Gündemin gerilimli konularından uzak hayatın içinden sorularla, hem konukların hem Türkiye'nin hikayesi Ayşe Böhürler'in sunduğu Türk Kahvesi ile ekrana geliyor. Bu hafta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın konuk olduğu Türk Kahvesi, bugün ve her pazar saat 11.10'de TVNET ekranlarında.
"Hayatımda bana ilham verenler anneannem, her sabah namaza kalkar ve namazdan sonra beyaz bir örtüyü başına alır, o örtünün altında günlük evradını çekerdi.
Orta ikiden itibaren anneannemin yönlendirmesiyle namazıma başlamıştım.
İstanbul'a Anadolu'dan geldiğimde türbülans yaşadım. Doğum günü partileri yeni bir arkadaş çevresi. Kendimi biraz yalnız hissettim. Tam o zaman Edebiyat hocamla Türk Edebiyatı Vakfı'na ilk gidişim. Aydın Bolak o zaman namazı anlattı. Ve ben o ara namazı tam bırakmak üzereydim. Aydın Bolak bunu hiçbir zaman bilmemiştir.
Ben öğretmen olduktan sonra şuna hep dikkat etmişimdir. Benim yaptığım her bir tercihim her bir sözüm her bir davranışım çevremde bir karşılığı ve etkisi var. O yüzden buna çok dikkat etmeliyim. Aydın Bolak'ın o sohbeti ben de böyle bir etki bıraktı.
Arkadaşlarla oturur büyük bir coşku ve heyecanla şiir okurduk, metin okurduk.
Ağabeyimin üzerimde çok büyük bir etkisi oldu. Kararlı, çizgileri olan, heyecanlı, benden 3 yaş büyüktür. Ağabeylerimin hepsi... Nihal Ablam, şairdir çok güzel şiiirleri vardır. Onların hepsinden bir şeyler aldım. Leyla ablam son derece sevgisiyle anaçlığıyla ve tabi annem çok duyarlı biri, çok duygulu biriydi. Babam da çok mesafeliydi. İnsan aileden çok şey alır.
Eşinizi tek bir cümle ile anlatır mısınız?
Rahmetli Erol Olçok ile ben 2007 kampanyasında çalıştık. 'Durmak yok yola devam' kampanyasını Erol Bey'in küçük kardeşi istiyor.
AK Parti'nin kampanyalarında merhum Erol Bey ile beraberdik. 12 seçim kampanyası yürüttü Erol Olçok. Tayyip Bey'i çok iyi tanıyordu. Lideri iyi konumlamak psikolojiyi iyi yönetmek bunu çok iyi planlardı. Onun bütün işi kampanya öncesinde değil her zaman çok yenilikçi bir insandı. Mesela Dombra'yı buluş hikayesini biliyorum. Meşhur bir bayrak filmi vardı. Aslında bayrak filminde anlattığı hikaye 15 Temmuz'da yaşadıklarımızdı. Cuma günü oldu 15 Temmuz kendisiyle Pazartesi günü epey bir sohbet etti.
'Dünya yalan hocam ama bu işleri yapmak lazım' derdi. Döndü bana dedi ki 'Ben şehit olacağım' dedim ki 'Nasıl şehit olacaksın?' Kendi etrafında döndü ve tekrar 'Ben şehit olacağım' dedi.
Çok ilginç bir kalbi vardı. İçi dışı bir, bir insandı. 15 Temmuz'da köprüye çıkmadan önce beni aradı 'Hocam ben çıkıyorum' dedi.
Şehit olduğunu öğrendiğimde 'Allahuekber' dedim. Ortak arkadaşlarımız inanamadı. Yaşadığı gibi öldü. Şövalye gibi bir adamdı.
Sosyal medya daha çok gerçeklikte var olan bir olayı viral hale getiriyor. Yani hızla yayıyor. Dolayısıyla televizyonlar ve gazeteler kaynak niteliklerini yitiriyorlar.
Bazen kendimi bin yaşında hissediyorum. Anadolu'da bin iki bin yılından beri var olan kavmi gördüm.
Biz eşya ve anlam üzerinde ilişki kurardık ama yeni kuşak bunu kurmuyor. Bizde mekan ve zaman algısı vardı. Şimdikiler internet coğrafyasından. Bizim için sıla vardı özlem vardı gurbet vardı. Şimdiki çocuklar için uzak diye bir şey yok.
Anketler artık sahayı okuyamıyor. Çünkü anket şirketi telefon anketleri yapıyor. Soruyu hazırlıyor bir hafta bunun sahası, sonra bilgisayara giriyor, sonra analiz ediyor. 14 günde anket teslim ediyor. Sahadan veriyi aldığınız andaki sahanın durumunu anket size söylüyor. Onu da örneklem üzerinden tam anlamıyla size yansıtamıyor.
Genç seçmenle YouTube'da Instagram'da onların mecralarında iletişime geçiyoruz.
