|

Kore yarımadasında spor diplomasisi

Şubat ayında iki hafta devam eden Pyeongchang Kış Olimpiyatları’na Kuzey ve Güney Kore’nin aynı bayrak altında katılması, tüm dünyayı heyecanlandırdı. Spor diplomasisinin son yıllardaki en önemli örneklerinden olan bu girişim, aktif siyasi süreçle desteklenmesi halinde verimli sonuçlar üretebilir. Ama her iki tarafın da bu noktada gözetmesi gereken dengeler bulunuyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 1/03/2018 Perşembe
Güncelleme: 04:09 - 1/03/2018 Perşembe
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
DR. ALTAY ATLI - SABANCI ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL POLİTİKALAR MERKEZİ

Güney Kore’nin Pyeongchang kentinde iki hafta boyunca devam eden 23. Kış Olimpiyat Oyunları pazar günü düzenlenen kapanış töreni ile son buldu. İki hafta boyunca seyirciler tribünde, milyonlarca insan da televizyonları başında kış sporlarını en üst performans düzeyinde takip etti, sporun heyecanına ortak oldu. Ancak Pyeongchang’da tüm dünyayı heyecanlandıran, hatta sahalardaki ve pistlerdeki mücadeleyi zaman zaman gölgede bırakan başka bir unsur daha vardı; o da Kuzey Kore’nin oyunlara katılımıydı. Yarımadanın kuzeyinden sporcuların oyunlara iştirak etmesi ve Kuzey Koreli üst düzey yöneticilerin de oyunlar nedeniyle güneyi ziyaret ederek Güney Koreli yetkililerle temasta bulunmaları, Olimpiyatlar vesilesiyle hayata geçirilen diplomasinin yarımadada yeni bir barış sürecine zemin hazırlayacağı yönünde umutların oluşmasına yol açtı.

Bu gelişme şüphesiz ki çok önemli ve sporun da kuvvetli bir sembolizmi, büyük bir toplumsal etkisi ve verdiği güçlü mesajları var. Ancak son aylarda ismi hep savaş tehditleri, füzeler ve nükleer silahlarla gündeme gelen Kore yarımadasına barışın sadece spor yoluyla getirilebileceğini düşünmek de pek gerçekçi değil. Çabalar olumlu, ancak tek başına yeterli değil.

KUZEY VE GÜNEY TEK BAYRAK ALTINDA

Kuzey Kore’nin Pyeongchang’a katılımının ilk sinyallerini Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, yaptığı yeni yıl konuşmasında vermişti. Bu gelişme, Kuzey Kore’nin oyunları boykot edebileceği (Seul’de 1986’da yapılan Asya Oyunları’nı ve 1988 Olimpiyatlarını ettiği gibi) ve hatta daha kötüsü oyunlar sırasında yeni bir füze denemesi ya da nükleer deneme yapabileceği şeklindeki korkuların önüne geçip olumlu bir hava yaratmıştı. Sonrasında Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) devreye girdi. Normalde sportif başarıları üzerinden sadece iki Kuzey Koreli sporcu olimpiyat biletini alabilmişken açılan ek kontenjanlarla bu ülkeden toplam yirmi iki sporcunun oyunlara katılımı sağlandı. Oyunların açılış törenine kuzey ve güneyden sporcular birlikte, tek bir bayrak altında çıktılar. Kadınlar buz hokeyinde iki tarafın sporcularından tek bir takım oluşturuldu ve bu takım da Birleşik Kore Takımı adı altında müsabakalara katıldı. Kuzey Kore’den bir gösteri ekibi tribünlerde yer alıp takımlarını desteklerken iki üst düzey Kuzey Koreli yetkili—Politbüro üyesi (ve Kim Jong Un’un kız kardeşi) Kim Yo Jong ile meclis başkanı Kim Yong Nam—Pyeongchang’a geldiler, müsabakaları takip ettiler, Güney Koreli yöneticilerle el sıkıştılar ve bol bol kameralara gülümsediler. Sahada sporun doğası gereği oluşabilecek olumsuzluklar, örneğin kuzey ve güneyli sporcular arasında oluşabilecek bir anlaşmazlık, ya da tribünlerden kuzeyli sporculara gösterilecek sert tepkiler bu tabloya gölge düşürebilirdi, ancak böyle bir durum söz konusu olmadı (Aslında Kuzey Kore açısından bir talihsizlik erkekler 500 m. sürat pateni elemelerinde yaşandı. Kuzey Koreli patenci Jong Kwang Bom, Japonya, Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri’nden rakipleriyle yarışının startında yere düştü, kalkmak için Japon rakibinin patenine tutunmaya çalıştı; sonrasında yarış tekrar başlatıldı, ancak Jong yine Japon rakibine çarparak düştü ve yarış dışı kaldı. Jeopolitik anlamlar yüklenebilecek bu olay, uluslararası kamuoyu tarafından olduğu gibi, yani sportif bir kaza olarak, ele alındı.)

