|

Küresel sermaye savaş istiyor

Yeni Şafak
04:00 - 2/08/2015 Pazar
Güncelleme: 01:15 - 2/08/2015 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Nebahat Tanrıverdi Yaşar

Araştırmacı/ORSAM


Tunus'ta yeni siyasal yapı, Bin Ali döneminde doruk noktasına ulaşan otoriter yönetim biçiminden hızlı, radikal ve görünür bir şekilde farklılaşarak derin bir dönüşüm yaşamaktadır. Ancak 2011 sonrası dönemde Tunus'un gerçekleştirdiği başarılı dönüşüme ve elde edilen önemli kazanımlara rağmen, güvenlik ve ekonomi ile ilgili olumsuz gelişmeler demokratikleşmenin gerileme riski ile karşı karşıya kalan kırılgan ve hassas bir süreç olduğu gerçeğini gündemde tutmaya devam ediyor. Özellikle son zamanlarda ülke ciddi güvenlik sıkıntıları ile karşı karşıya kalmakta ve bu durum da Tunus'ta devrimin geleceği ile ilgili kaygıları arttırmakta.



NAHDA'SIZ BİR SEÇİM, NAHDA'LI BİR HÜKÜMET


2014'ün son çeyreğinde gerçekleştirilen parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri Tunus'taki siyasi dengeyi 2011 sonrası ortaya çıkan tablodan önemli ölçüde farklılaştırdı. Kendini Nahda karşıtlığında konumlandıran ve içinde eski rejim partisinden önemli isimleri barındıran Nida Tunus artık meclis sözcülüğü, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı gibi önemli tüm siyasi konumları kontrol etmektedir. Öte yandan son seçimlerde ikinci sıraya gerileyen Nahda ise mevcut siyasi tabloda koalisyon ortağı olarak stratejik pozisyonunu korumaya devam ediyor. Bu siyasi tablo, şimdilik Tunus'ta devrimin geleceğini nispeten daha dengeli bir zeminde tutmaktadır.



Nahda Partisi parlamento seçimlerinin öncesinde cumhurbaşkanlığı için aday göstermeme kararı almış ve resmi olarak da bu süreçte hiçbir adayı desteklemeyeceklerini ilan etmiştir. Nahda Partisi'nin lideri Raşid Gannuşi, bu kararlarını demokratik gelişme için gerekli olan dengenin kurulmasına yardım etmek için aldıklarını belirtmiştir. Gelinen noktada Nahda'nın bu kararıyla hem kendi hem de Tunus'un geleceği açısından oldukça yerinde ve yapıcı bir politika izlediği görülüyor.



Öncelikle Nahda'nın aday göstermeme kararı, parlamento seçimlerinde Nida Tunus ve bazı seküler-sol çizgideki partilerin kullandığı siyasal İslam-sekülerlik ayrışması üzerine kurulu retoriğin çözülmesini sağlamıştır. Uzlaşmacı yaklaşımını sürdüren Nahda, her iki seçim sonrasında bu yaklaşımını devam ettirerek seçim öncesinde gözlenen siyasal kutuplaşmanın yumuşamasına vesile olmuştur. Böylece siyasal İslam üzerinden devşirilen kamplaşma çözülmeye başlamış ve yerini 2011'deki temel fay hattına, yani demokratikleşme tartışmasına bırakmıştır.



Ayrıca Nahda'nın uzlaşmacı yaklaşımı, hükümet kurma çalışmaları sırasında partiyi önemli bir koalisyon ortağı pozisyonuna yükseltmiştir. 2 Şubat'ta Başbakan es-Sıyd tarafından kurulan koalisyon hükümetinde Nida Tunus, Özgür Yurtsever Birliği, Afek Tunus ve Nahda koalisyon ortakları olmuştur. Nida Tunus, Özgür Yurtsever Birliği, Afek Tunus partileri içinde yaşanan tartışmalar ve olası kopmalar koalisyon hükümetini istikrarsız yapan unsurlardı. Öte yandan liberal ekonomik politikaların, hem muhalefetteki Halk Cephesi başta olmak üzere devletin ekonomide daha fazla rol almasını talep eden sol partilerce hem de Nida Tunus içinde yer alan solcu vekillerce hoş karşılanmamaktadır. Bu şartlar altında hükümetin geleceğini garanti altına alması için Nida Tunus'un hükümet ortağı olarak Nahda Partisi'ne ihtiyacı bulunmakta.



