|

İşçi eylemlerinde sol vesayet

Ülkemizde önemli bir sorun sol/sosyalist örgütlerin işçi eylemlerinin üzerine çöreklenmeleri. Haklı ve meşru bir alın teri mücadelesi veren işçilerin eylemlerini sözde sahiplenerek, siyasi bir mücadeleye evirirler. Sol/sosyalist çevreler söylemde emekçiler yanında olmasına rağmen hayat tarzlarının emekçilerle çelişmesi nedeniyle geniş emekçi kitlesiyle bağ kuramıyorlar. Bu nedenle kitlesel işçi eylemlerini kullanarak bu bağı inşa etmeye çalışıyorlar.

Yeni Şafak
04:00 - 15/10/2018 Pazartesi
Güncelleme: 02:59 - 15/10/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Tarkan Zengin

Türkiye geçtiğimiz ay içerisinde günlerce İstanbul 3. Havalimanı işçilerinin eylemlerini konuştu. İşçiler yemek, barınma ve servislere ilişkin sorunları olduğunu söylüyorlardı. O günlerde şunu söylemiştik: işçilerin çalışma şartları ve ücretlerine ilişkin meşru talepleri hemen yerine getirilmeli, işçilerin alın teri üzerinden siyaset yapmak isteyen örgütlere fırsat verilmemeli. Çünkü marjinal örgütler işçi eylemlerine destek vermek suretiyle örgütlerine kitlesel bir destek kazanmaya çalışırlar. Türkiye’de bunun yaşanmış çok sayıda örnekleri var. İşçiler hakları için mücadeleye başlayınca bazı çevreler devreye girer ve eylemleri siyasi bir niteliğe dönüştürürler. Bazı sendikaların ise sendikal tavırlarını belirleyen ölçütleri çalışanların hakları değil siyasi ideolojidir.

İŞÇİ EYLEMLERİNE ÇÖREKLENEN SOL

Ülkemizde önemli bir sorun sol/sosyalist örgütlerin işçi eylemlerinin üzerine çöreklenmeleri. Haklı ve meşru bir alın teri mücadelesi veren işçilerin eylemlerini sözde sahiplenerek, siyasi bir mücadeleye evirirler. Sol/sosyalist çevreler söylemde emekçilerin yanında olmasına rağmen hayat tarzlarının emekçilerle çelişmesi nedeniyle geniş emekçi kitlesiyle bağ kuramıyorlar. Bu nedenle kitlesel işçi eylemlerini kullanarak bu bağı inşa etmeye çalışıyorlar. Ancak buradaki sorun bu bağı emekçilerin mağduriyetleri için değil ideolojilerine hizmet için kurmaya çalışmaları. İşçilerin yaptığı eylemlere çöreklenen sol/sosyalist çevrelerin amacı işyerlerinde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi değil aksine mağduriyetlerin artırılmasıdır. Emekçilerin gündelik sorunlarıyla ilgilenmezler ama yabancı ideolojiler yüklemeye çalışırlar. Emekçilerin fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde, tarlalarda yaşadığı sorunları çözmekle uğraşmazlar ama onların eylemlerini kendi ideolojik amaçları için kullanmaya çalışırlar.

Burada bir başka sorun da sağın emek sorunlarına karşı bazen duyarsız kalmaları. Türkiye’de sol çevreler işçi eylemlerine çöreklendikleri için toplumun önemli bir bölümü bu eylemlerin ideolojik olduğunu düşünerek destek vermiyorlar. 3. Havalimanı eylemlerinin ilk gününde terörle özdeşleşmiş bir parti olan HDP’li milletvekillerinin eyleme destek vermesi toplumsal desteği azaltmıştır. Ancak diğer partilerin milletvekillerinin olayı anlamak için bu işyerini ziyaret etmeleri gerekirdi. Böyle yapılmış olsaydı belki olay ilk günlerde suhuletle çözülebilirdi.

İşçi eylemlerinin sol çevrelerin yazılarına nasıl yansıdığına bakmak bile amacın işçi hakları olmadığını gösterir. Yıllarca “Kahrolsun IMF’ diyen çevreler, IMF anlaşmalarının emekçilerin haklarını kısıtladığını bilmelerine rağmen bugün hükümetin IMF ile anlaşması gerektiğini bile yazanlar oldu. Yine sol çevrelerin bazı yazarları ekonomik sorunların artması ve buradan bir siyasi program çıkartılarak hükümetin alaşağı edilmesini yazdılar. Bu yazarlardan biri yazısında “yerel seçim süreciyle krizin etkilerinin iç içe yaşanacağı bir süreçte devrimciler tüm olanaklarını tepkinin örgütlenmesi ve birleşik/sürekli bir direniş hareketinin geliştirilmesi için seferber edeceklerdir” diyor. Yazar ayrıca “ekonomik krizin devrimci müdahale imkanlarını ortaya çıkaran bir siyasi krize dönüştürülmesi yolunda izlenmesi gereken somut adımlar”dan bahsediyor. Onlar emekçilerin ekonomik sorunlar nedeniyle fakirleşmesine çözüm aramak yerine bu sorunu siyasi bir krize dönüştürmenin somut adımlarından bahsederler. Hak temelli başlayan her eylemi araçsallaştırarak siyasi bir mücadeleye dönüştürürler.

