|

Edebiyat bir hayat ister

Edebiyat Atlası, öyküye ve öyküye dair yazılarıyla yakından bildiğimiz Necip Tosun’un on beşinci kitabı. Bir kılavuz niteliğindeki kitap hem yazarlığa hem de iyi bir okuyucu olmaya giden yolları anlatıyor. Tosun, “Yazmak, çileli, zor, neredeyse karşılıksız bir hayata talip olmak demektir.”diyor.

Hatice Saka
04:00 - 15/07/2019 Pazartesi
Güncelleme: 12:08 - 14/07/2019 Pazar
Yeni Şafak
Necip Tosun
Necip Tosun

Necip Tosun, “Edebiyat Atlası” adlı kitabıyla otuz yıllık birikimini okuyucuyla paylaştı. “Yazmak, çileli, zor, neredeyse karşılıksız bir hayata talip olmak demektir.” ifadelerini kullanan Tosun sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü edebiyat insandan bir hayat talep eder. Siz ona koşulsuz teslim olmadan o gizlerini, güzelliklerini açmaz. Edebiyat asla flörtü kabul etmez apaçık bir evlilik ister. Bu bağlamda okuma/yazma ile hayat arasında çelişik bir durum var. Bir başka deyişle okuma/yazma ile hayat arasında bir seçim yapmak şart.”

Edebiyat alanında bu denli kapsamlı bir rehber kitap hazırlamaya nasıl karar verdiniz ve neyi hedeflediniz?

Yıllar önce, edebiyat hayatıma yeni başladığımda, edebiyatın temel konularını tartışan, okuma ve yazma tecrübelerini aktaran, okuma listeleri bulunan kitaplar arıyordum. Bir edebiyat okuru neler okumalı? Bir yazar adayı hangi yollardan geçer? Aslında genç bir yazara yol gösterecek kılavuz kitap arıyordum. Bu kitap biraz da o arayışımın ürünüdür. Genç edebiyatçılara ve okurlara bir kılavuz kitap hazırlayayım dedim. Önce başlıkları belirledim. Sonra yazdım. Zamanımı da aldı açıkçası. Dört-beş yılı buldu. Önereceğim kitaplarla ilgili seçmeler, elemeler yaptım. Bir anlamda gençliğimde karşılaşmak istediğim kitabı yazdım. Benim otuz yıllık birikimimi yansıtıyor. Kuşkusuz her tecrübe şahsidir ve genelleştirilemez. Ne var ki bütün bu dikkatlerin, yaşanmışlıkların da kayda geçirilmesi gerekiyordu. Umulur ki bir yaraya merhem olsun, yolları kısaltsın, sağlıklı bir edebiyat ortamına katkıda bulunsun.

Konuları seçerken sizi ne zorladı?

Temel dikkatim bir yazarın okuma, yazma, edebiyat ortamı tecrübelerinin bu kitapta yer alması oldu. Diğer yandan kitabın edebiyatın temel meselelerini tartışmasını arzuladım. Özellikle roman, öykü, deneme, gezi, günlük kitapları üzerine yazarken kitap önerilerinde zorlandım. Bu türlerin en iyilerini seçerken şahsi olmamaya, nesnel olmaya çalıştım. Yaptığım bir anlamda edebiyat tarihçiliği de demekti. Ama adil olmaya çalıştım. Kitabı yazarken kitaplığım baştan sona elden geçti, edebiyat tarihlerine dönüp dönüp baktım. Yorucu ama zevkli bir süreçti. Kitapta edebiyatımızın da genel bir bakışını ortaya koymaya çalıştım. Birinci amacım edebiyat kanonunun yaygın anlayışını yıkmak, gözden kaçmış edebî değerleri ortaya çıkarmak, ideolojik bakışla görmezlikten gelinmiş yazarları gün yüzüne çıkarmaktı.

YAZAR OLMAK İSTEYENLERE

Yazar olmak isteyen bir gence edebiyat fakültesine gitmesi ya da yazarlık kurslarına katılması gibi tavsiyeler de bulunulur. Ancak yazma eylemi tüm bunları aşan bir uğraş gerektirir değil mi? Uzun yıllara uzanan tecrübelerinize dayanarak ne söylersiniz?

