|

İslam dünyasında felsefe mümkün mü?

Ketebe Yayınları’ndan bu ay ilk cildi yayımlanan Dînânî’nin İslâm Dünyasında Felsefi Düşüncenin Serüveni önemli bir eser. Dînânî; geçmişte yaşamış, farklı alanlarda akıl ve düşünme üzerine çalışmış düşünürlerle diyaloğa girişerek kapanmış yolları açmaya, bugüne kadar bütüncül bir düşünsel alan olarak kavranmamış uçları bir araya getirmeye uğraşıyor.

04:00 - 15/05/2019 Çarşamba
Güncelleme: 10:43 - 14/05/2019 Salı
Yeni Şafak
Dînânî’nin İslâm Dünyasında Felsefi Düşüncenin Serüveni
Dînânî’nin İslâm Dünyasında Felsefi Düşüncenin Serüveni
RÜSTEM BAL

Felsefe tarihi yazımının, diğer sosyal bilimler disiplinlerindeki tarih yazımlarından ayrılan önemli bir tarafı var: geçmişteki filozofların düşünceleri bugüne taşınırken onlarla diyaloğa girer, tıkanmaları açar, düşünce biçimlerini ters yüz eder; donuklaşmış bir dış kabuğu şimdinin ateşli bir tartışma konusu haline getirebilir.

İslam felsefesine dair yazılan tarih kitaplarının ne kadarı için bu tür canlılıktan söz edebiliriz? Daha çok tekil felsefecilerin entelektüel biyografileri gibi hazırlanmış kitaplar... “Bunlara ihtiyacımız yok”, diyecek kadar İslam düşüncesinin haritasını çıkartabilmiş değiliz ancak alternatif güzergâhların da haritanın keşfinde işimize yarayabileceğini düşünmemiz gerekiyor.

Ketebe Yayınları’ndan bu ay ilk cildi yayımlanan Dînânî’nin İslâm Dünyasında Felsefi Düşüncenin Serüveni, bahsettiğimiz alternatif patikaların nasıl olabileceğine dair dikkate değer bir katkı sunuyor. Felsefi düşünceyi alt şubelere ayırmadan, hatta farklı disiplinlere dağılmış düşünme biçimlerini tenkit süzgeciyle tek bir noktada buluşturmaya çalışan bir tavrı var yazarın. İslam dünyasında felsefi düşüncenin makbul bir alan olarak kabul edilmeyişinin altındaki dinamikleri siyasi ve kültürel olduğu kadar tutarlı bir düşünce dünyasının anahtar kavramlarıyla ele almaya çalışan Dînânî; geçmişte yaşamış, farklı alanlarda akıl ve düşünme üzerine çalışmış düşünürlerle diyaloğa girişerek kapanmış yolları açmaya, bugüne kadar bütüncül bir düşünsel alan olarak kavranmamış uçları bir araya getirmeye uğraşıyor. “Bütünlüklü” tanımına bir de “kaprizsiz”i eklemek gerekiyor. Zira felsefi düşüncenin tarihçesini hiç çekincesiz Antik Yunan’dan ve sofistlerden başlatıp hemen ardından İbn Teymiyye üzerinden ciddi bir hesaplaşma içine girebiliyor veyahut argüman kurulumlarını Descartes ve Kant üzerinden temellendirebiliyor.


DÜŞÜNMEK NE DEMEKTİR?

Dînânî bir felsefe tarihini, filozofları tek tek düşünceleriyle ele almadan önce felsefi düşüncenin karşılaştığı güçlükler ile başlatması, modern felsefecilerin yazdığı “Düşünmek Ne Demektir?” gibi kitaplardaki eylemin temel özüne atıfları da içerek bir yol çıkartıyor. Çoğu kişi için içinden çıkılması hayli güç bir başlık olan akıl-din ilişkisini başlangıç sorgulaması olarak sunmasıyla gözü pekliğini de göstermiş oluyor. Bu bölümde akla atfedilen vasıfları felsefi tenkitten geçirirken önceki yüzyıllarda olduğu kadar sonraki yüzyılları da içine alacak bir girdaptan söz ediyor Dînânî: varılmak istenen hedefler uğruna -kendisi fikrî pragmatizm demeyi tercih ediyor- akıl ve aklın işlevi araçsallaştırılmış, hakikat ve düşüncenin temel yolculuğu perdelenmiştir.

Kitabı hakkıyla okuyacak kişiler, birçok önemli bahsi hemen yakalayacak, alternatif güzergâhın içerdiği tarih felsefesi metodunu da gözden kaçırmayacaktır zannediyorum. Şimdilik şunu demekle iktifa edelim: İslam dünyasında çeşitli sosyal ve kültürel sebeplerle tıkanmış gibi gözüken felsefe yoluna koyulmuş ve geçişe müsaade etmeyen dev kaya yığınlarını elindeki bir keski ve çekiç yardımıyla ağır ağır parçalıyor gibi Dînânî kitabıyla...

#dinani
5 yıl önce