TUNUS'A TAŞAN BÖLGESEL GÜVENLİK GERİLİMİ


Kendini Nahda karşıtlığında tanımlayan Nida Tunus'un hem ekonomide istediği politikaları uygulayabilmesi hem de olası kopmalar karşısında hükümetin geleceğini garanti altına alabilmesi için Nahda Partisi'ne ihtiyacı olması, 2013 sonrası kültür savaşları ve siyasi krizler ile kutuplaşan Tunus'ta siyasi kampların yumuşamasına vesile oldu. Ancak Tunus'ta yeni bir istikrarsızlık alanı olarak güvenlik sorunları gündemde üst sıralara yükseldi. 2011 sonrasında dönemde Tunus'ta geçiş hükümetleri için öncelikli mesele, sokak asayişinin sağlanması ve eylemcilerin evlerine dönmesiydi. Ancak 2013 yılı ile birlikte güvenlik ve tehdit algısı, salt asayiş sorunu olmaktan çıkmış, bölgesel güvenlik ile yakından ilintili radikalizm ve terörizme doğru hızlı bir kayma yaşanmıştır. 2015 ile birlikte Tunus'taki mevcut güvenlik sorunu bölgesel ve küresel terör sorunun bir parçası haline gelmiştir.



Cezayir-Tunus sınırında yaşanan çatışmaların artması, çok sayıda askerin bu çatışmalarda hayatını kaybetmesi ve bir dizi muhalif ismin siyasi suikastlara kurban gitmesi bu kaymanın ana nedenlerini oluşturmuştur. Ayrıca bu kaymada değişen bölgesel dinamiklerin payını da yadsımamak gerekmektedir. Mısır'da gerçekleşen darbenin ve darbe sonrası muhalefetin “terörle mücadele” kapsamında bastırılması ile Libya'da iç savaş ve istikrarsızlığın giderek daha güçlü hissedilen sınır aşan etkisi hem Tunusluların hem de Tunuslu karar alıcıların güvenlik algılarını dönüştürmüştür. Ayrıca hem muhalefetteki hem de koalisyon hükümetinde yer alan seküler elitlerin radikalizm yönündeki eleştiri ve kaygıları hızlı bir tırmanışa geçmiştir. 18 Mart'ta IŞİD'in parlamento binası yanındaki Bardo Müzesi'ne saldırması ve 21 turisti öldürmesi ise Tunus'taki bahsi geçen kaygıların, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası aktörlerce de benimsenmesine neden olmuştur. En son gerçekleşen Suse'deki plaj saldırısı da bu tabloyu güçlendirmiştir.



Bu şartlar altında Nida Tunus çatısı altında eski rejim partisinden önemli isimlerin aktif siyasete dönmesi, eski istihbarat ve emniyet networkünün yeniden canlandırılması ihtimalini gündeme getiriyor. Yeni dönemde güvenlik konusunda, özellikle iç güvenlikte ordunun ulusal güvenlik meselelerine yöneleceği ve emniyet güçlerinin ağırlığının artacağına ilişkin güçlü sinyaller bulunmaktadır. Ancak Nida Tunus'un eski rejimle arasındaki bağ, bu politikaların demokratikleşmeyi ikinci plana itme tehlikesini gündeme getirmektedir. Kısa vadede pratik sonuçlar elde etmek isteyecek yeni hükümetin güvenlik politikalarına sırtını dayaması oldukça muhtemel. Bu politikalar ise hâlihazırda direnç gösteren otoriter yapıların kapılarını reformlara uzun bir süre daha kapatmasıyla sonuçlanabilirler. Bu durum ise koalisyon içinde önemli bir denge unsuru olan Nahda'nın omuzlarına, özellikle ülkede demokratikleşmenin geleceği açısından, oldukça ağır ve tarihi bir yük bindirmektedir.








#Cezayir-Tunus
#Nida Tunus
#Özgür Yurtsever Birliği
#Afek Tunus
9 yıl önce