|

Sanatta kardeşlik hepimizi birleştirir

Geleneksel Sanatları ayağa kaldırmayı hedefleyen, Zeytinburnu Belediyesi ve Geeleneksel Sanatlar Derneği’nin düzenlediği Geleceğin Ustaları yarışmasının bu yıl üçüncüsü gerçekleşiyor. Alanında usta 41 isimin juri koltuğunda oturduğu yarışmaya Albayrak Grubu da destek veriyor. Yarışmanın temasının ‘kardeşlik’ olduğunu belirten Geleneksel Sanatlar Derneği başkanı Ahmet Akcan ise, “Kardeşlik düşüncesiyle sağ-sol birleşebilir. Hepimiz biraraya gelebiliriz” diyor.

Yeni Şafak
05:00 - 8/11/2015 Pazar
Güncelleme: 06:36 - 8/11/2015 Pazar
Yeni Şafak
MERVE AKBAŞ


Türkiye'de özellikle son on yılda geleneksel sanatlara gösterilen ilgi oldukça arttı. Bu ilgi Türkiye'ye has değil. Özellikle Batı ve Uzakdoğu ülkelerinde de İslam sanatı ve medeniyetine olan merakın hızlı biçimde yükseldiğini söyleyebiliriz. Zeytinburnu Belediyesi ve Geleneksel Sanatlar Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Geleceğin Ustaları yarışması da bu ivmeyi kuvvetlendirmeyi ve bu sanatlara gönül veren insanları biraraya getirmeyi amaçlıyor. Yarışmaya Albayrak Grubu da destek veriyor.



USTA İSİMLER 'USTA'LARI SEÇECEK


Hüsn-i hat, tezhip, minyatür, çini, ebru, kaatı', cilt ve kalaemişi… Geleceğin Ustaları yarışması son yıllarda özellikle batı ve uzakdoğunun ilgisinin artığı bu sanat dallarına olan ilgiyi ülkemizde de desteklemek için gerçekleştiriliyor. İslam sanatları olarak da bilinen bu 8 alanda düzenlenen yarışmanın temel amaçlarından biri geleneksel sanatları, yarınlara taşıyabilmek. Yurt içi ve yurtdışından çok sayıda sanatçının başvurduğu yarışmaya son katılım tarihi ise 31 Aralık 2015. Seçici kurul 02-10 Ocak 2016'da toplanacak ertesi gün ise ödüller açıklanacak. Ödül töreni 13 Şubat'ta yapılacak. Geleneksel sanatlar alanındaki yarışmaların sanata ve sanatçıya olan katkısı çok büyük. Geleneksel sanatlar alanında eser veren usta isimler bu tür yarışmaların bu sanatların gelişmesine katkıda bulunduğunu söylüyor. Cilt ustası Gürcan Mavili, geleneksel sanatlar adına düzenlenen yarışmaların bu sanatlar için yapılabilecek en iyi adımlar olduğunu belirtiyor. Kalemişi sanatçısı Semih İrteş ise sanatın iltifata tabi olduğunu ve geleneksel sanatların da gelişimini böyle sürdürdüğünü söylüyor. Hattat Hüseyin kutlu ise bu tür yarışmalarla gelişen sanatlarla 'aslımıza geri döndüğümüzü' ifade ediyor.







KARDEŞLİĞİ ANLATACAKLAR


Yarışmanın bu yılki teması ise oldukça dikkat çekici: Kardeşlik. Geleneksel Sanatlar Derneği Başkanı Ahmet Akcan, bu temanın Türkiye'nin son aylarda yaşadığı iç ve dış saldırılara sessiz kalmamak için seçildiğini söylüyor ve ekliyor: "Kardeşlik düşüncesi bizleri birleştirebilir. Sağ-sol düşünceler birleşebilir. Hepimiz biraraya gelebiliriz. Dinimizin emrettiği de budur. Bu nedenle yarışmacıların kardeşlik üzerine ayet ve hadislerle çalışmalarını istedik.-”