Tablo olumlu, ancak şimdi ne olacak? Oyunlar Kuzey Kore için çok iyi bir propaganda imkanı sağladı ve Kuzey Kore yönetimi tüm dünyaya diyaloğa açık olduğu mesajını verdi. Güney Kore de her ne kadar müttefiki ABD ile bu konuda aynı çizgide buluşmasa da yarımadanın iki tarafı arasındaki temasların devam etmesine ne kadar önem verdiğini gösterdi. Ancak Pyeongchang, tek başına Kore’deki dengeleri değiştirmeyecek. Önemli olan burada verilen mesajların oyunlardan sonra da devam ettirilmesi ve bu mesajlar üzerinde somut bir barış sürecinin inşa edilmesi.

SİYASİ SÜREÇLE DESTEKLENMELİ

Kore yarımadasında spor diplomasisi ilk kez uygulanmıyor. Daha önce de kuzey ve güney takımları oyunların açılış törenine birlikte ve tek bayrak altında çıktılar (2000 Sydney Olimpiyatları, 2002 Busan Asya Oyunları, 2003 Daegu Yaz Üniversite Oyunları, 2004 Atina Olimpiyatları, 2006 Torino Kış Olimpiyatları ve 2006 Doha Asya Oyunları). Hatta Pyeongchang’da sahaya çıkan Birleşik Kore kadın buz hokeyi takımı gibi denemeler de daha önce yapılmış, 1991 yılında Portekiz’de gerçekleştirilen Dünya Gençler Futbol Şampiyonası ile Japonya’da düzenlenen Dünya Masa Tenisi Şampiyonası’na iki Kore tek bir takım olarak katılmıştı. Ancak bu çabalar bir sonuç getirmedi. Spor diplomasisi tek başına ülkeler arasındaki sorunları çözmeye yetmiyor. Spor aracılığıyla çok güçlü mesajlar verilebiliyor, ne var ki bu mesajlar ancak siyasi alanda olumlu bir süreç varsa bu süreci destekleyebiliyor. Spor tek başına, özellikle de “savaş” kelimesinin telaffuz edildiği ortamlarda tek başına böyle bir süreci başlatamıyor. Sporun birleştirici gücünü kullanarak taraflar birbirleriyle diyaloğa açık olduklarını gösterebiliyorlar. Ancak esas olan diyaloğun kendisi. Spor bunu sağlamıyor, ama bunun için gerekli zeminin hazırlanmasına yardımcı oluyor.

TOP GÜNEY’İN SAHASINDA

Kore yarımadasında aslında böyle bir diyalog süreci oyunlardan hemen önce başlamış, taraflar iki yıllık bir kesintinin ardından bir araya gelmişlerdi. Pyeongchang’ın da olumlu geçmesinden sonra bundan itibaren açılan bu kanaldan görüşmelerin devam etmesi beklenebilir. Kuzey Kore yönetimi oyunlardan istediğini aldı; görüşmelere açık olduğunu gösterdi. Hatta Kim Yo Jong, Güney Kore devlet başkanı Moon Jae In’i Pyongyang’a davet etti, başka bir deyişle topu güneye attı. Güney Kore’nin bu davete yanıtı ise “uygun koşulların oluşması halinde” mümkün olabileceği yönünde oldu. Bu “uygun koşulları”, Kuzey Kore’nin nükleer programını sona erdirme yönünde bir adım atması olarak da okumak mümkün.

