|

Musul DAEŞ teröründen kurtarıldı mı?

Irak ordusu tarafından 17 Ekim 2016 tarihinde başlatılan Musul’u kurtarma (Musul Geliyoruz) operasyonuna, karadan yerel kuvvetler ve havadan da ABD öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyon güçlerinin uçakları destek vermiştir. Irak ordusu, Musul’u terör örgütü DAEŞ’ten 9 Temmuz 2017’de tamamen kurtardığını açıklamıştır. Ancak her ne kadar Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması Irak hükümeti ve güvenlik güçleri için bir zafer olarak kabul edilse de kentteki yıkım ve tahribata bakıldığında durum ne zafer ne de hezimet olarak değerlendirilebilir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 14/08/2017 Pazartesi
Güncelleme: 02:45 - 14/08/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Irak, Haziran 2014’te el Kaide’den sonra karşısına çıkan en büyük terör örgütü, DAEŞ ile yüz yüze gelmiştir. Tarihinde ilk kez Irak toprağının yüzde 40’ı bir terör örgütünün kontrolüne geçmiştir. Bu durum bölgesel ve küresel bağlamda sıradan bir gelişme olarak değerlendirilmemelidir. DAEŞ’in Irak ve Suriye’de ortaya çıkması ile her iki ülkenin toprakları üzerinde hâkimiyet kurmasının arkasında ciddi bir güç odağının olduğu çeşitli şüpheleri de beraberinde getirmektedir. Bu tarz algının ortaya çıkmasının arka planında, DAEŞ’in 10 Haziran 2014 tarihinde Musul’u işgal etmesinin ardından aynı yıl 27 Haziran’da sözde hilafet devleti kurduğunu ilan etmesinin de payı büyüktür. Diğer bir neden de önce Irak ve Suriye’de ortaya çıkması, daha sonra da bölgesel ve küresel anlamda el Kaide’den daha güçlü bir terör örgütüne dönüşmesidir.

Irak ve Suriye’de işgal etmiş olduğu topraklarda 8 milyon nüfusa sahip olan DAEŞ terör örgütünün başlangıçta militan sayısı 5 ile 10 bin arasındaydı. Bu açıdan DAEŞ’in Orta Doğu’da güçlenmesi ve sözü edilen ülkelerde coğrafi olarak toprak kazanması bölgesel ve küresel güç dengelerine doğrudan etki etmiştir. Dolayısıyla DAEŞ’in Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’u işgal etmesiyle ülkenin siyasi, ekonomik ve askeri anlamda dengeleri oldukça değiştirdiği ifade edilebilir.

DAEŞ’İN IRAK’A
AĞIR MALİYETİ

Irak ordusu tarafından 17 Ekim 2016 tarihinde başlatılan Musul’u kurtarma (Musul Geliyoruz) operasyonuna, karadan yerel kuvvetler ve havadan da ABD öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyon güçlerinin uçakları destek vermiştir. Irak ordusu, Musul’u terör örgütü DAEŞ’ten 9 Temmuz 2017’de tamamen kurtardığını açıklamıştır. Ancak her ne kadar Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması Irak hükümeti ve güvenlik güçleri için bir zafer olarak kabul edilse de kentteki yıkım ve tahribata bakıldığında durum ne zafer ne de hezimet olarak değerlendirilebilir.

DAEŞ’ten kurtarılan Musul’daki zararın istatistiki verileri dikkate alındığında, kentin tarihi dokusunun tahrip edildiği ve sosyo-kültürel geleceğinin de ciddi ölçüde yıkıma uğradığı söylenebilir. Musul’un DAEŞ terör örgütünden kurtarılmasından sonra kentte meydana gelen tahribat ile ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarının verdiği verilere bakıldığında, çoğu tarihi 63 cami ve kilisenin yıkıldığı ve 308 okul, 12 enstitü, 11 bin ev, 4 elektrik istasyonu, 6 su istasyonu, 29 otel, 9 hastane, 76 sağlık merkezi, ilaç, kibrit, çimento ve demir fabrikalarının yok olduğu belirtilmektedir. Aynı şekilde, Musul’un altyapı anlamında yeniden inşası için 2 milyar dolara ihtiyacı olduğu ileri sürülmektedir.