3. HAVALİMANI EYLEMLERİNİ ANLAMAK

İstanbul 3. Havalimanında işçilerin eylemlerini yukarıdaki çerçevede değerlendirmeye ve anlamaya çalışalım. Öncelikli 3. Havalimanı inşaatı kamu işyeri değil özel sektör işyeridir. Asıl işveren İGA, İstanbul 3. Havalimanı’nı inşa etmek ve 25 yıl boyunca işletmek amacıyla 2013 yılında kurulmuş beş ortaklı bir şirket. Havalimanının tamamı 4 fazda yapılacak. 29 Ekim 2018 tarihinde açılacak olan birinci faz, 3 pist ile 90 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak. Kalan üç fazın yapım süreci devam edecek. İşyerinde 30 binden fazla çalışan var. Ayrıca asıl işveren olan İGA’ya hizmet veren çok sayıda alt işverenin (taşeron) görev yaptığı söyleniyor. Asıl işveren olan İGA işyerinde toplu iş sözleşme yapan yetkili tek sendika Yol-İş sendikası. Ancak taşeronların önemli bir kısmı sendikalı değil. Eylemler başladığında çalışanların sorunlarının tespit ve çözümünde Çalışma Bakanlığının devreye girmesi gerekirdi. Zaten bu işyerinde sürekli olarak 2 bakanlık müfettişinin görev yaptığı söyleniyor. İşyerinde işçilerin çalışma şartlarına ilişkin iddialar yerinde incelenseydi ve işçilerin meşru talepleri yerine getirilseydi olaylar belki de bu kadar büyümeyecekti. Olayların başlamasından yaklaşık bir ay sonra İGA CEO’su Kadri Samsunlu bir köşe yazarına 12 Ekim’de verdiği beyanatta “İşçi arkadaşlarımdan özür diledim. Haklıydılar” diyor. Bu sözler o gün söylenmiş olsaydı belki hiçbir olumsuzluk da yaşanmayacaktı.

EYLEMLERİN ODAĞINDAKİ SENDİKALAR

3. Havalimanı eylemlerinin odağında DİSK/Dev Yapı-İş ile İnşaat-İş sendikaları var. Her iki sendikada işyerinde yetkili değil. Dev Yapı-İş’in ülke genelinde üye sayısı sadece 445 kişi. İnşaat sektöründe resmi kayıtlara göre çalışan sayısı 1.805.928 olmasına rağmen bu sendika sadece 445 kişiyi üye yapabilen bir tabela sendikasıdır. İş kolunda örgütlenme oranı ise %0,03’tür. 3. Havalimanı inşaatında bir ya da iki üyesi olduğu söyleniyor. Olayların odağındaki ikinci sendika İnşaat-İş’in ülke genelinde toplam üye sayısı sadece 278 kişi. İşkolunda örgütlenme oranı ise %0,02’dir. 3. Havaalanı inşaatında bir ya da iki üyesi olduğu söyleniyor. Sendikanın internet sitesi incelendiğinde marjinal ideolojik bir sendika olduğu anlaşılıyor. Her iki sendikanın da yetkili olduğu, toplu sözleşme yaptığı bir tane işyeri yok.

Bir sendika, üyesinin olmadığı bir işyerinde emekçilerin haklarını elbette savunabilir. Ancak emeğin sömürüldüğü başka işyerlerinde de duyarlı olduklarını göstermeleri gerekirdi. Mesela 3. Havalimanında yaşanan işçi ölümlerinden rahatsız olduklarını söyleyen bu sendikaların, PKK’nın katlettiği yüzlerce emekçi için rahatsız olduklarını ifade eden hiçbir açıklaması yoktur. Aksine terör örgütünün katlettiği emekçileri görmezden gelirler. PKK’nın şantiyeleri, baraj ve yol inşaatlarını basarak katlettiği yüzlerce emekçi için meydanlara çıktıklarını gören de duyan da olmamıştır. Emeğe duyarlı olduğunu iddia eden bu sendikaların PKK’nın katlettiği emekçiler için bırakan mücadele etmeyi bir tane taziye bile yayınlamadılar. PKK’nın katlettiği inşaat işçilerinin ailelerinin birini bile ziyaret etmediler.

#Türkiye
#İstanbul
#3. Havalimanı
#PKK
5 yıl önce