|

Nihai sorgulamalar yapmak

Yeni Şafak
04:00 - 12/10/2015 Pazartesi
Güncelleme: 01:41 - 12/10/2015 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

-ATASOY MÜFTÜOĞLU



Avrupa merkezci dil'in, düşüncenin, kültürün, uygarlığın evrensellik iddiasıyla, Avrupa dışı bütün toplumlara zorla dayatılması, farklı-başka kültürleri/uygarlıkları değersizleştirmek, marjinalleştirmek gibi, tarihin kıyısına atmak gibi amaçlar taşıyordu. Avrupa merkezci dünya görüşünü evrenselleştiren kolonyalist misyon, bu duruma nihai anlamda bir meşruiyet kazandırabilmek için, rakip sayılabilecek bütün kültür ve uygarlıklara ilişkin olarak, ırkçı temelde, ideolojik temelde ikili karşıtlıklar, bölünmeler, parçalanmalar, kategoriler, ötekileştirmeler icat etti.



Seküler ontolojinin bütün toplumlarda “referans” kaynağı olarak kullanılmaya başlamasıyla birlikte, bu ontoloji sömürgeci mutlakıyetcilik yoluyla aşılması mümkün olmayan bir “kader” gibi karşılandı. Bu nedenledir ki, seküler zamanlarla birlikte, varoluşa/hayata/bilgiye/tarihe farklı bir gözle bakamamak, bunları farklı bir bilinçle algılayamamak, farklı bir tasavvur zemininde bu konuları inşa edememek gibi sorunlar ortaya çıktı.



DİJİTAL ÇAĞIN SINAMASI

İslam dünyası toplumlarında eleştirel düşünce, kültür, bilinç gelişmediği için, seküler ontolojinin hakimiyeti ne yazık ki güç kazandı. Bizler, bugün, Müslümanlar olarak özellikle de, İslami düşünce-kültür hayatı olarak zihinlerimize propaganda yoluyla zorla dayatılan ırkçı-sömürgeci-ideolojik icatların-klişelerin-kalıpların sınırları içerisinde kalarak hayatlarımızı sürdürüyoruz. Çürütülmesi gereken ırkçı klişeler, bizim zihin dünyamızı çürütüyor.



Dijital çağ, bugün, her şeyi bir nostaljiye dönüştürüyor. Bu nedenle tarihe derinlemesine bakamıyoruz. Duygusal yaklaşımlarımızın sebebiyle kimi durumlarda tarihi abartıyor, kimi durumlarda çarpıtıyor ve eksiltiyoruz. İslam'ın tarihin merkezinde yer aldığı dönemlerde Müslümanlar, bilimsel-deneysel-rasyonel alanlarda da sistematik bir üretkenlik içerisindeydiler. Rasyonellik ve deneye önem verildiği dönemlerde matematik ve astronomi vb. gibi alanlarda evrensel ufuklar açıldı, evrensel etkiler, dönüşümler gerçekleştirildi.



TARİHİN SONUNDA MIYIZ?

Müslümanların, bilimsel/deneysel/rasyonel alanlardan geri çekilerek, bütünüyle din'i alana, mistik alana, manevi alana kapanmaları tarihin merkezinden uzaklaşmalarına, tarihe kayıtsız kalmalarına neden oldu. Bu süreçlerle birlikte, kolonyal düşünce/idrak/algı ve görme biçimleri zihin dünyamızı ele geçirdi. İslam'ın hayatın bütün boyutlarına hitap eden içerik ürettiği, bağımsız, nitelikli, özgün cevaplar ürettiği dönemlerde Müslümanlar diğer kültürlerle birlikte, Avrupa kültürünü de etkilediler. Şimdi, bağımsız, özgün içerik üretme yeteneğini kaybettiğimiz için, seküler/liberal/kapitalist/materyalist kültürden etkileniyoruz, her tür dış-yabancı etkiye açık bulunuyoruz. Sanat yorumları konusunda, görme kuramları konusunda, Rönesans sanatçılarının Müslüman yorumcuları yakından takip ettiklerini, onlardan etkilendiklerini biliyoruz.



Kendi zamanlarının ruhunu kavrayan üreten kültürler, birbirleriyle ilişki-etkileşim içerisinde olurlar. Bu kültürler birbirleriyle alışveriş yaptıkları gibi, birbirlerine meydan okurlar.



Kendi zamanlarının farkında ve bilincinde olan kültürlerin, kendilerini yeniden üreterek diğer kültürlere meydan okumaları süreklilik arzeder. Donmuş ve dondurulmuş kültürlerin kopya etmekten, taklit etmekten başka yapabilecekleri bir şey yoktur. İslami düşünce hayatı, felsefe hayatı, modern seküler ontolojiyi sorgulayarak aşmayacaksa eğer, aşamayacaksa eğer, bu takdirde, gerçekten tarihin sonu gelmiş demektir. Modernlik ve ilerleme ideolojisi adına her tür sömürünün, her tür emperyalizmin meşrulaştırılabilmesi bu konu etrafında nihai sorgulamalar yapılmadığı içindir.



ÖZGÜN BİR ONTOLOJİ İHTİYACI

Totaliter bir ideoloji olan modern-seküler ideoloji, felsefi bağlamda yürütülen bir başka sömürgecilik aracılığıyla da kendisini her tür özgürlüğün bani'si olarak kabul ettirebilmiştir. Bugünün bütün özgürlükçüleri aslında totaliter bir ideolojiyle bütünleştiklerinin, totaliter bir ideoloiyi alkışladıklarının, totaliter/sömürgeci/emperyalist bir ideoloji adına İslam'a ve Müslümanlara karşı bir mücadele yürüttüklerinin farkında ve bilincinde değildir. Bugünün özgürlükçüleri, totaliter bir ideolojinin gönüllü köleleri haline gelmişlerdir.


Müslümanlar olarak yeni bir anlam ufkunun üzerinde yoğunlaşmamız gerekir. Daha iyi bir toplum, daha nitelikli insanlarla mümkün olacaktır. Bilinçli toplumsal sorumluluklara sahip olan, yeniden inşa'cı kadrolarla yeni başlangıçlar yapılabilir. İslami ontoloji'yi bütün boyutlarıyla yeniden kurmadıkça, İslam medeniyeti tasavvurundan söz etmenin hiç bir anlamı olmayacaktır.


Her yeni medeniyet yeni ve özgün bir ontoloji ister.


#avrupa
#toplum
#tarih
9 yıl önce