Kuzey Kore, görüşmelerin devam etmesine yeşil ışık yakıyor, ancak bu Kim Jong Un rejiminin nükleer programından vazgeçeceği anlamına gelmiyor. Olimpiyatların verdiği iyimserlikle bunu beklemek, en azından kısa ve orta vade için pek gerçekçi değil. Oyunlardan sadece birkaç gün önce Kuzey Kore yönetimi tarafından Pyongyang’da balistik füzelerin sergilendiği bir askeri geçit töreni düzenlenmesi de bunu gösteriyor.

Güney Kore, bir yandan Kuzey Kore üzerindeki uluslararası yaptırımlar devam ederken diğer yandan da diyalog kanallarının açık ve işler halde tutulmasını tercih ediyor. ABD ise Kuzey Kore üzerinde daha fazla baskı uygulanmasından yana; barış sürecinin başlayabilmesi için Kuzey Kore’nin nükleer silahlanmadan vazgeçmesini şart koşuyor ve dolayısıyla bu şart yerine gelmeden kuzey ile güney arasında oluşan yakınlaşmadan da pek memnun değil. Oyunların açılış töreni için Pyeongchang’a gelen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, soğuk tavırlarıyla ve açılış töreninde aynı locada oturmasına rağmen Kuzey Koreli yetkililerle temastan kaçınmasıyla dikkat çekti. Bu koşullar altında Güney Kore devlet başkanı Moon’un hassas bir dengeyi gözetmesi gerekiyor. Güney Kore, bir yandan Kuzey Kore ile diyaloğu sürdürürken, diğer yandan da müttefiki ve güvenliğinin garantörü ABD ile de ters düşmemeye çalışacak.

DİĞER PAYDAŞLARIN POZİSYONU

Bu tablonun içerisinde konunun diğer paydaşlarına bakıldığında Japonya’nın ABD ile benzer bir çizgide olduğu görülüyor (Japonya Başbakanı Shinzo Abe açılış töreni için Pyeongchang’a geldi, Moon ve Pence ile görüştü); Çin meseleyi temkinli bir şekilde takip ediyor (Çin’den Pyeongchang’a üst düzey bir ziyaret gerçekleşmedi); Rusya ise Kuzey Kore’ye oyunlarda ek kontenjan sağlanırken, kendisinin dopinge karışmamış sporcularının bile ülkeleri adına yarışmalarına izin verilmeyişini sorguluyor.

Antik Yunan döneminde Olimpiyat oyunları süresince taraflar savaşlara ara verirlerdi; oyunlardan sonra savaşlar kaldığı yerden devam ederdi. Moon’un Trump ile görüşmesi sonucunda ABD ile Güney Kore arasında yapılması planlanan askeri müşterek tatbikatlar, Mart ortasındaki Paralimpik oyunların bitimine kadar ertelendi. Bu tatbikatların devam etmesi, Kuzey Kore’nin tavrını tekrar sertleştirecek. Dolayısıyla Pyeongchang’dan sonra Kore yarımadasında tekrar oyunlar öncesi duruma dönülmesi hiç de uzak bir ihtimal değil. Ancak Kuzey Kore ile Güney Kore diyaloğu sürdürme konusunda gerçekten samimi bir niyet içerisindeyseler, Olimpiyatlar sayesinde açılan kapı açık kalmaya devam edebilir. Bu da bugünden yarına Kore yarımadasına barışı ve silahsızlanmayı getirmese de, bu yönde atılmış önemli bir adımdır.

#Kore
#ABD
#Politika
6 yıl önce