|

İsimlerin söylediği

Âmine Şilyak Jesenkoviç imzalı Emin Dairenin Sivri Köşeleri adlı çalışma, köklerine sahip çıkan yenilenmeye açık bir zihin yapısının eseri. Bir bütünlük ve denge halinde, gündemin girdabına düşmeden yazdığı yeni yazılar, sağduyu ve zekanın imkanlarını sonuna kadar kullanıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/11/2017 Cumartesi
Güncelleme: 06:04 - 4/11/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
​Âmine Şilyak Jesenkoviç imzalı Emin Dairenin Sivri Köşeleri adlı çalışma, köklerine sahip çıkan yenilenmeye açık bir zihin yapısının eseri.
​Âmine Şilyak Jesenkoviç imzalı Emin Dairenin Sivri Köşeleri adlı çalışma, köklerine sahip çıkan yenilenmeye açık bir zihin yapısının eseri.
ÂLİM KAHRAMAN

Âmine Şilyak meçhulüm olan bir isim değil. Otuz yıla yakın bir süredir duyarım. Yüz yüze tanışıklığımız yok. Bu ad zihnimde, Saraybosna, Gazi Hüsrev Bey Külliyesi ve oradaki Şarkiyat Enstitüsünü çağrıştırır öncelikle. Türkçe üzerine, Osmanlı Dönemi Şiiri üzerine çalıştığını bilirim. Bir akademisyen, bilim insanıdır benim için. Yıllar önce, genelde de galiba yaz aylarında, Cağaloğlu’nda bazı arkadaşlarımdan “Amina Şilyak burda” diye duyardım. Saygıyla söz edilen bir isim olurdu. Sezai Karakoç’un eserlerine ilgi duyduğunu, galiba Türkiye’ye (İstanbul’a) gelince kendisini ziyaret ettiğini de söylerlerdi. Tüm bunlara rağmen bir yazısı veya eseriyle tanıma fırsatım olmadı.

AKTÜEL OLANIN TUZAKLARINA DÜŞMÜYOR

Büyüyen Ay yayınlarının son çıkan kitapları arasında onun Emin Dairenin Sivri Köşeleri adlı kitabını görmek birkaç bakımdan sürpriz oldu. Onu Türkçe’de okuyabilecektim öncelikle. Kitabı şöyle bir inceleyince gördüm ki bir bilim insanı değil bir deneme yazarı var karşımda. Türkçe’yi kullanışı da kendine has. Yani bir söyleyiş ve üslup sahibi. Canlı, dinamik. (Bunları ana dili Türkçe olmayan bir yazar için söylediğime dikkat edin lütfen.)

Kitabı okuyunca şunu da gördüm: Yazdıklarıyla zihnimdeki saygın imajını pekiştirdi Şilyak. Belki en önemlisi budur. Kişiliği bende bir değer yitimine uğramadı. Aksine soyut bir değer somutlanmış, anlam kazanmış oldu.

Kitaptaki yazılar, 2016 yılından başlanarak haftalık bir dergide yayımlanmış. (Ben o aşamada görüp okumuş değilim. Doğal olarak bu benim eksikliğim. Ancak kitap çıkınca bütün halinde okumanın apayrı avantajları olduğunu da düşünüyorum). Aktüel olanın içinden sesleniyor yazar okuyucusuna. Değerlendirdiği konular henüz dumanı üstünde sıcak konular. Aktüel olanı yazıp değerlendirmenin bazı güçlükleri vardır. Duygular bazan insanı yanıltabilir. Âmine Şilyak, aktüel olanın bu tuzaklarına düşmüyor. Değişkeni daha derin ve denenmiş bazı iç değerlerle, onların kazandırdığı bir perspektiften ele almayı başarıyor.


Âmine Şilyak Jesenkoviç’in bu yazıları, onun kelimeler üzerinde düşünen bir yazar olduğunu da gösteriyor. Kitabına verdiği isim bunlardan biri. Silyak, Bosnaca’da “sivri” anlamına geliyormuş. Âmine adının kök anlamını da düşünerek Emin Dairenin Sivri Köşeleri adını bulmuş. İnsanlara verilen adların onların kişilikleri üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Buna göre güvenilirlik ve sivrilik yazarın karakter yapısının ana unsurları oluyor. Bir bakıma “güvenilirlik”ten, geleneksel olanın onun kişiliğinde süreklilik bulduğu ve mayalandığını; “sivrilik”ten ise -birbiriyle çelişiyor gibi görünse bile- alışıldığın dışına çıkmayı anlayabiliriz. Geleneksel olana sahip çıkma, bazı alışkanlıkların sürdürülmesinden ibaret kalırsa, hareketsiz suyun çürümesi gibi bir süre sonra bataklık bir alana dönüşecektir. “Sivrilik” sorumluluktan azade, köksüz bir yüzer adaysa, insanı nerelere sürükleyeceği bilinemez. Kitapta bu iki özellik birleşerek bir bütünlük ve denge oluşturmuş. Köklerine sahip çıkan yenilenmeye açık bir zihin yapısının eseri bu kitap.

