|

Sizi duyuyor mu?

Türkiye’de yılda bin 800 ila 2 bin 500 bebek işitme kaybı ile doğuyor. Prof. Özgür Yiğit, “Bebeklerin ilk 3 ay içinde ani bir ses duyduğunda sıçraması beklenir. Bebeğiniz tepki vermiyorsa işitme kaybından şüphelenin” dedi.

Aybike Eroğlu
01:36 - 25/07/2021 Pazar
Güncelleme: 11:34 - 18/09/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Doğum öncesi veya sonrası çeşitli nedenlerle kulağın ses duyma özelliğini kaybetme durumuna işitme kaybı deniyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yaşta hayatımızı etkilebilecek bu önemli soruna yol açan etkenlerin yüzde 60’ı ise engellenebiliyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastane Yöneticisi ve KBB Uzmanı Prof. Dr. Özgür Yiğit, işitme kaybında erken teşhisin önemine vurgu yaptı. Yiğit, 5 duyu organımızın önemli fonksiyonlarından olan işitme ve etkileyen faktörleri Yeni Şafak için yazdı.

Kulağımız dış, orta ve iç kulak olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Bu bölümlerin her biri işitmede önemli rol üstleniyor. Dış ve orta kulak yapıları sesi iletirken iç kulak yapıları sesi algılıyor. Bu sayede akustik sinir (işitme siniri) uçları etkilenerek beyinde ses olarak algılanan elektrik uyarılarının oluşmasını sağlıyor. İşitme doğuştan itibaren bireylerin tüm hayatını etkiliyor. Bebeklerde işitme kaybı erken dönemde tanımlanıp tedavi edilmediğinde ise, konuşma ve dil gelişimine zarar veriyor. Ülkemizde yıllık bin 800-2bin 500 yenidoğanın işitme kaybı ile doğuyor. Annenin hamilelik sırasında geçirdiği bazı enfeksiyonlar, bebeğin erken ve düşük ağırlıklı doğması, yoğun bakımda kalması veya bebeğin kulak için toksik etkisi olan ilaç kullanması gibi durumlar işitme kaybına neden oluyor.


YENİDOĞANLARA İŞİTME TESTİ

Sağlık Bakanlığı, işitme kaybıyla doğan ya da doğum sonrası işitme kaybı olan çocukların erken dönemde tespit edilmesi amacıyla Ulusal Yenidoğan İşitme Taraması Programı (UYİTP) yürütüyor. Yenidoğanlara hastaneden taburcu olmadan önce UYİTP testleri yapılıyor. İşitme taraması çok kısa süren basit bir test. Bu testte bir sorun olması halinde bebekler daha kapsamlı testlerin yapılabilmesi için üçüncü basamak bir referans merkeze sevk ediliyor. İşitme kaybı tanısı en geç 3 ay içerisinde konulmalı ve bebek en geç 6 ay içerisinde cihazlandırılmalı. UYİTP’de geçen ancak işitme kaybı açısından riskli bulunan bebeklerin odyolojik denetim altında tutulması gerekiyor. Taramayı yapan kişi aileleri bu risk faktörleri hakkında bilgilendirmeli ve aileler, çocuklarında işitme kaybı için risk faktörü olabileceğinin farkında olmalı. İşitme kayıpları çocuğun ana diline özgü sesleri oluşturarak konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli faktör. İşitme kaybıyla doğan ya da doğduktan sonra herhangi bir nedenle işitme kaybı yaşayan çocuklar, vaktinde teşhis edilir ve rehabilitasyon programlarına alınırlarsa, gelişimlerinde yetersizlik yaşamazlar.

YÜKSEK SESE DİKKAT

İşitme kaybı doğuştan olabileceği gibi sonradan da gelişebiliyor. Bebeklikten çocukluğa kadar aile işitme kaybı belirtilerinin farkında olmalı. Bebeklerin ilk 3 ay içerisinde ani bir ses duyduğunda sıçraması, 6’ncı ay itibariyle ses kaynağına doğru başını çevirerek bakması veya tepki vermesi beklenir. Dolayısıyla bebeğiniz sese tepki vermiyor veya tutarsız tepki veriyorsa işitme kaybından şüphelenerek bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurmalısınız. İşitme kaybı sonradan gelişen daha büyük çocuklarda ise yüksek sesle televizyon izleme, seslenildiğinde duymama, okul başarısında düşme, çevre gürültüleri algılamama görülebilir. Yetişkin çocuklar ise, işitme kaybının başladığı anı fark edebilir ve durumu büyüklerine bildirebilirler.

ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ

Çocuklarda işitme kaybı tanısının erken konması çok önemli. İşitme kaybı, çocuğun gelişimsel becerilerini olumsuz yönde etkiliyor. Çocuklarda alıcı ve ifade edici iletişim becerilerinde gecikme, öğrenme güçlüğü ve düşük akademik performansa sebep olmakta ve daha ileri yaşlarda işitme kaybına bağlı olarak mesleki seçimde zorlanmaya yol açabilir. Dilin karakteristik özelliklerini öğrenmeden önce meydana gelen işitme kaybına Prelingual işitme kaybı deniliyor. Doğuştan olabileceği gibi dili kazanmadan önce meydana gelebiliyor(0-2 yaş). Dil gelişimi olmamış prelingual işitme kayıplı bireylerde geç dönemde tanı konmuş ise dil gelişimi ve işitsel-sözel iletişim için yeterli bir işitme kazancı sağlanamayabiliyor. Bu bireylerin konuşma anlaşılırlığı oldukça bozuk olabiliyor. Halbuki erken tanı ile işitme kaybının işitme ve konuşma engeline dönüşmesinin önüne geçilebiliyor.

KENDİNİZİ TEST EDİN


Çok hafif derecede işitme kaybı olan bireylerde, mesafeli ve hafif konuşmayı anlamada problem yaşanıyor. Hafif derecede işitme kaybı olan bireyler karşılıklı konuşmada zorluk yaşarlar, bu bireylerin kelime haznesi kısıtlıdır ve konuşma bozukluğu olur. Orta derecede işitme kaybı olan bireylerin konuşmaları anlayabilmeleri için şiddetli olması gerekir. Bu bireylerde yetersiz lisan ve anlama becerisi vardır. İleri derecede işitme kaybı olan bireyler sadece şiddetli sesleri duyarlar. Çevre seslerinin tanınması, konuşma ve lisan problemleri vardır. Eğer kayıp prelingual dönem (0-2 yaş) dediğimiz dilin karakteristik özelliklerini öğrenmeden önce meydana gelmiş ve herhangi bir tedavi alınmamışsa bu bireylerde konuşma ve lisan gelişimi görülmez. Çok ileri derecede işitme kaybı olan bireylerde görme ve dokunma kılavuz duyu olarak kullanılır. Konuşma, lisan bozukluğu vardır. Eğer işitme kaybı prelingual dönemde olmuşsa, ileri işitme kaybı olan bireyler gibi lisan gelişimi görülmez.

#Prof. Dr. Özgür Yiğit
#duyu
#bebek
#erken tanı
#doğum
#duyma yetisi
3 yıl önce