|

İstanbul düşünceleri

Allah’ım! Bu güzel şehirde yaşıyorum” diye şükür ettim. Gerçekten böyle muhteşem bir manzara başka bir şehirde yok. Kız Kulesi, Galata Kulesi, tarihi yarımada, saraylar, Topkapı, Dolmabahçe ve Beylerbeyi; camiler, ecdadın eserleri; Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Yeni Cami ve en son Çamlıca Camii, adeta bu şehrin tapu belgeleri gibi ortada duruyorlar...

04:00 - 7/07/2019 الأحد
Güncelleme: 03:02 - 7/07/2019 الأحد
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım
RECEP ÖNCEL

Bu günlerde herkes, AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a akıl veriyor. Tamam, elbet yanlışlar olabilir. Hatalar var ki seçim sonuçları böyle oldu. Ancak eleştiriler yapılırken yakıp yıkmak yerine, öneriler çözümle ilgili teklifler ortaya konmalıdır diye düşünüyorum.

En azından ben kendi yakınlarımdan biliyorum. Hepimiz kendimize göre bir arkadaş çevremiz var, onun dışına çıkıp sağlıklı bir gözlem yapamıyoruz. Bu durumda hadiseleri değerlendirirken sosyolojik tespitler değil de, daha duygusal davranışlar yapıyoruz sonuçta ve meseleye iyi teşhis koyamıyoruz.

Tam bunları düşünürken geçtiğimiz günlerde arabamda bir problem oldu. Bunun üzerine Kavacık ‘tan bir taksi ile Fatih Sultan Mehmet köprüsü yoluyla karşıya Mecidiyeköy’e geçtim. Köprü çok kalabalıktı, acaba yetkililer bu duruma daha iyi bir çözüm bulabilir mi diye soruyorum…

Mecidiyeköy’de işimi hallettikten sonra, Beşiktaş’a bir taksi ile geçtik. Beşiktaş meydanda İstanbul kartı çıkardık, gemi ile Üsküdar’a geçtik. Üsküdar’dan belediye otobüsü ile tekrar Kavacık’a geldik.

ŞEHRE FARKLI AÇIDAN BAKMAK

Bu durum bana farklı gözlemler yapma imkânı verdi. Günlük hayatımızda gidiş dönüşleri özel aracımızla kat ederken geriliyoruz genellikle. Bence zaman zaman otobüse binmek daha rahat olabilir ve İstanbul’u farklı açılarla görme imkânı meydana gelebilir.

Gemi ile geçerken İstanbul manzarasını bir daha seyrettim.

“Allah’ım! Bu güzel şehirde yaşıyorum” diye şükür ettim. Gerçekten böyle muhteşem bir manzara başka bir şehirde yok. Kız Kulesi, Galata Kulesi, tarihi yarımada, saraylar, Topkapı, Dolmabahçe ve Beylerbeyi; camiler, ecdadın eserleri; Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Yeni Cami ve en son Çamlıca Camii, adeta bu şehrin tapu belgeleri gibi ortada duruyorlar…

Gene güzelim minareler, İstanbul’a çok yakışıyorlar. Ben, hep söylerim, minareler olmasaydı İstanbul bu kadar güzel olamazdı. Adalar güzel; Galata, Unkapanı ve Haliç Köprüleri çok güzel. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve en son Yavuz Sultan Selim Köprüsü Boğaz’a ayrı bir güzellik katıyorlar.

Şair Nedim ne güzel söylemiş, “Bu şehri İstanbul ki bi mislü bahadır, Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır.”

Gene Napolyon; “Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu” demiş.

En anlamlısı Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.); “İstanbul elbet bir gün fethedilecektir, onu fetheden asker ne güzel asker, fetheden komutan ne güzel komutan” diyerek bu şehrin önemine dikkat çekmiştir.

İstanbul’un tarihi tabii güzellikleri hakkında ne söylense azdır. Dün olduğu gibi bu günde, Türkiye’nin en önemli şehridir İstanbul. 82 milyon nüfuslu Türkiye’nin %20 si, 150 milyar doları aşan Türkiye ihracatının yaklaşık %40’ını İstanbul oluşturmaktadır.

Ülkedeki kültürel sosyal faaliyetlerin büyük bir çoğunluğu İstanbul’da yapılmaktadır. Bu nedenlerle siyaset hayatı içinde İstanbul olmazsa olmaz önemi haizdir.

Gemide hem İstanbul manzarasını seyrettim, hem de bunları düşündüm.

