|

İstanbul’dan uzaya açılan pencere: Uzaya çıkmak hiç bu kadar kolay olmamıştı

Bugüne kadar 12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen NASA Uzay Macerası sergisi şimdi de İstanbul’da. Gerçek Ay taşından astronot yiyeceklerine, ilk roket prototipinden Vostok 1 kapsülüne kadar 200’ün üzerinde eserin yer aldığı sergiyi Latife Beyza Turgut gezdi ve izlenimlerini yazdı.

Latife Beyza Turgut
04:00 - 19/12/2021 Pazar
Güncelleme: 00:07 - 19/12/2021 Pazar
Yeni Şafak
12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen NASA Uzay Macerası sergisi İstanbul’da kapılarını açtı.
12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen NASA Uzay Macerası sergisi İstanbul’da kapılarını açtı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Yenikapı-Hacıosman metrosu sıradışı bir yolcuyu ağırladı. Metro istasyonunda tam teçhizatlı bir NASA astronotunu ile karşılaşanlar hem şaşırdı hem de astronotun nereye gittiği yolcular arasında merak konusu oldu.
HUPALUPA Expo tarafından İstanbul’a getirilen NASA
“Space Adventure”
Uzay Sergisi, gelişini bu şekilde tüm İstanbullulara duyurdu.
  • Metropol İstanbul AVM’de 2300 m2 büyüklüğündeki alana kurulan serginin karanlık koridorlarında yürürken kendinizi sahiden bir uzay görevinde gibi hissediyorsunuz.
    4 yıl içinde 12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen bu sergi, NASA uzay görevlerine tanıklık etmiş gerçek, replika prototip eserlerin de içinde bulunduğu 200’ün üzerinde esere ev sahipliği yapıyor.
    Serginin anlatısı, İstanbul Teknik Üniversitesi iş birliği ile geliştirilerek, her yaşa hitap edecek şekilde tasarlanmış. Ziyaretçilerin dokunabileceği gerçek ay taşının da bulunduğu bu sergide, uzay roketlerinin kopyaları ve tam boyutlu uzay aracı modelleri, özel rehberlik hizmetiyle, anlatımlı olarak sunuluyor.

Tarihsel olarak uzay çalışmalarının hem Türkiye’de hem Dünya’da nasıl geliştiğini öğrenebileceğiniz bu sergide ağırlıklı olarak öncü çalışmaların altı çizilse de, Rusya-ABD ve Türkiye’deki uzay faaliyetlerinin tüm kilometre taşlarına değiniliyor.
1933 yılında İstanbul Üniversitesi kapsamında kurulan Astronomi Enstitüsü ile başlayan Türk uzay tarihi, 2022 yılında fırlatılması planlanan uydular ile birlikte sergi duvarında havacılık ve uzay meraklılarını karşılıyor.
Serginin sonunda özel olarak ayrılan alanda 6 adet simülasyonda ziyaretçilere Mars’ta ve Ay’da yürümenin nasıl bir his olduğunu, Uzay Programları için yetiştirilen pilotların F18’lerde nasıl eğitildiğini, Space Walk, yani Uzay Yürüyüşü yaparken, ISS’ten görünen eşsiz uzay manzarasını deneyimleme şansı sunuluyor.

VOSTOK 1 UZAY MACERASI

  • NASA “Space Adventure” Uzay Sergisi, NASA’nın kuruluşuna da sebep olan Rusların uzay macerasını anlatarak başlıyor. Uzay yarışını ilk başlatan roket Sputnik’in birebir modeli de sergilenen eserlerden biri. Fırlatıldığı dönemde ABD’de son derece psikolojik travmalara neden olan bu uydu, dönem filmlerinde de sıklıkla konu ediliyor.
    Özellikle okullarda olası Rus uzay saldırılarına karşı öğrencilerle özel tatbikatlar uygulanıyor. “Sputnik” bu dönemden sonra sıklıkla Rusların başka ülkeler üzerinde algı yaratmak istediği zaman kullandığı bir isim olarak karşımıza çıkıyor.
    Sergide birebir ölçüleriyle görme imkanı bulduğumuz
    “Vostok 1”
    , bir insanı yani Yuri A. Gagarin’i uzaya taşıyan ilk araç olarak başarıya ulaşıyor. Sergilenen eserler arasında Yuri A. Gagarin’in kozmonot elbisesi de yer alıyor. İlk bakışta bir çocuk elbisesi gibi gözükse de geçmişte uzay araçlarında yer alan kapsüllerin oldukça dar ve küçük olması nedeniyle kısa boylu minyon kozmonotlar uzay için görevlendiriliyor. Nitekim Yuri A. Gagarin’in boyu da 1.57’dir.
Sovyetlerin Sputnik uydu başarısına, ABD 31 Ocak 1958’de bir Jüpiter-C roketi tarafından taşınan Explorer 1 ile karşılık veriyor.
Birleşik Devletler Ordusunun Explorer 1’deki başarısı, uzay araştırmalarına adanmış bir sivil kuruluş olan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin de kurulmasına yol açıyor.
ABD’nin ilk yörünge uçuşundan tam 25 gün önce uzay 1 insan çıkarmayı başaran Vostok 1 moralleri bozsa da bir anlamda NASA’yı 17 kez Ay’a çıkarmaya ikna edecek Apollo Projesi için de ateşleyici rolü üstleniyor.