Geleneksel Sanatlar Derneği olarak 2006 yılından bu yana faaliyette olduklarını belirten Akcan yarışmayla ilgili de şu bilgileri veriyor: “Derneğimizin ana amacı geleneksel sanatların gelişimini teşvik etmek, sanatçılarımızı bir araya getirmek. Yarışamamızı da üç yıldır aynı nedenlerle düzenliyoruz. 8 dalda yaptığımız bu yarışma için her alanın uzmanlarından oluşan seçici kurullar oluşturduk. Her juri kendi alanının ustası. Bunun yanı sıra her kurula bir de genç sanatçımızı ekledik. Bu tür yarışmaların nasıl düzenlendiğini onlara da bir nevi göstermek, eğitmek için.” Organizasyonun Albayrak Grubu'nun sponsorluğunda yapıldığını da hatırlatan Akcan, bu sene ödül sayısında önemli ölçüde artış yaptıklarını belirtti. Akcan şunları söyledi: “



MİNYATÜR SARAY KÜLTÜRÜ TAŞIR





Minyatür sanatçısı Gülseli Kato geleneksel sanatlara sadece İslam sanatları olarak bakmamak gerektiğini söyleyenlerden. Kato'ya göre bu sanatların sanat olması için farklı kültürlerle de etkileşim yaşamış olması gerekiyor. “Minyatüre baktığımızda Ortaasya temelli olduğunu görüyoruz” diyen Kato, farklı ülkelerde farklı üsluplar oluştuğunu söylüyor.







Kato, son dönemde yapılan eserlerin özgün olmadığını dolayısıyla sanat değil zanaat olarak adlandırılması gerektiğini belirterek şunları ifade ediyor: “Özellikle minyatüre baktığımızda bunun bir halk sanatı olmadığını görürüz. Bu bir saray kültürüdür. Biz ise hala o dönemde yapılan eserlerin kopyalarını yapmaktayız. Yeni bir üslup için ise vizyon gerekiyor. Şu an gördüklerimiz halk zanaati olabilir. Benim itirazım bu noktada. Yeni bir üslup yok. Suriye, İran, Irak, Mısır, Hindistan nasıl yapıyor, bilmiyoruz. Oysa yeni bir üslup oluşturabilmeliydik. Sanatta birleşebilmeliydik. Bu bizi siyasette de birleştirirdi. Kardeş kavgasından uzaklaştırırdı.”




Koleksiyonlar ilgiyi artırıyor






Cilt ustası Gürcan Mavili, geleneksel sanatlar adına düzenlenen yarışmaların bu sanatlar için yapılabilecek en iyi adımlar olduğunu belirtiyor. Yarışmalarda 'körler sağırlar birbirini ağırlar' noktasına gelinmemesi gerektiğine de değinen Mavili, şunları söylüyor: “Biliyorsunuz, bu işler İstanbul tabanlı yürüyor. Aslında tüm Türkiye olmalı. Ancak Anadolu'da bu işlerle ilgilenen bazı kimseler belki de güven duyup göndermekte sıkıntı yaşıyor. Bu sanatlar hala usta-çırak ilişkisiyle yürüyor. Şu son dönemde ise yarışmalara başvuru yapan katılımcıların sayısı hayli fazla. Her sene de katılımcı sayısı artmaya devam ediyor. Ben hem Prag'da ders verdim. Hem de kısa süre önce Çin'de bulundum. İki bölgede de İslam sanatlarına yoğun pozitif bir ilgi var. Bunun bir nedeni de hem asyada hem de avrupa'daki kişisel koleksiyonlarda ve müzelerde bulunan çok sayıdaki el yazmaları.”




Nicelik nitelik belirlemez






Ebru sanatçısı Alparslan Babaoğlu da bu sene düzenlenen Geleceğin Ustaları yarışmasının juri üyelerinden. Babaoğlu, bu seneki ebru yarışması için bir tarz belirlenmiş olduğunu söyleyerek ekliyor: “Bu sene yarışmacılar Battal Ebru ile katılacak. Yani elmalar elmalar ile yarışacak. Kıyaslama sorunu yaşamayacağız ki bu geçtiğimiz senelerde yaşanan bir durumdu.







Her şeyden öte artık sosyal yapımız değişti. Bu nedenle geleneksel sanatlar artık daha ilgi görüyor. 3O sene önce ebru ile ilgilenen sadece 10 kişi vardı. Şimdi ise sayısız. Bunun hem iyi hem de kötü yanları var. Nicelik nitelik belirlemiyor.”



