|

İslamofobik saldırılarda endişe veren artış

Almanya’da Müslümanlar'a ve göçmenlere yönelik saldırılar her geçen gün artıyor. 2017’nin ilk 9 ayında 700’ü aşkın saldırı bu durumun en bariz kanıtıdır. Bu saldırıların tamamı aşırı sağcı olarak nitelenen Neo-Naziler tarafından gerçekleştirilirken her ne hikmetse güvenlik güçleri tarafından bir tutuklama gerçekleştirilmemektedir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/12/2017 Cumartesi
Güncelleme: 02:08 - 16/12/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
YASİN BAŞ - SİYASET VE TARİH BİLİMCİSİ

Huffington Post’un aktüel bir haberine göre Almanya’da Müslümanlar'a ve Müslüman kuruluşlara yönelik saldırılar sanıldığından daha yüksek çıkmıştır. Polis ve iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı 2017 yılının 2. çeyreği için 274 İslam düşmanı saldırı kaydetmiştir. Önceleri aynı çeyrek için bu rakam 201 olarak bildirilmiştir. Yani 73 saldırı bir sebepten dolayı istatistiklere geçmemiş veya geçememiştir. Bunun sebeplerinin araştırılması gerekmektedir. İslam düşmanı saldırılarda yetkililerin gereken titizliği gösterip göstermediklerine, şayet göstermiyorlar ise bunun nedenleri daha yakından ele alınması ve gerekli önleyici mekanizmalar kurulması düşünülebilir. Konu belirli dinler, etnik azınlıklar veya bazı başka sosyolojik gruplar olduğunda duyarlılığın azalmaması elzemdir. Bazı suçlarda ve suçlularda sergilenen bir olası çifte standart insanlardaki güveni olumsuz etkileyebilir. Güven ise toplumsal huzur bağlamında önemli bir etkendir. Güvenlik birimlerine duyulan güvensizlik hiç kimseye fayda sağlamamaktadır. İnsanlar güvenlik birimlerine gönül rahatlığı ile güvenebilmelidir.

700 İSLAM DÜŞMANI EYLEM

Sol Parti iç politika uzmanı Ulla Jelpke’nin Almanya Federal Hükümeti'ne yönelttiği 'küçük soru önergesi'ne aldığı cevapta ilginç rakamlar mevcuttur. Buna göre 2017 yılının ilk üç çeyreğinde 691 İslamofobik suç kayıtlara geçmiştir.

2017’nin 3. çeyreğinde yaşanan 217 saldırı ve suç da 1. çeyrekte meydana gelen 200 saldırıdan yüksek olduğu açıklanmıştır. Yetkililer saldırıların eskiye kıyasla daha az şiddet içerdiğini söylemektedir. Raporlarda 2017 yılının 3. çeyreğinde 9, 2. çeyreğinde ise 16 Müslüman’ın yaralandığı bildirilmektedir. 2016 senesinde ki rakamlar maalesef tatmin edici değildir. 31. 12. 2016’ya kadar İslam düşmanı olaylar ve Müslümanlar'a karşı işlenen suçlar sadece 'nefret suçları' adı altında ele alınıyordu. Bu rakamlar 2017 ile kıyasla tabi ki tamamıyla oransızdır. Resmi makamların bu verileri ancak 2017 başından itibaren 'İslam düşmanı Suçlar' olarak değerlendirdiğinden dolayı 2016 için kıyaslanabilecek rakamlar olmadığı anlaşılmaktadır.


FAİLLERİN NEREDEYSE TAMAMI AŞIRI SAĞCI

Yine Huffington Post’a göre faillerin neredeyse bütün olaylarda aşırı sağcılardan oluştuğu ancak hiç birisinin tutuklanmadığı görülüyor. 2016 ve 2017 için cevaplandırılan soru önergeleri araştırıldığında sadece bir kişinin tutuklandığı anlaşılmaktadır. Federal Hükümet, bu kişinin 2017 senesinin 2. çeyreğinde yargılandığını bildirmektedir. Ancak diğer çeyreklerde hiçbir failin tutuklan(a)maması veya hükümetin söylediği gibi bununla ilgili kendilerinde bir bilginin bulunmaması kafalardaki soru işaretlerinin büyümesine neden olabilmektedir.

İşlenen suçlar arasında internet üzerinden Müslümanlar'a ve Müslüman mültecilere yönelik nefret (nefret yorumları), tehdit mektupları, başörtülü hanımlara yönelik saldırılar, Müslüman erkeklere (baylara) sokak ortasında saldırılar, mala zarar verme ve binalara çizilen aşırı ırkçı duvar yazıları gibi eylemler bulunmaktadır.

Sol Parti iç siyaset uzmanı Ulla Jelpke, 2. çeyrek (2017) için sayılarda yapılan yukarıya yönelik düzeltmenin yüksekliğinden dolayı şaşkınlığını saklayamamaktadır. Jelpke, "Görünen o ki, resmi güvenlik makamlarının yılbaşından itibaren İslam düşmanı suçların özel olarak kaydedilmesine daha alışmaları gerekiyor", diye konuşmaktadır.

Jelpke, tehlikenin geçtiğine yönelik herhangi bir sebebin bulunmadığını söylemekte ve "Biz burada sadece buzdağının görünen yüzü ile muhatabız", demektedir.

CAMİ SALDIRILARI – SORUNLU İSTATİSTİKLER

Federal Hükümet'in, Sol Parti’nin küçük soru önergesine verdiği cevapta camilere yönelik saldırıların 2017’nin 3. çeyreğinde 16 (2. çeyrekte 13 saldırı) olarak belirlendiği görülmektedir. 2017 yılının ilk çeyreğinde resmi makamların kayıtlarına geçen 19 cami saldırısı gerçekleşmiştir. Bu demektir ki, 1. 1. 2017 ile 30. 09. 2017 arasında Almanya’da en az 48 camiye yönelik eylem düzenlenmiştir.

