|

Şiblî Numânî’nin İstanbul, Mısır ve Suriye Seyahati

İslam tarihçisi Şibli Numani, İstanbul, Suriye ve Mısır’a doğru yaptığı yolculuğu anlattığı seyahatnamesinde İstanbul’un tarihini ve kültürel hayatına ayrıntılı olarak yer verir. Türklerin misafirperverliklerinden giyim kuşamlarına yeme içme kültüründen evlerin düzeni ve tanzimine kadar gündelik hayata dair pek çok malumat dikkat çeker.

04:00 - 15/05/2021 Cumartesi
Güncelleme: 02:53 - 15/05/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Cihanda hiçbir şehrin İstanbul kadar güzel bir manzaraya sahip olmadığı söylenir ve manzara açısından hakikat şudur ki bundan daha güzeli bile tahayyül edilemez.
Cihanda hiçbir şehrin İstanbul kadar güzel bir manzaraya sahip olmadığı söylenir ve manzara açısından hakikat şudur ki bundan daha güzeli bile tahayyül edilemez.
R. RUVEYDA OKUMUŞ

Hindistanlı büyük alim ve İslam tarihçisi Şiblî Numânî (1857-1914) Aligarh’daki Mohammedi Anglo-Oriental College’da (Aligarh İslâm Üniversitesi) Arapça hocalığı yaptığı esnada İstanbul ve Mısır’daki eğitim müesseseleri yakından görmek ve ilmî araştırmalarda bulunmak gayesiyle altı aylık bir seyahate çıkar. 1892 senesinin Nisan-Eylül aylarında gerçekleştirdiği bu seyahatine dair notları 1894’de Urduca olarak Delhi’de basılmıştır. Gregory Maxwell Bruce Şiblî Numânî’nin seyahatnamesini İngilizceye çevirmiş ve bu çeviriden hareketle de Muharrem Varol tarafından eser Türkçeye kazandırılmıştır.

Şiblî Numânî söz konusu seyahat için gerekli hazırlıklardan sonra 26 Nisan 1892’de Aligarh’tan ayrılır ve Bombay’a gelir. Bombay’dan gemiyle Post Said’e geçer. Port Said’den Yafa, Beyrut, Kıbrıs, Rodos üzerinden 20 Mayıs’ta İzmir’e ulaşır. İzmir’de iki gün konaklar ve bu esnada şehri gezme fırsatı bulur. Şiblî’ye göre İzmir’deki camilerin sayısı üç yüzden fazladır ve bunlarından bazıları görkemli yapılardır. Cuma namazını kıldığı Hisar Cami’nin süslemeleri ve Cuma hutbesinden söz eder. Hisar Cami’nin kütüphanesine uğramayı da ihmal etmez. İzmir’den sonra 23 Mayıs’ta artık İstanbul’a ulaşan Şiblî Numânî, önce bir handa daha sonra bir hane kiralayarak orada ikamet etmeye başlar. İstanbul’da kaldığı üç ayda camileri, kütüphaneleri ve yazma eserleri, mektepleri, gazeteleri, matbaaları, çarşıları, caddeleri, sokaklarını, kahvehaneleri, ilmî muhitleri, devlet adamlarını, Cuma selamlığı ve bayram alayı gibi selamlık törenlerinin yanı sıra şehirdeki sosyal hayatı yakından görme imkânı bulur.

İSTANBUL’A ÖVGÜLER


Şiblî Numânî’nin “Cihanda hiçbir şehrin İstanbul kadar güzel bir manzaraya sahip olmadığı söylenir ve manzara açısından hakikat şudur ki bundan daha güzeli bile tahayyül edilemez.” dediği İstanbul’un tarihini ve kültürel hayatını seyahatnamesine kaydetmiştir. Türklerin misafirperverliklerinden giyim kuşamlarına yeme içme kültüründen evlerin düzeni ve tanzimine kadar gündelik hayata dair pek çok malumatı kaleme almıştır. Kadınların kıyafeti, Kız Sanayi Mektebi ve Darülmullimat gibi eğitim kurumları ile kadın yazarlardan bahseden Şiblî Numânî bu kısımda özellikle Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’ın adını zikreder. Fatma Aliye’nin makale ve romanları olan meşhur bir kadın yazar olduğunu belirtir. Şiblî Numânî, İstanbul günlerinde II. Abdülhamid devri devlet adamlarından Gazi Osman Paşa, Derviş Paşa ve Zeki Paşa ile görüşme imkânı bulur. Gazi Osman Paşa’nın vasıtası ve Sultan’ın iradesiyle Şiblî Numânî Mecidi Nişanı alır. Gazi Osman Paşa’dan övgüyle bahseden Şiblî, Paşa’nın kendisine imzalı bir fotoğraf armağan ettiğini de söylemektedir. Sultan II. Abdülhamid’in bir Cuma selamlığında hazır bulunan Şiblî Numânî bu törende gördüklerini ve hissiyatını da ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Temmuz 1892’deki Kurban Bayramı alayını müşahede ettiği gibi bir bayram mesnevisi de kaleme almıştır. Şiblî, İstanbul’da kaldığı esnada kendisine yardımcı olan ve dostluk kurduğu arkadaşlarından da eserinde söz etmektedir.


YOLCULUK BEYRUT’A KADAR UZANIR

Ağustos 1892’de İstanbul’dan ayrılan Şiblî Numânî, deniz yoluyla Rodos, İzmir, Kıbrıs üzerinden Beyrut’a ulaştı. Bir hafta kaldığı Beyrut’un tarihi, ilmî ortamı, medrese ve üniversiteleri, gazete ve mecmuaları, rasathanesi, iklim şartları ve sosyal hayata dair gözlemlerini okuyucuya aktarmaktadır. Beyrut’tan Yafa’ya oaradan da Kudüs’e ulaşan Şiblî Numânî, burada kaldığı bir hafta içinde Mescid-i Aksa ve Kamame Kilisesi’ni ziyaret eder. Kudüs’ün kadim tarihini anlatmasının yanı sıra şehrin iklimi ve ilmi ortamından da bahsetmektedir.

Kudüs ziyaretinden sonra Şiblî Numanî seyahatinin son kısmı olan İskenderiye ve Mısır’a geçer. Bir ay kadar kaldığı Mısır’ın tarihi ve kültürü, Ezher Cami ve uleması, eğitim sistemi, medreseleri, Hidiv kütüphanesi ve zengin koleksiyonu, gazete ve matbaaları, tiyatroları, sosyal yaşamı, Mevlid Gecesi kutlamaları, piramitleri ve sfenksleri başta olmak üzere tarihi eserlerinden söz etmektedir. Şiblî Numânî seyahatinin son durağı olan Mısır’dan Hindistan’a döner.

Seyahatnamenin sonunda söz konusu eseri İngilizceden çeviren Gregory Maxwell Bruce’un hazırladığı 5 ek bölüm yer almaktadır. Bu bölümlerde seyahatnamede geçen isimlerin kısa biyografileri, Şiblî Numânî’nin seyahat esnasında gönderdiği mektupları, seyahatnameye dair çağdaş kitap tanıtım yazıları ve gazete haberlerinin yanı sıra Osmanlı Arşivi’nden bazı belgelere de yer verilmektedir.

Urducada sayısız baskı yapan Şiblî Numânî’nin seyahatnamesi 1890’lı yıllarda Osmanlı topraklarındaki sosyal ve kültürel hayatı dikkat çekici ayrıntılarıyla okuyucuya sunması bakımından önem arzetmektedir.

#Seyahatname
#Şiblî Numânî
#Suriye
3 yıl önce