TEŞVİKLER SANATA CANLILIK VERİR






Kalemişi sanatçısı Semih İrteş sanatın iltifata tabi olduğunu ve geleneksel sanatların da gelişimini böyle sürdürdüğünü söylüyor. Bu sanatların özellikle son dönemde revaçta olmasının ciddi kurumların gayretleri sayesinde olduğunu belirten İrteş, şunlarıbelirtiyor: “Zeytinburnu Belediyesi, Kültür Bakanlığı'nın ve tabi Geleneksel Sanatlar Derneği'nin çabalarından bahsediyorum. Bu yarışmalar ve teşvikler sanata da canlılık verir. Amatör kişiler bu alanlarda profesyonelleşmek adına adımlar atar. Maalesef 5-10 sene önce katkılar böyle değildi. Şu an arttı. Bunun yanında benim uzmanlık alanım olan kalemişi bir anlamda en fonksiyonel olaları. Özellikle son dönemde artan restorasyon çalışmaları için yetişmiş kalemişi ustaları gerekmekte. Bu eserlerin hayatta kalabilmesi için devletinde bu alanda yatırımda bulunması gerekiyor.”



Yeni tasarımlar ileriye dönük adımlar


Tezhip sanatçısı Prof. Dr. Çiçek Derman geleneksel sanatlar için düzenlenen bu yarışmalar sanatçılar için ciddi bir teşvik olduğunu belirtiyor. Sanatçılara verilen bu teşvik nedeniyle de bu tür yarışmaları desteklediğini söyleyen Derman, “Bu tür yarışmalar sayesinde gençler yeni tasarımlar yapıyor. Farklı ürünler ortaya çıkıyor. Bu teşviğin haricinde yapılan bu yeni çalışmalar sayesinde ileriye yönelik adımlar da atılmış oluyor. Bunlar geleneksel sanatlar için oldukça önemli” diyor.



Geleceğin Ustaları gurur kaynağımız


Geleceğin Ustaları yarışmasını Geleneksel Sanatlar Derneği ile beraber düzenleyen Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da belediye olarak kültür ve sanatın toplumsal dönüşüme katkısının bilincinde olduğuklarına vurgu yaparak bu alanda gerçekleştirilen projelere önem verdiklerini söyledi. Aydın, “Periyodik kültürel etkinlikler ve eğitimlerin yanı sıra 3 yıldır Geleceğin Ustaları yarışmasına destek veriyoruz ve gördüğümüz ilgiden memnunuz. Yarışmaya uluslararası sanatçıların, akademisyenlerin katılımının olması ve başta geleneksel sanatlar derneği olmak üzere kültür sanat kurumlarının projeye desteği bizim için gurur kaynağıdır” diyor.



Aslımıza geri dönüyoruz






Yarışmanın juri üyelerinden hattat Hüseyin Kutlu, gelenekli sanatların tanınması, seviye kazanması ve rağbet görmesinde yarışmaların olumlu, teşvik edici rolünün olduğu söylüyor. Son yıllarda bu sanatlarımıza ilginin artışının farklı sebepleri olabileceğini de belirten Kutlu şunları ifade ediyor: “Her şey aslına geri döner” sözü bu ilginin sebebini bir yönüyle anlatıyor bence. Medeniyetimizi ve bizi biz yapan değerlerimizi inkâr etmenin bize nelere mal olduğunu bilhassa son doksan yıl içerisinde yaşadık ve gördük. Bu yok farzetme ve inkârın dibe vurduğu bilhassa son on yılda bizim aslımıza dönüş ve kendimize geliş serüveni başlamış oldu milletçe. Kendi döneminde olup bitenlere bakıp ''Biz milletçe tecennün ettik'' yani cinnet getirdik diyen Yahya Kemal bu günleri görseydi herhalde yavaş yavaş da olsa milletçe akıllanmaya başladığımızı görüp sevinirdi. Diğer İslam ülkelerinde bilhassa hat sanatının itibar görmesini de bir kimlik arayışının sonucu olduğunu düşünüyorum. Batının bizim sanatlarımızı gereği kadar tanımadığını yada bizim tanıtamadığımızı söyleyebilirim. Bunun da zamanla başarılacağını umuyorum.”