Otobüs yolculuğum ise daha ayrı zevkli oldu. Ben yılladır otobüse binmiyorum. Bizim gençliğimizdeki o eski otobüsler gitmiş, yerine daha modern teknolojik, klimalı rahat ve konforlu otobüsler gelmiş.

DEĞERLERİMİZİ KAYBEDİYORUZ

Fiziki görüntü gerçekten güzel. Ancak bir husus dikkatimi çekti. Gençler, yaşlılara kadınlara yer vermiyor. Herkesin elinde cep telefonu var, mesajlaşmakla meşgul oluyorlar. İnsanlar birbirinin yüzüne bakmıyor, birbiri ile konuşmuyor, aralarında iletişim yok; konuşma, güleryüz, hoşsohbet ortadan kalkmış. Sadece gençleri değil, yaşlılarda aynı modaya uymuş, kimse kimsenin yüzüne bakmıyor.

Geçenlerde bir yazarımız, “Kaybediyoruz!” adlı bir makale yazdı, çok doğru bir noktaya parmak bastı.

Biz teknolojiyi kazandık ama İslami değerlerimizi (kaybettik demeye dilim varmıyor ) ama kaybetmek üzereyiz.

Bağdat Caddesi’nde yürüyerek gidiyorum, çocuklar çok uygunsuz davranışlarda bulunuyorlar… Gene herkesin elinde cep telefonu, bağrış çağırışlar, birbirine küfretmeler…

Çocuklarımıza; Fatih İstanbul’u fethettiğinde çok gençti diye örnek gösteriyoruz. Ama Fatih’in yanında hocası Akşemseddin vardı, babası, Sultan Murat Han’dı… Bu gerçeği neden gözardı ediyoruz? Böyle bir hocanın, böyle bir babanın sağladığı ortamı gençlere sağlanmadan hem de…

Bence bu mesele sadece, AK Parti meselesi değil, bu mesele Müslümanım diyen, İslami hassasiyetleri olan, yarın Allah huzurunda hesap vereceğim diyen herkesin meselesidir.

En kısa zamanda Türkiye nereye gidiyor sorusunun cevabını bulmaya çalışmalı, yetişkinler olarak kendimizi düzeltmeliyiz. Lüks arabalar, konforlu evler, plazalara olan yanlış bakış açısını değiştirmeliyiz.

EN İYİ ÖRNEK KARŞIMIZDA

Bizim en iyi örneğimiz, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz’dir. O cahiliye Arap topluluklarından, Ashab-ı Kiram meydana getirdi. Ecdadımız tarih boyunca İslam’ın izzetini ön planda tutup insan yetiştirdiler. Daha dün dedelerimiz şeflik döneminin yasaklarından, bizler 28 Şubat’ın zulümlerinden sonra sabırla bugünlere geldik.

Gençliğe anlamıyorlar diye kızmak sitem etmek yerine biz onları anlamaya çalışmalıyız. Sadece madde ile teknoloji ile araba ile cep telefonu ile para ile elbise ile karnını doyurmak ile bu işlerin olmayacağını gönüllerinin doyurulması gerektiğini bir başka frekanstan onlara seslenmek ve yaklaşmak gerektiğini görmeliyiz.

Evet, İstanbul’un kaybedilmesi önemlidir.

Ancak topyekûn bir milletin tarihi, içinde büyük bir hadise değildir. Yeniden İslam’ın ahlakı birleştirici ruhu, mücadele azmi ile gayret edersek yeni Fatihler yetişecektir inşaallah.

Hz. Mevlanâ, “Pes Süleyman himmeti bayed ki u, bogzered zeyn sad hezaran rengu bu” beyitiyle, Süleyman gibi himmeti alî ve maneviyatı kuvvetli bir hükümdar olmalı ki yüz binlerce alayişten kendini kurtarabilsin, diyor.

Elbette Hz. Süleyman (as) bir peygamberdir ve dünya üzerine onu saltanatı gibi bir saltanat olması zordur. Ancak Cenabı Hak her şeye kadirdir. İnşaallah bu güzel milletin bahtını açık eylesin. Çünkü bu millet yeryüzünde İslam’ın savunucusu ve fedakâr bir millettir.

Ümitliyiz, istikbal inkılabı içinde en gür sada İslam’ın olacaktır. Ancak biz gayret etmeli, çok çalışmalıyız ve liyakat sahibi olmalıyız.

#İstanbul
#Recep Öncel
٪d سنوات قبل