|

Ratko Mladic hastalığı Avrupa’ya bulaşıyor

Batılı liderler, işlenen kitlesel suçları durdurmak için zamanında harekete geçmeyerek dünyadaki herkese diğer insanları öldürmekte, tehlikeli ve aşırı milliyetçi fikirleri desteklemekte bir sorun yok mesajı verdiler. Soykırım yapmakta bir sorun yok çünkü dünya, bu yaşananlar sadece kabile insanları arasında gerçekleşen bölgesel ufak bir çatışmaymış gibi davranacak; faşist olmakta sorun yok, sadece başka bir şekilde nitelendirsen olur, mesajı verdiler.

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/11/2017 Cuma
Güncelleme: 03:38 - 24/11/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

NİDZARA AHMETASEVİC - BOSNALI BAĞIMSIZ GAZETECİ

Sırbistan’ın savaş dönemindeki başkomutanı Ratko Mladic, Bosna Hersek’te 1992 ve 1995 yılları arasındaki savaşta işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ve Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da soykırım uygulamaktan suçlu bulundu.

Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICYT) hakimi, Mladic’in insanlığın bildiği en korkunç suçlardan bazıları için suçlu bulunduğunu söyledi. Ve Mladic, hayatının geri kalanını hapishanede geçirecek.

Bu karar, Bosna insanının ya da dünya genelinde diaspora altında yaşayanların hayatında hiçbir şey değiştirmeyecek. Ancak en azından dünyada bir çeşit adalet olduğuna ve böylesine korkunç suçların sorumlularının eninde sonunda hapse girebileceğine dair kendimizi teselli edebiliriz.

En azından, benim mahkemede oturup, hakimin kararını dinlerken hissettiğim buydu. Ancak hala canımı sıkan bir soru var: Yugoslav savaşlarından ne öğrendik ya da herhangi bir şey öğrendik mi?


AVRUPA KORKAKÇA DAVRANDI

Ratko Mladic ve Sırbistan Cumhuriyeti’nin savaş dönemindeki Cumhurbaşkanı Radovan Karadzic (ICYT tarafından 40 yıl hapse mahkum edildi), kanlı savaşlarına 1992 yılında başladı. Onların yönetimi altında, insanlar acımasızca öldürüldü, tecavüze uğradı, işkence gördü, evlerinden kovuldu, diri diri yakıldı ve sakat bırakıldı. Bütün bunlar Avrupa’nın kalbinde gerçekleşirken, Avrupa Birliği ve kuruluşları kuruluyor, kutlanıyor ve herkese umut, barış ve istikrar sağlayacakmış gibi övülüyordu.

Yeni bir Avrupa doğdu ve insanlara birlik ve beraberlik içinde, hukukun egemenliği altında, insani ve vatandaşlık haklarına saygılı bir şekilde yaşayacakları sözü verildi. Ne var ki Avrupa, tam kalbinde gerçekleşen ölümleri önlemek ya da en azından durdurmak için bir yol bulmada yeterince bilge ya da cesur değildi.

Avrupalı ve diğer Batılı liderler, o zamanlar Mladic ve Karadzic’i savaş suçlusu olarak adlandırmak ya da yaptıklarının soykırım olduğunu söylemek konusunda tereddütlü davrandı. Mladic ve Karadzic’in neden olduğu öldürme avını Nazilerin toplu katliamlarına benzetmeyi ya da fikirlerini faşist olarak nitelemeyi istemediler.

Bunun yerine, Bosna’da gerçekleşenleri tanımlamak için “etnik temizlik”, “çatışma” ya da “iç savaş” gibi yumuşak ifadeler kullanırken, katillerle müzakerede bulunmak için bir yol bulmaya çalışıyorlardı. İşlenen savaş suçlarının farkına varmaları bile çok uzun zaman aldı. Sonra, harekete geçmeleri ve savaşı durdurmaları için 100 bin kişinin hayatını kaybetmesine ve 2 milyon kişinin mülteci olmasına mal olan yaklaşık bir dört yıl geçti.

Sonunda savaşı durdurup, eli kanlı insanların barış anlaşması imzalamasını sağladıktan sonra savaş suçluları aleyhine dava açmak için yine yıllar geçmesi gerekti. Süreç uzun ve dehşet vericiydi ve Sırbistan eski Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic’e olduğu gibi bazıları için süreç asla tam olarak bitmedi; Milosevic, dava kararı açıklanmadan öldü.