KATILIMCI motive OLDU


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Faruk Taşkale Geleceğin Ustaları yarışması için hayli çaba sarfeden isimlerden. Taşkale, geleneksel sanatlarla aktif olarak uğraşanların sayısındaki artışın memnun edici durumda olduğunu söylüyor. Bu konuda yapılan etkinliklerin sanatçıları motive ettiğine de dikkat çeken Taşkale, bu sayede daha nitelikli eserlerin ortaya çıktığına vurgu yapıyor. Geleneksel sanatlarla ilgili eğitimlerin her geçen gün arttığını ve yurtdışından da birçok öğrencinin bu nedenle ülkemize geldiğini söyleyen Taşkale şunları belirtiyor: “Geleceğin Ustaları etkinliği, yarışmaya katılan nitelikli eser sayısındaki artışla, Jüri üyelerinin yarışmaya katılan eserleri, tarafsız ve titiz bir şekilde değerlendirmeleriyle ve her yarışmada daha düzenli olan organizasyonu ile takdire şayan, nitelikli bir yarışma olma özelliğini kazanmıştır. “Geleceğin Ustaları Geleneksel Sanatlar Yarışması''nda ve diğer birçok yarışmada jüri üyelerinin çoğunun mensubu olduğu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü olarak bu tarz etkinlileri her zaman desteklemekteyiz.



Kulliyenin duvarları ESERLERLE SÜSLENDİ


Çini sanatçısı Mehmet Gürsoy yarışmaların gelenekli sanatlara ışık tuttuğunu düşünüyor. Geleceğin Ustaları yarışmasını her sene heyecanla beklendinğini de belirten Gürsoy, özellikle bu sene yarışmanın Beşir Ayvazoğlu'nun da juri başkanlığıyla oldukça verimli geçeceğini söyledi. Gürsoy, gelenekli sanatlara 2002 yılından sonra ciddi anlamda devlet desteği verildiğini söyleyerek şunları ifade ediyor: “Gelenekli sanatların ilgi odağı olmasının en önemli nedeni sayın Cumhurbaşkanımız. Özellikle iktidara geldiği 2002 yılından sonra sanatlarımıza oldukça önemli katkıları oldu. Bu da bu sanatları daha görünür hale getirdi. Biliyorsunuz zaten ecdadımız da bu eserleri sarayın desteğiyle yapardı. Bu aslında saraydan beslendi fikren. Bu nedenle bir saray kültürüdür. Şu an Cumhurbaşkanlığı Kulliyesi'nde de çok önemli sanatçı arkadaşlarımızın eserleri bulunuyor. Ben bunu çok önemsiyorum.”



SON YILLARDA YABANCILARIN GÖZDESİ






Katı' sanatçısı Dürdane Ünver bu tür yarışmaların genç sanatçıları motive ettiğini düşünenlerden. Bilhassa projeli yarışmaların, katılımcıları araştırmaya yönelteceğini de belirten Ünver, adilâne seçim yapan bir juri tarafından değerlendirildiğinde, Türk süsleme sanatlarına ilginin artacağını ve çağa uygun yeni çalışmaların ortaya çıkacağını söylüyor.







Ünver, son dönemde yabancıların Türk süsleme sanatına olan ilgisinde artış var. Bilhassa sanat merkezlerindeki yabancıların sayısı çok fazla. Üç imparatorluğa başkentlik yapmış, doğu ile batı arasında köprü rolü üstlenen bir şehirden ve sanatından etkilenmemek mümkün değil. Özellikle katıldığımız 10. Floransa Bienali'nde tezhip ve kalemişi eserlerimizin gördüğü olağanüstü ilginin ardından şunu gözlemledim, “sanatın dili, dini, ırkı, kadını, erkeği yok, çalışmalarınıza gerekli özeni gösteriyorsanız, onurlandırılıyorsunuz.”




#Hüsn-i hat
#tezhip
#minyatür
#çini
#ebru
#kaatı'
#cilt ve kalaemişi
#Geleneksel Sanatlar Derneği
8 yıl önce