|

Muhafazakâr habitus

Yakın bir dönemde İletişim Yayınları muhafazakâr habitusu konu alan ve temeli doktora tezine dayanan iki çalışmayı kitaplaştırdı. Bunlardan ilki Aksu Akçaoğlu’nun “Zarif ve Dinen Makbul: Muhafazakâr Üst-Orta Sınıf Habitusu”, diğeri ise İrfan Özet’in “Fatih Başakşehir: Muhafazakâr Mahallede İktidar ve Dönüşen Habitus” başlıklı kitaplar. Her iki çalışmanın odak noktasının muhafazakâr kesimin 1990’lı yıllarda yaşadığı dönüşüm olduğunu söylemek mümkün.

04:00 - 15/04/2019 Pazartesi
Güncelleme: 10:55 - 14/04/2019 Pazar
Yeni Şafak
​Muhafazakâr habitus
​Muhafazakâr habitus
İSKENDER GÜMÜŞ

Son yıllarda muhafazakâr habitusa yönelik ilgi her geçen gün artıyor. Özellikle, 2000’li yılların başından beri kesintisiz bir şekilde iktidarda yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kökenlerini oluşturan kitlenin siyaset sosyolojisindeki yeri, kimlikleri, gelenekleri, beğenileri ve tüketim kalıpları çeşitli çalışmalara konu oluyor. Yakın bir dönemde İletişim Yayınları muhafazakâr habitusu konu alan ve temeli doktora tezine dayanan iki çalışmayı kitaplaştırdı. Bunlardan ilki Aksu Akçaoğlu’nun “Zarif ve Dinen Makbul: Muhafazakâr Üst-Orta Sınıf Habitusu”, diğeri ise İrfan Özet’in “Fatih Başakşehir: Muhafazakâr Mahallede İktidar ve Dönüşen Habitus” başlıklı kitaplar.

Her iki çalışmanın odak noktasının muhafazakâr kesimin 1990’lı yıllarda yaşadığı dönüşüm olduğunu söylemek mümkün. Bu dönüşümü analiz ederken Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nün geliştirdiği, bireylerin yaşadıkları çevrede kültürlerinin etkin rolüyle kendi zihinlerinde oluşan temel bilgiler olarak ifade edilebilecek bir anahtar kavram olan ve “habitus” temel alınıyor. İrfan Özet ise Bourdieu’nun yanında sık sık Weber’in ve Parkin’in analizlerine de başvuruyor. Özellikle, Bourdieu’nun sosyal bilimlere kattığı bu anahtar kavramla muhafazakar mahallelerin nasıl bir dönüşüm geçirdiği örneklerle ortaya konuluyor.


ZARİF VE DİNEN MAKBUL

Aksu Akçaoğlu’nun çalışması Ankara’nın Çukurambar semtinde 2012-2013 yıllarında yapılmış etnografik bir araştırmaya dayanıyor. 1990’larda yükselişe geçen ve 2000’lerden itibaren iyice belirginleşen muhafazakâr orta sınıfın hayat tarzındaki farklılaşmaya ilişkin merakı yazarı böyle bir çalışmaya yöneltiyor. Çukurambar, 2000’li yılların başından itibaren büyük bir kentsel dönüşüm geçirmiş ve gecekonduların yıkılarak yüksek katlı güvenlikli sitelerin kurulmasıyla özellikle siyasetçilerin de bölgeye yerleşmesiyle yükselen bir değer olmuştur. Son 10 yıldır ise muhafazakâr seçkin sınıfın mahallesi olarak biliniyor. Yazar, Sufiyane isimli bir kültür merkezinde düzenlenen Mesnevî sohbetlerine ve ney kursuna giderek oluşturduğu sosyal çevreye dair gözlemlerin de yer aldığı bir metodoloji izliyor ve edindiği çevreyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştiriyor. Görüşmelerden elde ettiği verilerle muhafazakâr bireylerin kendilerini toplumsal dünyaya nasıl yerleştirdiklerini ve toplumsal hayatı nasıl gördüklerini inceliyor. Tezin de özgün yanını oluşturan iki kavramsallaştırmaya ulaşıyor. İlkinde, Bourdieu’nun ilişkisel sosyolojisinden faydalanarak toplumsal görme ve ayrım ilkeleri olarak muhafazakârlık kavrayışıyla, muhafazakârlığın bir fikirler demetinden oluşan yerleşik ideolojik tanımının yerine eğilimlere dayanan bedensel tanımını geliştiriyor. Bir diğer tanım ise siyaset alanındaki mücadelelerin bireylerin bedenleri üzerindeki sembolik kutuplaşmayla ifade ediliyor. Türkiye’de son yıllarda siyasi alanda yaşanan dönüşümün toplumsal alana yansımasını aile, muhafazakâr eğilimler, tüketim kalıpları, beğeniler, sosyalleşme, siyasete bakış çerçevesinde derin bir analize tabi tutuyor ve siyasal alandaki dönüşümü toplumsal alandaki dönüşüm ile ilişkilendiriyor.