“Emin Daire” ifadesinin, yazarın adıyla olan bağlantısını düşünerek şöyle yorumlanabileceğini de düşündüm: Âmine Şilyak, bu kitabında kendi varlık dairesinin içinden konuşuyor. Emin olmak, içtenlik ve samimiyet anlamını kazanıyor o zaman. Bu sözlerimin İslam literatüründeki karşılığı “ihlas”tır. Gösterişten uzak bir hayat, genleriyle oynanmamış söz ve davranışlar, güçlünün değil her zaman haklı ve mazlumun yanında olma hali. İşte bunları fark ediyoruz Şilyak’ın yazılarında. O bunları inancından ve anne babasının sağlam karakterlerinden tevarüs etmiş.

Kitabın söz edilmesi gereken bir başka özelliği ise yazılarda sağduyu kadar zekânın da her an hareket halinde olması. Mizah ve yaratıcılık bir bakıma aklıselimin ve zekanın çocuğudur. Yazarın, basit bir gülmecenin değil, insanî bir ironinin peşinde olduğu hemen görülüyor. Sivri köşe, yani eleştirici dil kitabın temel özelliklerinden biri.

HİÇBİR YERE GİTMEYECEĞİZ

Şilyak bu kitabında, Türk okuyucuya Bosna’yı anlatmak istiyor. Şöyle turistik bir gözle görülüp geçilmiş ve özensiz ifadelerle çoğu kere de yanlış anlatılmış bir ülkenin insanlarını, sosyal yapısını, kültür değerlerini, acılarını, gülmelerini, içeriden bir ses olarak anlatmak... Çarpıtılmış bilgileri düzeltmek istiyor. Bunlardan birkaç tanesini burada ben de yazayım. En önemlilerinden biri, Bosnalıların Türk olmadığı. Bazı okuyucular bu sözlerimi yadırgayacak belki, neden yazar bunun üzerinde önemle duruyor diye. Şilyak, ırkçı bir gayretle yapmıyor bunu. Tam aksine o ırkçı düşüncelerden uzak olduğunu birkaç kere tekrarlıyor eserinde. O zaman nedir bunun anlamı? Osmanlının çekilmesinden sonra uzun süre, Müslüman bir topluluk olarak, Sırp ve Hırvatlar arasında, ortak bir hayatı yaşamış olan Boşnaklara, etraflarındaki düşmanları tarafından, siz Türklerin bizim içimizde kalan kalıntılarısınız denmiştir. Bu gerekçeyle yaşadıkları şehirlerden, bölgeden sökülüp atılmak istenmiş. Hayır, diyor Şilyak, biz hem bu kıtanın yerlileri, Türklerden ayrı bir ırk, hem de Müslümanız. Bizim yedek, ikinci bir vatanımız yok. Hiçbir yere gitmeyeceğiz. Bir başka açıdan ise Büyük İslam Medeniyeti Dairesinin bir parçası olduklarını ifade ediyor.

İkinci olarak Türk okuyucunun iyi tanıdığı Mehmet Selimoviç ve İvo Andriç hakkında Türkiye’de yeteri kadar vurgulanmayan bir husus üzerinde duruyor. Bu iki yazardan ilki Derviş ve Ölüm, ikincisi Drina Köprüsü adlı romanlarıyla Türkiye’de yakından tanınmaktadır. Onların edebî değerini Bosnalı Müslümanlar da kabul ediyor, fakat Osmanlı’ya ve İslam’a bakışlarının eleştirilmesi gereken sakat yönleri Türkiye’deki yazarlar tarafından olması gerektiği kadar dillendirilmemektedir. Bu da bir tarafıyla dönüp dolaşıp Boşnak kimliğinin o topraklarda çarpıtılması konusuna varıp dayanmaktadır. Türkiye’den bakınca önemi yeterince kavranamayan bu hususlar, Bosna’da yaşayan bir Müslüman için bir varlık-yokluk meselesini içinde taşımaktadır. Âmine Şilyak Jesenkoviç’in Emin Dairenin Sivri Köşeleri adlı eseri, sahip olduğu bu ve başka özelliklerle Türkiye’deki okuyucu tarafından dikkatle okunmayı hak ediyor.

#Âmine Şilyak Jesenkoviç
#Emin Dairenin Sivri Köşeleri
6 yıl önce