FAŞİZMİN DOĞUŞUNA GÖZLERİNİ KAPADILAR

Bosna halkı bundan dolayı çok acı çekti ve biz hala Avrupa’nın tereddütünün sonuçlarını yaşıyoruz. Ancak benim gördüğüm bu sonuçlar şimdi dünyanın her yerinde.

Batılı liderler, işlenen kitlesel suçları durdurmak için zamanında harekete geçmeyerek dünyadaki herkese diğer insanları öldürmekte, tehlikeli ve aşırı milliyetçi fikirleri desteklemekte bir sorun yok mesajı verdiler. Soykırım yapmakta bir sorun yok çünkü dünya, bu yaşananlar sadece kabile insanları arasında gerçekleşen bölgesel ufak bir çatışmaymış gibi davranacak; faşist olmakta sorun yok, sadece başka bir şekilde nitelendirsen olur, mesajı verdiler.

Bu tarz olayların sadece Balkanlardakilerin yani bizlerin başına gelebileceğine dair kendilerine yalan söylerken, Avrupa ve tüm dünyada büyüyen aşırı-sağ hareketlere ve faşizmin yeniden doğuşuna gözlerini kapadılar.

Eğer Balkanlar’da Karadzic ve Mladic zamanında durdurulsaydı ve fikirleri tehlikeli olarak deklare edilseydi, aşırı milliyetçi ve faşist fikirleri destekleyen herkese açık bir mesaj verilmiş olurdu. Ancak herkes, 1990’larda Yugoslavya’da öğrenmemiz gereken dersi, faşizmin bir hastalık olduğunu, hızla yayıldığını ve herkesi etkileyebileceğini unuttu.

Ve benim ülkem Bosna Hersek’te biz de geçmiş 25 yılda hiçbir şey öğrenmemiş gibiyiz. Yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz bütün o acıdan sonra hiçbir şey.

HALA KURTULUŞU DIŞARIDAN BEKLİYORUZ

Ulusalcı politikacılara güvenmemeyi öğrenmedik. Eski korkuları canlı tutup, bizim mağdurdan başka bir şey olmadığımızı hatırlatırken ülkeyi hala onlar yönetiyor. “Hayatta kalan” kelimesi henüz savaş sonrası hayatımıza girmedi.

Bu terimle her ne denmek isteniyorsa, uluslararası topluma güvenmemeyi hala öğrenmedik. Bugün, Balkan insanlarının çoğu kurtuluşun hala dışardan gelmesini bekliyor. Hala bunu kendimiz gerçekleştiremeyeceğimizi düşünüyoruz.

Mağdur olmayı bırakıp hayatta kalanlar olmayı ve hayatımıza devam etmeyi hala başaramıyoruz. Ya da en baştan başlamayı. Hiçbir şey, sadece ileri gitmek için.

Yıllar süren beklemeden sonra bir savaş canavarı daha -Ratko Mladic- yaptıkları için cezalandırıldı. Ancak ne yazık ki, Mladic’in yaptıklarının ve fikirlerinin dava sürecinde yok edildiğini söyleyemem. Bu yapılanlar ve fikirler yenilgiye bile uğratılamadılar.

28 Mayıs 1992’de, Saraybosna’daki evimde bir şarapnelin isabet etmesiyle yaralandım. O gün, Mladic, askerlerine mümkün olan her teçhizatla şehre saldırma emri verdi; “Onların akıllarını başlarından alın” ifadelerini kullandı.

MLADIC İDEOLOJİK KRATER BIRAKTI

Sadece aklımızı başımızdan almakla kalmadı, Avrupa’nın kalbinde de zamana karşı dayanıklı bir ideolojik krater bıraktı. Yıllar önce onu durduracak ve hapse koyacak kimse yoktu, bu yüzden fikirleri ilaca dayanıklı bir böcek gibi farklı durumlara ve zamanlara göre ayarlanarak yayıldı.

Avrupalı ve dünyanın diğer noktalarından aşırı sağcı liderlerin çoğunun kelimelerinde Mladic ve Karadzic’i duyabiliyorum. Onları, savaşları ve savaş suçlarını meşrulaştıran insanların kelimelerinde duyabiliyorum. Onları, kapalı sınırlar ve “ulusal güvenlik” politikalarında duyabiliyorum.

Ancak, bugün Avrupa’da yaşayanların aksine ben onları duyabiliyor ve ayırt edebiliyorum. Ve, pek çoğunun aksine bu beni endişelendiriyor.

* Bu yazı 23 Kasım 2017 tarihinde El Cezire English web sitesinde yayınlanmıştır.
** Tercüme: Fatma Nur Aktaş
#Ratko Mladiç
#Sırbistan
#Bosna Hersek
6 yıl önce