FATİH BAŞAKŞEHİR

İrfan Özet’in İstanbul’un Fatih ve Başakşehir ilçelerinde yürüttüğü alan araştırması ise iktidar ve dönüşen habitusun mukayeseli bir tartışmasına odaklanıyor. Her iki ilçede 2014-2017 yılları arasında bireysel-derinlemesine görüşme gerçekleştirilmesinin yanı sıra odak grup görüşmeleri de yapılmış. Yazar, toplumsal ve siyasal düzeyde gelişen muhafazakâr iktidar deneyiminin kentli muhafazakârlarda habitus dönüşümüne etkilerini ortaya koymaya çalışıyor.


Türkiye’de 1950’lerde başlayan göç hareketinin kentleşme sürecine etkisi ve bu süreçle birlikte yaşanan iktisadi ve sosyal dönüşüm Fatih ilçesi özelinde derin bir şekilde analiz ediliyor. Göçle İstanbul’a gelen Anadolu muhafazakârlarının kentte tutunma biçimleri, dayanışma ağları, gelenekleri ve mücadeleleri yapılan görüşmelerden elde edilen bulgularla zenginleştiriliyor. Fatih ilçesinde yerliler, gayrimüslimler, romanlar, göçle gelen Anadolulular ve son olarak Suriyeli göçmenler ilçede yaşanan dönüşüm kapanma ve dışlama ekseninde farklı bir pencereden inceleniyor. Ardından, 1990’lı yılların ortalarından itibaren yükselişe geçen Başakşehir’in dönüşümüne odaklanılıyor. Yazar, Peyami Safa’nın 1930’larda kaleme aldığı ve orta sınıf seçkin zümreyle geleneksel dindar-muhafazakâr orta sınıf arasındaki çelişkiyi anlattığı Fatih Harbiye romanına nazire yaparcasına 2000’li yılların Türkiyesi’nin yaşadığı bir başka çelişkiyi Fatih Başakşehir örneği üzerinden inceliyor.

MUHAFAZAKÂR HABİTUSA ARTAN İLGİ

Her iki çalışma muhafazakâr mahallede ortaya çıkan sınıf habitusuna dikkati çekiyor. Hem Çukurambar’da hem de Başakşehir’de muhafazakar seçkinlerin yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, sınıf yapısı değiştikçe seçkinlerin korunaklı mekânlara ihtiyacının olduğu görülüyor. Bu durum aynı zamanda mekânsal ayrımlaşmayı ortaya çıkarıyor. Başta ekonomik olarak ortaya çıkan bu dönüşüm daha sonra sosyal alana da yansıyor. Sosyoloji okumayı sevenler için “Zarif ve Dinen Makbul” ve “Fatih Başakşehir” akademik ve entelektüel bir kaynak niteliği taşıyor. Yakın bir zamanda yayınlanacak olan Cihad Özsöz’ün “Kutsal ve Kural: MÜSİAD Kayseri Şubesi Örneğinde Yeni Muhafazakâr Orta Sınıfın Dönüşümü” başlıklı kitabı da muhafazakâr habitusa yönelik çalışmaların ve ilginin devam edeceğini gösteriyor.

#KİTAP
5 yıl önce