|

Koku aslında bir sanattır: Hafıza sabitliyor

Koku kaybolsa da hafızada güçlü bir iz bıraktığına dikkat çeken ressam İsmail Acar, “Her ne kadar kaybolan bir şey dahi olsa, bir nevi siz onu hafızanızda yaşatıyorsunuz. Hafızamızda sabitliyoruz onu. Aslında sizin oluşturacağınız etki çok önemli. O etki kalıcılığı sağlıyor. Burada siz bir etki alıyorsanız o bir sanat olabiliyor” yorumunu yapıyor.

Dilber Dural
04:00 - 27/03/2022 Pazar
Güncelleme: 06:19 - 26/03/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
İsmail Acar
İsmail Acar

Geçtiğimiz günlerde uluslararası esans üreticisi MG International Fragrance Company, esans dünyasında benimsenen Dünya Esans Günü (World Fragrance Day) kapsamında, Türkiye’de alanında ilk kez gerçekleştirilen“MG International Fragrance Summit ‘22”ye ev sahipliği yaptı. Koku dünyasının global markaları, parfüm endüstrisinin deneyimli temsilcileri ve “Koku aşkına” yolculuğa çıkanların bir araya geldiği etkinlik; sohbet oturumları, koku ile eşleşen tadım sunumları, koku müzesi ve koku deneyimleriyle zenginleşti. Soho House İstanbul’da gerçekleşen zirvede; kokunun hayatımızdaki önemine vurgu yaparak sağlıktan esansın üretimine, koku trendlerinden sanata ve modaya, sürdürülebilir gelecek algısından kokuya değer katmış asırlık markalara ve geleceğin kokusuna kadar kısacası “Koku Hakkında Her Şey’’ masaya yatırıldı. Biz de zirvede konuşmacılar arasında yer alan ressam İsmail Acar ile koku ve sanat ilişkisini konuştuk.

Koku bir sanat mıdır? Diğer duyulara nazaran koku daha soyut kalıyor. Kokunun bir sanat olduğunu nasıl kanıtlayabiliriz mesela?
  • Aslında sanat en güzeli yapma kaygısı. Her ne yaparsanız güzeli yapma kaygısıyla yaparsanız zaten aslında bu da bir sanat olabiliyor. Resim bir sanattır. Buradan ilk olay çıktı. Daha sonra ise güzel olan her şeyi de biz sanat adı altında özellikle 21. yüzyılda tanımlıyoruz. Koku çok sihirli bir şey. Öyle sihirli bir şey ki yeryüzünün en önemli sihirlerinden birisi. Bunu iyi yapmak, çok önemli beceriler gerektiriyor. Mesela resim ve kokuyu yan yana getirdiğinizde; iyi bir koku yapmak için önemli beceriler gerektiriyor. Bunları notalandırmak, formalize etmek gerekiyor. Belli bilimselliği de kullanarak ama en önemlisi kaygısı. Bilimselliği kullanarak bir şey yapabilirsiniz ama bilim olur o zaman. Öyle bir şey yapmalısınız ki insanların beğeneceği ve insanların hiç görmeyeceği bir şeyi de yapmanız gerekiyor. O anlamda tartışmasız koku bir sanattır. Kokunun bir sanat olduğunu kanıtlamak ise; beş duyu üzerine çok çalıştım ben. Müzikte sonuçta duyduğun bir şey, test edemiyorsun, yiyip dokunamıyorsun. Bu anlamda da bir şeyin sanat olması için illa dokunabilir, yenebilir olmasına gerek yok. Hissedilebilir bir şey de sanattır. Özellikle sanatta bu çok vardır. Özellikle bir resme bakarsınız, resimde bir sürü duygular hissedersiniz. Bazen bir renk görürsünüz, renkte de hissedersiniz. Dolayısıyla his olan her şey sanat olabilir. Koku da aslında buna en çok aday olan bir şey. Aslında kokuyu yapanlara da geçmişte sihirli davranmışlar. Hepsi sanatçı özelliğinde insanlar kokuları yapmışlar ve kendi içinde de bir prosesi var kokunun. Mesela beş ton gülden bir kilo gül yağı elde ediyorsunuz. Öyle sihirli bir serüven ki çıkan şey altından da daha değerli bir şey oluveriyor. Özellikle böyle prosesleri olan, insana temas eden, duygu hissettiren yönüyle tartışmasız sanatın baş köşesinde ama onu bir sanatçı ele alıp yapmadığı için bunu ticari firmalar yaptığı için sanat yönü çok öne çıkamıyor. Ama aslında bir sanatçı yapsa direkt sanat olacak.

SANAT GİBİ YAPILAN BİR KOKU ANCAK SANATTIR

Koku ve sanatı bir arada düşününce aslında aklımıza direkt kalıcılığı geliyor. Sanatla arasındaki ilişkide böyle uçucu bir işe kalkışmak mantıklı mı? Neler söylemek istersiniz?

