sosyal medya, televizyonun gücüyle katmerlenmiş durumda. Dipnotlu, bol kaynakçalı, atıflı yazılar gençlik enerjisine ya da kariyer hırsına bağlı demek ki...



Esasında bakılırsa bir genç ya da orta yaşlı yazarın hatıralarını okumayı da kimse istemez; İsmet Özel'in Waldo'su dışında...


Adalet Ağaoğlu'nun daha önce yayımlanan günlükleri Damla Damla Günler adıyla yeniden yayımlandı; yine Aziz Nesin'in planlayarak yazdığı portreleriyle, mektupları Birlikte Yaşadıklarım, Birlikte Öldüklerim adıyla okuyucunun karşısında. Aziz Nesin'in metinlerini oğlu Ali Nesin derlemiş, haliyle kitabın cümle kapısı niyetine yazdıkları babasının çalışma tarzını, önceliklerini bir başka gözden okurlarına sunuyor.



Eskimez Yazı ile yazmayı ölünceye kadar sürdüren Aziz Nesin'in kitabında onun ne kadar çalışkan, okuma ve yazmaya aç, sürekli ölmeden önce bir şeyleri yetiştirme telaşında olduğunu görürsünüz. Temas ettiği kişilerin hususiyetlerini tek tek zarflara koyduğu fişlerden çıkarıp çıkarıp yazan Nesin'in kitaptakinden çok daha fazlasını yazamadığı dosyalarından görülebilir.


Aslına bakılırsa Nesin'in Türk insanının aklıyla ilgili söylediği sözün “hakaret” kastı içerip içermediğini bu metinlerden anlamak mümkündür; Nesin kişiler hakkında duyduklarını, onların kamusal anlamdaki önemleri kadar mahrem maceralarını, farklı yönelimlerini de yazmaktan, görmediği halde duyduklarıyla iktifa ederek dile getirmekten çekinmiyor.


Nesin'in portreler vasıtasıyla aktardığı anılarında özgüveni yüksek, merkezde işgal ettiği yer büyük, yazı kamusundaki rolü müstesna bir yazarla karşılaşırız. Buna karşın mesela Adalet Ağaoğlu'nun gündeliğinden yazarlığına kadar romanlarındaki küçük burjuva huzursuzluğunu kendi içinde yaşadığını müşahede etmek mümkün. Çilingir sofrasını bile anlatırken endişeli, ürkek, hesaplayan bir burjuva, sosyalist şehir insanı bu günlüklerde okuru da rahatsız edip, büyük dehlizlere ve ummanlara açacak engin kaygılılık halinden ziyade gündelik hayatını, elindeki kitabı okuma şüphesini canlı tutan titrek bir endişeyi aktifleştirir.



Hesaplaşma, Helalleşme, Ödeşme



Anı, günlük, mektup, portre yazıları... Bu türlerin temel hususiyetleri mahrem alanın bir biçimde ifşasıdır. Bir yazarın eserlerini değerlendirdiğinizde o metin bu kategoriye alınamaz. Bu dört türden sadece yazarın değil, yazarın yakınlık kurduğu tüm isimlerin ilişkiler ağını çözmek mümkündür. Bu bakımdan esasında günlük ile anı arasındaki fark bir yana, günlüklerin yazıldığı gün ile yayınlandığı hali arasında değişiklik olup olmadığı da önemlidir.



Günlükte o an yazılanların sonradan en azından yazarın yayıma hazırlarken otosansüre uğratıp uğratmadığını yine yazarın günlüklerinden öğrenebiliriz! Aziz Nesin'in oğlu, babasının metinlerini “hukuki gerekçelerle” sansürlediğini beyan ediyor.


Günlüklerin doğrudan yayımlanmayıp, hatırat için altlık malzeme olması da ihtimal dahilinde. Tabi hatıratları kaleme alırken ne derece sahici kalındığı bilhassa aynı kulvardaki yazarlar için hayli büyük bir mesele; zira muhatabının 15 yıl sonra nerelerde olacağını kestirmek, kestirerek yazmak da yine bu türlerin başındaki belalar arasında.



Açıkçası hatırat ve günlüklerdeki “hakikat”in ne olduğunu düşünmeden okumak ayrı bir maharet gerektirir. Günlük ve hatıratlar hesaplaşmaya dönüşebilir. Şeklen yazar olan arkadaşlardaki yüksek samimiyet düzeyine karşı birbirlerine beslenen duygular ve hesaplar sonradan aralardaki ihtilaflarla birlikte kine, nefrete, intikama kapı aralayabilir. Tam tersine yazarların aralarındaki kıskançlıkların günlük ve anılarda yapmacık dostluklar biçiminde de tezahür edebilir.


Bir yazarın nasıl yazdığını, yazamadığını, buhranlarını, sıkıntılarını, zayıf mutluluk temrinlerini, sefahat masalarını ama en çok da para sıkıntılarını bu türlerde okumak mümkün. Adalet Ağaoğlu'nun Aydınlar Dilekçesi ile ilgili olarak Aziz Nesin ile olan temaslarını, dilekçenin içerik ve şekil olarak ne kadar kötü olduğunu kaydettiği günlükleri okumak da bu tür aktüel olayların arka planlarına bakmak açısından önemli.



Hatırat ve günlüklerden bir tarih inşa edilebilir mi, hakikate ulaşmak için bu türler ne derece yardımcı olur, bütün bunlar tartışılır fakat yazarın mahrem macerasına şahitlik eden metinler olmadan kurulacak gerçeklik alanı sınırlı olur.


Elbette mahremiyetin kamusallaşmasının türün yükselişindeki etkisi göz ardı edilemez. Bu açıdan son aylarda Dergâh'ta hatıralarını günlüklerin eşliğinde kaleme almaya başlayan İsmail Kara'nın “Dergâh'ın tarihi”ni yazıp yazamayacağını okur olarak hep birlikte takip edeceğiz!





• • •


Damla Damla Günler I-II-III


Adalet Ağaoğlu


Everest Yayınları


2015





• • •


Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim


Aziz Nesin


Nesin Yayınevi


2015


640 sayfa




#Hatırat
#Hesaplaşma
#Helalleşme
#Ödeşme
8 yıl önce