Türkiye’deki edebiyat ortamının en temel meselelerinden biri yazar olmayı düşleyen insanların nasıl bir yöntem izleyeceğini bilmemeleri ve yazarlığa giden yolların belirgin araçlardan, yöntemlerden yoksun olmasıdır. Çünkü bir kere usta-çırak ilişkisi bağlamında genç bir yazar adayının bir usta yazar ile yüz yüze gelmesi imkânsız ya da en azından sınırlıdır. Üniversiteler bu ihtiyacı karşılamaya yetmiyor ve insanların arayışlarına cevap veremiyorlar. Zaten aile de okullar da çevre de yazarlığa bir meslek olarak bakmıyor. Diğer yandan yazılı kaynaklarda kılavuz kitaplar neredeyse yok hükmünde. Dergiler de oldukça sınırlı genç yazar istihdam ediyor. Yazarlığa heves eden insanlar seçeneksiz bir şekilde ne yapacağını şaşırıyor. Bütün bu nedenlerden dolayı günümüzdeki örneklerine bakılırsa edebiyatla sahih bir ilişkisi, gönül ve ruh tutkusu olan birinin çalacağı ilk kapı bizzat “kitaplar” olmalıdır. Kitaplara ulaşacağı ortamları, zeminleri bulmak genç yazar adayı için en temel amaçtır. Onu kitaba, iyi kitaba ulaştıracak her türlü imkânı kullanmak da en doğal hakkıdır. Önce kitaplık, iyi bir okur sonra iyi bir yazar…

BİR KARMAŞA VE KAOS

Özellikle sosyal medyada edebiyat tıpkı bir hap şeklinde sunuluyor. Bu anlamda edebiyat dili de bayağılaşıyor. Sanal dünyada yeni ve özgün bir edebiyat dili oluşması mümkün mü?

Sosyal medya yapısı, teklifi ve işlevi gereği herkesi kendi ahlakını ve biçimini yaşamaya zorlar. Şu anki sanal edebiyat dünyasında yayınlanan metinler, seviyesiz, düzeysiz, bir edebiyat, yazı, yayın çöplüğü görünümünde. Buralarda tam anlamıyla bir karmaşa ve kaos hakim. Hiçbir değer, kalite gözetmeksizin yığma ürünlerin oluşturduğu tam bir karmaşa. Nitelikleri, edebiyat tutumları, bilinçleri tartışmalı bir yığın yazar, öyküler metinler yayınlamaktalar. Hiç şüphesiz bu ortam da yazar olma hevesine kapılmış düzeysiz insanların işgali altında. Daha çok okullardaki duvar gazeteciliğini, üniversitelerin edebiyat topluluklarının faaliyetlerini anımsatıyorlar. Amatör yazarlar metinler yayınlıyorlar. Buradan basılı kâğıda aktarılan kitaplaşmış metinlere bakılırsa tümü edebiyat dışı. Dijital ortam yazarları, yayınevlerini, edebiyatı kendi kurallarıyla, kendi diliyle ve kendi “düzeyiyle” karşılıyor. Dolayısıyla bu siber âlemde kendisine yer açmak, var olmak isteyen her yazar, dergi, yayınevi ya bu kurallara anlayış göstermek ya da buradan ayrılmak zorunda kalıyor. Görünen o ki dijital ortam, edebiyatın zenginleşmesi, çoğalması ve yaygınlık kazanmasına büyük bir katkı sağlayabileceği gibi edebiyatın doğasından kaynaklanan belirsizliği de bünyesinde taşıdığından bir karmaşa ve kaosa da neden olabilecektir.

Dünya ve Türk Roman Kitaplığı bölümlerinde 100’er kitaplık bir liste hazırlamışsınız. Okuma listeleri edebiyat ile ilgilenenler için bir altyapı sağlayabilir mi ve ne derece etkili olur?

Ortalama bir ömür bırakın dünya edebiyatını ülke edebiyatını bile yeterince okumaya yetmiyor. Seçme yapmak fani olmamızın bir sonucu. Bu nedenle seçim yapmak kaçınılmaz. Kitaplar sonsuz, hayat ve zaman da kısa olduğundan, yine de okuma eyleminin en temel öznesi “seçme”dir. Bu listeler seçeneksiz okura plan, program ve disiplin içinde bir okuma imkânı sunduğu gibi gözden kaçmış, atlanmış kimi kitapları da okura hatırlatabilir. Bu listelerde bilinmesi gerekenlerin başında ise bu seçme ile birlikte pek çok kitabın elenmiş olduğu, belki de okurun seveceği kitapların elenmiş kitapların arasında bulunabileceği gerçeği gelmektedir. Bu nedenle seçmenin dışında kalmış kitapların hiçbir şekilde değersiz kitaplar olmadığı unutulmamalıdır.

  • Edebiyat Atlası
  • Necip Tosun
  • Dedalus Yayınları
  • 512 sayfa
  • 2019
#Edebiyat Atlası
#Necip Tosun
#Dedalus Yayınları
5 yıl önce