AY’A DOKUNMAK

Ay ve Mars örnekleri, Dünya’da rastlanılması en nadir maddeler arasındadır. E

ğer bir keşif gezisi sırasında elde edilmediyse bir Ay taşının Dünya’ya ulaşması şu şekilde olur: Asteroitlerin Ay yüzeyine çarpmasıyla Ay’ın parçalarını uzaya fırlar, bu parçalardan bazıları Dünya ile kesişen bir yörüngeye dahil olduğunda soluğu bizim gezegenimizde alır.

Sergide görme hatta dokunma imkanı bulduğumuz bu Ay taşı, çok nadir gerçekleşen bir doğa olayı sonucunda dünyaya ulaşmış. Bilimsel adı “NWA 7834” olan bu örnek, Sahra Çölü’nde tespit edilmiş ve Kuzey Batı Afrika hattı üzerinde elde edilen 7834. Ay taşı olarak kayıtlara geçmiş.


ASTRONOTLAR NE YER NE İÇER

  • Uzayda yaşam şartları göz önüne alındığında “astronotlar ne yer, ne içer” diye düşünenler cevabı bu sergide buluyor. Vakumlanmış, kutular ve paketler içerisindeki astronot yiyecekleri ilk bakışta pek de ağız sulandırmasa da uzayda kaldıkları süre boyunca astronotların dengeli ve sağlıklı beslenmesini sağlıyor.
    NASA’nın Uzay Gıda Sistem Laboratuarları uzmanları tarafından tasarlanmış yüksek teknoloji ürünü bu öğünler, 1960’lardan beri beslenme uzmanları ve fizikçiler tarafından hazırlanıyor. Yerçekimsiz uzay koşullarında yemek yapmanın sayısız zorluğuyla baş etmeye çalışan astronotlar için kelimenin tam anlamıyla yemek pişirmek mümkün değil. Bu nedenle yiyeceklerin tümü önceden pişiriliyor ve içlerindeki su çekiliyor. Ancak bu haliyle tüketilmeye pek de elverişli olmayan bu gıdaları astronotlar sıcak veya soğuk su ekleyerek yenebilecek kıvama getirir.
    Yerçekiminin olmaması aynı zamanda kozmonotların koku ve tat alma duyularından da mahrum bırakır. Bu nedenle tüm yiyecekler, lezzetlerini arttıran özel soslarla tatlandırılmalıdır. Paketlerin içinde kalabilecek çok düşük miktardaki oksijen bile gıdayı kalıcı olarak bozar ve yenilemez hale getirir. Bu nedenle tüm yiyecekler vakumlanmıştır.

KİTAPLARIYLA AY’A ÇIKAN VERNE

Jules Verne, Ay’a çıkmadan 100 sene önce Ay’a çıkma hesaplarını eserlerinde neredeyse yüzde 100 doğrulukla veren bir bilim kurgu yazarı olarak sergide karşımıza çıkıyor.

