|

Öteki Avrupa ve Macaristan

Orban bir düşünceyi harekete geçirmiyor, harekete geçmiş düşünceleri ifade ediyor. Bolluk dönemine göre tasarlanmış Avrupa Birliği’nin kötü günler gelip çattığında sıvışmasını gözler önüne seriyor. Yaptığı şey, Avrupa’nın yönetilemez durumunun faturasını Macar halkına ödetmeye karşı çıkması.

Yeni Şafak
04:00 - 10/04/2017 Pazartesi
Güncelleme: 04:24 - 10/04/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
İbrahim İzgi

Macaristan taşrasından başkent Budapeşte’ye dönüyoruz. Yanımdaki Macar arkadaşla konuşuyoruz. Biz, diye söze giriyorum, Türkler olarak bu topraklara geldik ve yüz yılı aşkın bir süre idare ettik. Sonra siz Habsburglular ile birlik oldunuz ve bizi buralardan çıkardınız. Türkleri sevmeniz için sebep var mı?

“Evet” diyor, “söylediklerin doğru ama eksik. Osmanlı bu topraklardan çıktıktan sonra Avusturyalılar yani burayı yeni idare edenler çok kötü çıktı. Dindaşlarımız olmasına rağmen bir türlü anlaşamadık. Domuz eti yemeyen halka domuz besleme zorunluluğu bunlardan sadece biri.”

AVRUPA’NIN EŞİK BEKÇİLERİ

Tarihin çok farklı katmanları var. Avusturya-Macaristan monarşisi, sonrasında savaşlarla geçen uzun bir süre. Avrupa’nın Yunanistan ve Macaristan gibi Osmanlı milletler topluluğu üyelerine biçtiği rol gerçek, birinci sınıf Avrupalı kimliği değil. Daha çok eşik bekçiliği. Macaristan özelinde acı hatıralar katmerlenerek devam eder. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Macaristan, ABD ve Avrupa tarafından büyük bir ihanete uğradı. Ülke yönetimi Sovyet kuklası bir yönetime terk edildi. 1956 yılında ülkelerini geri almak isteyen Macarların başlattıkları ihtilal, yalnız bırakılarak ülkede on yıllarca sürecek komünizm dönemine göz yumuldu.

AVRO-KAPİTALİZMİN
PENÇESİNDEKİ ÜLKE

Macaristan’ın bugünkü gündemin kısa bir giriş yapıp tekrar geçmişe dönelim.

Macaristan, bugünlerde başbakanı Viktor Orban’ın çıkışlarıyla gündemde. Soros’un fonladığı Orta Avrupa Üniversitesi’ni kapatmaya çalışıyor Orban. Görünürdeki sebep Macar kanunlarına uymaması. Macar kanunlarına göre başka bir ülkede kampüsü olan üniversiteler, yabancı üniversite statüsünde devam edebilir faaliyetlerine. Orban bu hükme dayanarak 1991 yılından itibaren faaliyetlerine devam eden ve çift diploma veren üniversitenin kapatılması için çabalıyor. İronik bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü Orban’ın kendisi Soros’un bursuyla Oxford’da Pembroke Kolej’de eğitim almış. Peki neden böyle? Komünizm sonrası dönemde anti-komünist oluşumlara açık kredi verilmeye başlamış. Gençler örgütlenmiş ve ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olmaya çalışmışlar. Norveç’teki insan hakları örgütünden ödül almak dahil geniş bir küresel meşruiyet sağlamışlar. Serbest seçimlere girip ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak istemişler. Sonrası malum. Macaristan, Türkiye’nin kapısında beklediği Avrupa Birliği’ne kırmızı halılar serilerek karşılanmış. Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde ülkenin altyapısı yenilenmiş ve ne ihtiyacı varsa karşılanmış. Adeta bir mucize yaşanmış. Ancak, Macar endüstrisi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Doğrudan yabancı sermaye akışı yüksek olsa da, kalıcı sanayi yatırımlarının, milli sermayenin güçlenmesi farklı nedenlerle engellenmiş. Macaristan kırsalında geçirdiğimiz günlerde içinde bulunduğumuz şehre kurulacak lastik fabrikası, çevresel nedenlerle muhalefet tarafından topa tutuluyordu. İstihdama katkı sağlayacak bu projenin eleştirilmesi, bin bir güçlükle yatırımcı getirmeye çalışan yerel yöneticiyi çileden çıkarıyordu. Macaristan, komünizmin boyunduruğundan kaçarken Avro-kapitalizmin pençesine düşmüştü. Ülke görünürde bağımsız ama kendi kararlarını alma imkanı kısıtlanmış.

Macaristan kökenli Soros’un bu olanlar ne ilgisi var? Soros, fonladığı Açık Toplum Enstitüsü aracılığı ile Orta Avrupa’da geniş bir sivil toplum ağı oluşturdu. Medya ve üniversite ayakları güçlü olan bu yapı, gölge bir yönetim sergileyerek ülkenin ajandasına yön vermeye çalışıyor. Sivil toplumun amacı da bu değil midir diye sorabilirsiniz. Hormonlu şekilde desteklenen bu yapı, ülke menfaatlerinin önüne geçmeye başlıyor ve tepkileri üzerine çekiyor.

ÇÖKEN AVRUPA’NIN
RESMİNİ GÖSTERİYOR

Macaristan’ın canını sıkan sadece bu değil. Suriye başta olmak üzere küresel göç hareketleri Avrupa’da büyük tedirginlik oluşturuyor. Avrupa’nın kendi koyduğu yasalara göre yasa dışı göçmenler Avrupa Birliği’ne ilk giriş yaptıkları ülkelere gönderiliyor. Sırbistan AB üyesi olmadığı için Macaristan, Türkiye üye olmadığı için Yunanistan. Bu iki eski Osmanlı milleti, nüfuslarına orantıyla büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Orban’ın mültecileri hiç sevmediği bilinen bir gerçek. Bu konuda kendisiyle aynı fikirde olmak mümkün değil. Çipras ve Orban aynı şekilde ülkelerinden mültecileri atmak için çaba sarf ediyor. Fransa, aynı şekilde. İngiltere’nin Brexit kampanyasında mülteci konusunu belirleyici olduğunu söylememize de hiç gerek yok. Durum böyleyken, Merkel ve diğerleri gibi sureti haktan görünmek yerine kendi gerçeklerini ifade eden Orban hedef tahtasına konuluyor. Avrupa basını tarafından yapılan şantajlarla susturulmaya çalışılıyor. Ancak gerçek şu ki, Orban bir düşünceyi harekete geçirmiyor, harekete geçmiş düşünceleri ifade ediyor. Bolluk dönemine göre tasarlanmış Avrupa Birliği’nin kötü günler gelip çattığında sıvışmasını gözler önüne seriyor. Yaptığı şey, Avrupa’nın yönetilemez durumunun faturasını Macar halkına ödetmeye karşı çıkması.

Orban’ın Soros’un yamacında başlayıp onun karşısında devam eden hikayesinden bir parça aktarmak istedim. Bu aynı zamanda Avrupa’nın sınırlarının nerede başladığı ile ilgili büyük bir ipucu. Meraklısı için küçük bir not: Macaristan iktidar ve muhalefetiyle 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin yanında “ama” sız duran nadir ülkelerden biri oldu.

#Macaristan
#Avrupa
#Kapitalizm
7 yıl önce