Bu bağlamda değinmek gerekir ki, Musul’un tekrar yapılandırılması için gerek zaman gerekse finans anlamında zorluklarla karşılaşılmaktadır. Süre olarak en az 2 yıl olarak belirlenen yeniden inşa sürecinin finansal boyutu (takribi en az 2 milyar dolar) Irak Hükümeti’nin maddi gücünü aşmaktadır. Ayrıca DAEŞ ile mücadele eden Irak hükümeti, 2017 yılının bütçesinden (2017 bütçesi 85 milyar dolar) 25.83 milyar dolarını güvenlik harcamalarına ayırmıştır. Söz konusu rakam Irak bütçesinin yüzde 30.38’ine tekabül etmektedir. Dolayısıyla DAEŞ ile savaşın Irak’a her anlamda bedelinin ağır olduğunu söylemek mümkündür. Bunlara ilaveten DAEŞ’in işgalinden sonra evini terk edip ülke içinde ve ülke dışına göç etmek zorunda kalanların sayısı 4 milyon civarındadır. Bu sebeple DAEŞ terörünün Irak’a verdiği insani ve mali zayiatın telafi edilmesi en az beş yıl alacaktır.

MUSUL’UN SİYASİ
VE İDARİ GELECEĞİ

Musul’un DAEŞ terör örgütünden kurtarılmasıyla kentin geleceğine dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. Bu noktada sorulması gereken; Irak ordusu ve güvenlik güçleri Musul’u DAEŞ’ten kurtardığını duyursa da kent terör örgütünden tamamen temizlendi mi? DAEŞ’ten kurtarılmasından sonra şehrin idari ve siyasi yapısı nasıl şekillenecektir? gibi sorulardır.

Irak ordusu Musul’u terör örgütünden geri alsa da kentte bulunan yerli DAEŞ mensuplarının uyuyan hücre haline dönüşeceği söylenebilir. Hatta zaman zaman DAEŞ teröristlerinin Musul’dan göç eden mülteci kamplarına bile sızdıkları olmuştur. Musul’un Sünni Arap aşiret yapısının güçlü olması, Saddam döneminden kalan eski Baas Partisi üyeleri ve muhaberat kalıntılarının bahse konu olması terör örgütünün kentteki varlığının tamamen ortadan kalkmasının zor olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Musul’un idari ve siyasi yapısının yeniden şekillenmesi de zaman alacaktır. Musul vilayetinin yüzde 80’i Sünni olsa da DAEŞ karşıtı Arap aşiretleriyle DAEŞ’e destek veren ve işbirliği yapanlar arasında çatışma çıkması güçlü bir olasılıktır. Bununla birlikte kentin idari yapısının oluşturulmasından daha zor olanı da, Musul’un güvenlik kurumlarının yeniden oluşturulmasıdır. Çünkü Musul’un güvenliği Irak ordusu, Birleşik Polis Teşkilatı ve yerel güçlerden oluşan Neynava Muhafızları tarafından sağlanacağı ihtimali yüksektir. Aksi takdirde Şiilerden oluşan Haşdi el Şaabi milis gücünün kente konuşlanmasıyla beraber Şii-Sünni gerilimine veya muhtemel etnik-mezhepsel çatışmaya yol açacak adımlar olarak kabul edilebilir. Öte yandan Musul’un DAEŞ’ten kurtarılmasının ardından Irak anayasasının 140.maddesini kapsayan tartışmalı bölgeler üzerinde Bağdat-Erbil arasında Kerkük sorunun derinleşeceği ve belli bölgelerde güç rekabetinin yaşanacağı söylenebilir. Bu nedenle Irak’ta DAEŞ’e yönelik verilen askeri mücadeleden sonra ülkede terör örgütünden kurtarılan bölgelerde siyasi ve idari yapının oluşturulması da oldukça zor bir süreçtir. Musul’un idari ve siyasi yapısının inşasında kentte bulunan tüm kesimler arasında uzlaşma sağlanmalıdır.

Yukarıda belirtilen bütün gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde, Musul’un kurtarıldığını duyuran ve zafer ilan eden Irak Başbakanı Haydar el Abadi’nin, kentin geleceğine ve yeniden inşasına dönük herhangi bir proje sunmaması dikkat çekmektedir. DAEŞ terör örgütü Musul’a bağlı Türkmen kenti olan Talefar’i ve Kerkük’ün güneyinde yer alan Havice ilçesini kontrolünde tutmaktadır. Dolayısıyla Irak’ta DAEŞ’in bütünüyle bittiğini ve bundan sonra ülkeye güvenlik anlamında istikrar geleceğini de iddia etmek zor görünmektedir.

Ali SEMİN • BİLGESAM ARAŞTIRMA KOORDİNATÖRU
#Ali Semin
#DEAŞ
#Musul
#Irak
7 yıl önce