2016 senesi için istatistiklere 84 cami saldırısı yansımıştır. 2016’nın ilk çeyreğinde 9, 2. çeyreğinde 18, 3. çeyreğinde 30, son çeyreğinde ise 27 eylemin istatistiklere yansıdığı gözlemlenmektedir. Bu arada istatistiklerin çok karışık ve her çeyrek için ayrı bir raporun bulunduğunu belirtmekte fayda var. Zira raporların puzzle gibi birbirine bağlanması gerekmektedir. Örneğin her çeyrekte geçmiş çeyreğe yansımayan rakamlar ve saldırılar verilmekte bu rakamların da geçmiş çeyrekte yaşanan olaylara eklenmesi gerekmektedir. Ayrıca ne yazık ki senelik bir rakam da verilmemektedir. Sene sonunda suç rakamları okuyucu tarafından toplanması gerekmektedir. Bu şekilde saldırı rakamlarının sanıldığından yüksek olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır. Çeyreklere göre verilen rakamlar doğal olarak düşük seviyelerde seyredebilir ve seyretmektedir.

Kamuoyuna yansıyan cami saldırılarından birisi en son Ekim sonlarında bir ibadethaneye yapılan çirkin girişim olmuştur. Almanya’nın Westerwald Bölgesi’nde bulunan Hachenburg’daki cami inşaatına kimliği belirsiz kişiler tarafından domuz kellesi bırakılmıştır. Basına açıklamalarda bulunan bir polis sözcüsü, yeni bulguların bulunmadığını ve soruşturmanın devam ettiğini söylemiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi, soruşturmalardan nedense tatmin edici sonuçların çıkmadığı gözlemlenmektedir, faillerin yakalanması güvenlik güçlerini oldukça zorlamaktadır. Bu resmi istatistiklere de yansımaktadır. Cemaat mensuplarından bazıları ister istemez şu soruyu yöneltmeden edememektedir: Neden saldırılar camilere düzenlendiğinde hiçbir suçlu bulunamıyor. Bu kişiler o kadar profesyoneller mi de, hiçbir iz bırakmadan olay yerinden gizemli şekilde kayboluyorlar. Yoksa yer yarılıp da, yerin dibine mi giriyorlar? Bir başka Almanyalı Türk genci aşırı sağ Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) Terör Örgütü olaylarında yaşanan bazı çevrelerin tutumu ile cami saldırıları arasında benzer tutumu tespit ettiğini söylüyor: NSU olaylarında da skandal patlak verene kadar yıllarca gerçek faillerin izine rastlanmamıştı, daha doğrusu üzeri örtülmüştü. Hatta kurbanların kendileri, çevreleri ve aileleri suçlanmıştı. Olay ne zaman açığa çıktı, tanık ve şahitler teker teker ölmeye başladı. Bu cami saldırıları ve diğer Türk STK’larına düzenlenen saldırılardan da burnuma pis kokular geliyor.

LEUKEL: SINIRLAR AÇIKÇA AŞILIYOR

Allgemeine Zeitung gazetesi ekim sonlarında yaptığı haberinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Hachenburg cemaatinin devam eden cami inşaatına geldiklerinde kesilmiş bir domuz kellesine rastladıklarını duyurmuştu. Gazete, DİTİB cemaatinin yönetim kurulu üyelerinden Kenan Levent ile görüşmüştü. Levent ise Alman halkını görüşmeler ve diyalog ile cami inşaatı için kazanmanın çok güç olduğunu söyleyerek, Renanya Palatina Eyaletinde cami kapılarının domuz kanı ile de kirletildiği başka vakalardan haberdar olduğunu söylemişti. Gazetenin haberine göre, Türk-İslam Cemaati belediye ile yapılan yuvarlak masa görüşmelerini provokasyonlardan dolayı ve görüşmelerin 'aynı göz hizasında yürütülmediğinden' dolayı durdurma kararı aldığını yazmıştı. Diğer yandan 33 yaşında ki Hachenburg Belediye Başkanı Stefan Leukel, (CDU) domuz kellesi eylemi ile bazı 'sınırların açıkça aşıldığını' söyleyerek, belediyenin bu sebeple 'yeni ortak ve dengeli görüşme ortamı bulunmasına' gayret ettiğine dikkat çekmişti.

MÜLTECİLERE YÖNELİK SALDIRILAR

Müslümanlar'a yönelik saldırılardan hariç 2017 yılında mültecilere ve mülteci yurtlarına yapılan saldırılarda da endişe edici rakamlar mevcuttur. 2017’nin ilk üç çeyreğinde mültecilere karşı toplam 858 saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıları işleyen faillerin rakamları ise 1091 olarak istatistiklere yansımaktadır. İslam düşmanı saldırılar ile mültecilere yönelik saldırılar arasında da bir nevi bağ bulunmaktadır.

Çünkü son birkaç yıl içinde Almanya’ya göç eden mültecilerin çoğu Müslüman’dır. Ve birçok saldırı onların bu kimliği yüzünden gerçekleşebilmektedir. Geldiğimiz durum çok vahim bir tabloyu göz önüne getirmektedir: Müslüman olmak hedef haline gelmeyi de teşvik etmektedir. Yani Müslüman kimliği ile yaşamak hiç kolay değildir. Türk kimliği ile yaşamak da aynı şekilde kolay değildir. Bunu da Türk kimlikli insan, STK ve camilere yapılan saldırılardan görebiliyoruz. Kısaca söylemek gerekirse: Türk ve Müslüman olmak kolay değildir.

#Almanya
#İslamafobi
#NeoNazi
6 yıl önce