Sergi, Verne’a ayırdığı köşe ile özellikle yeni jenerasyonlar tarafından tanınırlığı gittikçe azalan bu müthiş bilim kurgu yazarı için adeta iade-i itibar köşesi hazırlanmış. Jules Verne tarafından yazılan Ay’a Yolculuk, içlerinde erken dönem uzay uçuşlarının öncülerini de barındıran pek çok nesle ilham veren bir eser olarak öne çıkıyor. 1865’te yazılan ve Ay’a inmek amacıyla top benzeri bir araçla (Columbiad) Dünya’dan fırlatılan üç adamın hikayesini anlatan Ay’a Yolculuk, NASA’nın Apollo Programı faaliyetleriyle şaşırtıcı derecede benzerlik gösteriyor.

Fırlatmanın yeri, mürettebatı taşıyacak kapsülün boyutu ve Ay’a yaklaşık olarak ulaşma süresinin gerçeğe oldukça yakın olması ve kitabını insanların bunu başarmasından tam 100 sene önce kaleme alması ile hayli şaşırtır. Kapsül başarıyla fırlatılırken, akabinde ne olduğu ise sonraki kitap olan “Ay’ın Çevresinde” hikayesiyle anlatır.


APOLLO- SOYUZ UZAY YARIŞININ SONU

  • Ezeli rakipler ABD ve Rusya, Apollo Soyuz test projesinde uzay yarışına bir son vererek Amerika Birleşik Devletleri’ne ait bir Apollo kapsülünü ve Sovyetlere bağlı bir Soyuz uzay aracını birleştirmekte anlaşırlar. 1975’teki bu tarihi görevde Amerikalı astronotlar Tom Stafford, Vance Brand ve Deke Slayton yer alır. Sovyet mürettebatı ise Valeri Kubasov ve Alexei Leonov’dan oluşur.
    Mürettebat hem ABD’de hem de Sovyetler Birliği’nde özel olarak eğitilir. Bu iki ülke daha önce birbiriyle uyumsuz olan uzay araçlarını güvenli bir şekilde kenetlenmesine ve ortak operasyonlar gerçekleştirmesine izin verecek donanımı birlikte geliştirir.

ROKETLERİN BABASI

V-2 roketinin tasarımcısı ve Amerikan Ay’a İniş Programı’nın arkasındaki deha olan Wernher von Braun, 20. yüzyılın en önemli roket geliştiricilerinden ve uzay araştırmaları öncülerindendir.

Hermann Oberth’in “Gezegenler Arası Uzay Roketi” adlı kitabını okuduktan ve annesi kendisine bir teleskop hediye ettikten sonra, von Braun bir uzay öncüsü ve fizikçi olmaya karar verir. Roket deneylerine henüz 12 yaşındayken başlar.

Kırmızı tahta bir yük arabasının kenarlarına altı büyük havai fişek bağlayan von Braun, Berlin’in en kalabalık caddelerinden Tiergarten Caddesi’nde yayaların arasına doğru havai fişekleri ateşler. Alevler ve dumanlar eşliğinde ilerleyen yük arabası beş blok ilerledikten sonra önce meyve arabalarını devirir ardından parçalanır. Genç bilim adamının bu ilk girişimi başarısız olsa da roket tutkusu tüm hayatına yön verir.


Wernher von Braun, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler tarafından keşfedilmesi üzerine Nazilere katılarak kariyerinin “karanlık” dönemine adım atar.
Hitlerin kendisinden talebi olan ve savaş sırasında İtalya ve Fransa’yı vuran V2 roketlerinin tasarımcısı olur. Ancak Nazi yenilgisi sonrası Amerikalıların gizli “Paperclip Harekâtı” ile yüksek rütbeli çalışma arkadaşları ile birlikte kaçırılarak Amerika Birleşik Devletleri’ne götürülür.
20 Haziran 1945’te ABD Dışişleri Bakanı Amerika’ya von Braun ve onun uzman ekibinin transferini onaylar ve 1 Ekim 1945 yılında kamuoyuna duyurulur. Böylece tüm Nazi geçmişi silinerek 1955 yılında Amerikan vatandaşlığına geçirilir.
  • Sergide von Braun’un hem çocukluk eserleri hem de teleskobunu görmekteyiz.
    Wernher von Braun’un ait 1924 dolaylarında kaleme alınmış çocukluk notlarının bir kopyası olan defter uzay yolculuğu için gerekli eskizlerden yakıt hesaplamalarına, ihtiyaç duyulan malzeme ve gereçlerden Rusça notlar içeren çizimlere kadar pek çok bilgiyi içerir.
#İstanbul
#Gerçek Ay
#NASA
#Vostok 1
2 yıl önce