Disiplinler arası yan yanalık çok önemli bir birliktelik. Kokunun kaybolabilir özelliği elbette var ama etkisi kalıyor. Etkisi şöyle kalıyor hatta. Kokunun size sağladığı etki öyle bir şey ki bir gün 10 sene sora hala o kokuyu hafızanıza koyarak, hafızanıza iliştirdiğiniz noktasında o siz yaşadığınız sürece kalıyor. Her ne kadar kaybolan bir şey dahi olsa, bir nevi siz onu hafızanızda yaşatıyorsunuz. Hafızamızda sabitliyoruz onu. Aslında sizin oluşturacağınız etki çok önemli. O etki kalıcılığı sağlıyor. Burada siz bir etki alıyorsanız o bir sanat olabiliyor. O etki eksik kalıyorsa koku da olsa sanat olmuyor. Çünkü sanat gibi yapılan bir koku ancak sanat olabiliyor. Her koku ya da her çizilmiş çizgi bir sanat olmuyor.

Tüm kokular aslında başlangıçta nötrdür. Bir kokuyu anlam verme nedenimiz onu ilk duyduğumuzdaki ruh halimiz ile ilişkilidir ve bunu biz beynimizdeki limbik sistem ile yapmaktayız. Bu doğrultuda bir koku insanlar üzerinde aynı etkiyi mi gösteriyor yoksa insandan insana değişiyor mu?
  • Herkesin kültürel birikimi ve ailesi çok farklı. Dolayısıyla herkes için subjektif. Zaten sanatta görecelidir. Herkes bir yere bakar başka bir şey görür. Empresyonistler bunu çok yaptılar. Dört ressam aynı manzaranın karşısına geçtiler. Dördü birden aynı manzaranın karşısına geçtiler. Hepsi de çok yetenekliydi ama dört ayrı resim çıktı. Dolayısıyla klasik sanatta da şöyle bir tabir vardır: Rölatif. Sanat eşittir görecelidir. Dolayısıyla burada kişiden kişiye göre değişiyor. Aslında şu ana kadar söylediklerim eski çağlardan tanımlar ama hala kokuyu anlamlandırmak ya da yerini belirlemek için referans olabilecek kriterler olduğunu düşünüyorum.

KOKUNUN POZİTİF BİR KARŞILIĞI VAR

Peki sizce koku resim sanatında ne kadar etkileyici bir unsurdur?

Koku sanatçılar için yenilik ve farklılık anlayışıdır. Ben beş olgu anlatıyorum. Yaratılışı anlatıyorum mesela. Yaratılışla ilgili o ifadeyi güçlü anlatabilmek için kokunun etkisini kullanmayı arzuladım. Dolayısıyla burada benim yaptığım resme benim yaptığım diğer unsurlara katkı tarafı vardı kokunun. Bu anlamda pozitif bir karşılığı var.

2002 yıllarında insanın yaratılışından bugüne kadar yaşadığı aşk, güç, korku ve mahşere ait duygu, inanç gelenek ve bakış açılarının anlatıldığı el yazması eserlerin yer aldığı 5 duyu 5 olgu serginize de değinelim istiyorum. Görme engellilere yönelik yaptığınız bir sergi. Koku üzerinden mi ulaşmak istediniz?
  • Beş duyu içerisinde sadece bir tanesi koku. Bu beş duyu üzerinden bir de koku üzerinden ulaşmaya çalıştım. Çünkü görmüyorlardı ama dokunabiliyorlardı, tadabiliyordı. Dolayısıyla bu olgularla onlara yaklaştım. Metinler yazdım metinleri dokunarak okudular resmin ne olduğunu anladılar. Kabartmalar yaptım dokunarak onların formlarını algıladılar. Aşk ile ilgili özel bir kitap yaptım. Onu test edip tamamladılar. Aşk ile ilgili bir koku vardı onu pekiştirdiler. Dolayısıyla tek başına kokuyla değil de onların eksik olduğu diğer duyularla onlara gittim. Normalde görme engellilerin resim sergisi sanat sergisi gezmeleri imkansız. Derler ya sosyal deney. Aslında başlangıcı öyle bir şey. Bu bir deney aslında. Ama çok başarılı oldu. 5 duyu 5 olgu sergisi aslında farklı disiplenlerin bir arada yer alarak duyguyu bir ifadeyi anlatma kaygısı. Bizim sanatımızı izleyemeyen görme engellilerinde bizim sanatımızı izlemesi için yapılmış bir proje. Ancak çok fazla rağbet görmediği için biz bunu ara ara yapıyoruz.
#İsmail Acar
#Soho House
#Koku Hakkında Her Şey
2 yıl önce