|

Somali seçimleri ve Türkiye

Yeni Şafak ve
04:00 - 5/10/2016 Çarşamba
Güncelleme: 21:19 - 4/10/2016 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Hakan AYDIN • Kırklareli Üniversitesi, Afrika Araştırmaları Merkezi


Somali'de 24 Eylül - 10 Ekim 2016 tarihleri arasında yapılması planlanan genel seçimler Kasım ayına ertelendi. Parlamentonun 275 üyeli alt kanadının yeni üyeleri, yaklaşık 11 milyon nüfuslu Somali'deki farklı kabileleri temsil eden 14 bin delege tarafından 4 yıllığına seçilecek. Parlamentonun üst kanadının 54 üyesi ise eyalet konseyleri tarafından belirlenecek. Parlamento seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylıklarıyla mevcut Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve yerine geldiği Cumhurbaşkanı Şeyh Ahmed Şerif ön plana çıkıyor. Ancak Fatma Tayyip, Abdurrahman Muhammed Farol, Ömer Ali Şarmarke, Yasin Mallin, Muhammed Ali Nur gibi isimler de Cumhurbaşkanlığı yarışında adaylar arasında.


2012'deki genel seçimin ardından Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, aşiret sistemine dayalı seçim sisteminin değiştirileceğini, bir sonraki seçimin tüm vatandaşların oyuyla yapılacağını açıklamıştı. Fakat seçim için gerekli altyapının oluşturulamaması, güvenlik endişesi, yeni seçim yasasının hazırlanmasındaki gecikme, seçmenlerin kayıt altına alınmaması gibi sorunlar nedeniyle, seçimin bir kez daha aşiret sistemine dayalı ve temsil biçiminde yapılmasına karar verilmişti. Seçimlerin ertelenmesi; Somali siyasetinde kurumsallaşmanın halen sağlanamadığının ve El Şebab terör örgütünden kaynaklı toplumsal güvensizlik ortamının olduğunun bir göstergesi. Nihayetinde seçimler Somali'de demokrasinin inşası ve işlerliği açısından önemlidir.



İSTİKRARSIZLIĞIN TEMEL SEBEBİ TERÖR


1960'da İngiltere ve İtalya'dan kazanılan bağımsızlıktan bugüne Somali iç bütünlüğünü sağlamaya çalışmaktadır. Ülkede 1969 darbesinden 1991'e kadar Siad Barre yönetimi hakim olmuştur. 1991-2012 yılları arasında iç savaş sürmüş, devlet mekanizması işletilememiştir. 2012'deki yeni anayasada Somali federal bir cumhuriyet, devletin dininin islam ve şeriata dayalı bir hukuk sistemine sahip bir ülkedir. Tarihsel süreç içerisinde sömürgeci faaliyetler Somali'de siyasal, ekonomik ve sosyal bütünlüğün kurulmasında engel teşkil etmiştir. Nitekim ülkenin kuzeybatısında tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland ve kuzeydoğusundaki yarı özerk Puntland bölgeleri ülke içerisindeki toplumsal ayrışmayı derinleştirmektedir.



Somali'de kabile sistemi hakim olup, bölgesel temsiliyetleri bağlamında da düşünülebilecek Hawiye, Isaaq, Darod, Dir ve Rahanweyn kabileleri nüfusun ağırlığını oluşturmaktadır. Ülkenin en büyük sorunu kimlik yaklaşımı çerçevesinde değerlendirilmekte ve siyasi mecra bundan etkilenmektedir. Bölgesel konumu açısından tartışmasız stratejik bir noktada yer alan Somali'nin bölgesel gelişmelerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Aden Körfezi girişinde petrol ticareti hattı üzerinde yer alması dünya ticaretindeki önemini ortaya koymaktadır. 4,5 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasılaya sahip Somali'nin ekonomisinde tarım sektörü öne çıkmaktadır. Kişi başına düşen milli gelir 400 dolarla Somali dünya sıralamasının en sonunda yer almaktadır. Sanayi sektörünün toplam Somali ekonomisi içerisindeki payı % 8 ile sınırlı kalmaktadır. Ayrıca Somali'nin iç ve dış borçları GSMH'nın % 90'ını oluşturmaktadır. Başarısız devletler arasında gösterilen Somali, Dünya Bankası hükümet izleme verilerine göre hükümet etkinliği bakımından en düşük veriye sahiptir. Bu durum ülke siyasetinde kurumsallaşma kapasitesinin düşük düzeyde olduğunu göstermektedir.


Somali'deki istikrarsız ortamın en önemli sorumlusu El Şebab terör örgütüdür. Nitekim terör faaliyetleri gündelik yaşamı etkilemekte, güvenlik sorunsalı yaratmakta ve Somali'yi “güvenlik tüketen” bir yer kılmaktadır. Ayrıca Somali'nin kıyısında yaşanan korsanlık ve deniz haydutluğu faaliyetleri de bölgesel / küresel bir sorun olarak görülmektedir. Ülke içerisinde siyaset kurumunun işletilememesi, istikrarın kurulamamasında önemli bir faktördür. Bunun etkileri özellikle ülkenin ekonomisine de ağır bir zarar vermektedir. Öncelikle Somali'de iç bütünlüğün sağlanması ve çatışma ortamının sona ermesi gerekmektedir. Bu noktada uluslararası inisiyatifler aktif bir rol üstlenebilir. Daha sonrasında ise devlet mekanizmasının yasama, yürütme ve yargı erkleriyle birlikte doğru ve istikrarlı bir çalışma zeminine ulaşması beklenmektedir.



TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SOMALİ


Türkiye'nin Somali'yle olan rabıtası Osmanlı Devleti dönemine dayandırılabilir. 1998 Afrika Eylem Planı ve 2005'te Türkiye'de Afrika yılı ilan edilmesiyle başlatılan teorik değişim 2008'de karşılık toplantılarla derinleştirilmiş ve pratik bir zemin kazanmıştır. Türkiye'nin Afrika politikasının ileri boyutunu, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'deki Somali ziyareti göstermektedir. Bu ziyaret Somali açısından 20 yıl sonra Afrika dışından bir ülkenin hükümet başkanlığı düzeyinde yapılan ilk resmi ziyaret niteliğindeydi. Ziyaret sonrasında iç savaş döneminde kapanan Türk büyükelçiliği tekrar açılmıştır. Ayrıca bu ziyaret Türkiye'nin Sahra altı Afrika politikasında yeni bir dönemin başladığını işaret etmekteydi. Bu dönemde artık Afrika'daki her ülkenin ayrı ayrı dinamiklere sahip olduğu ayrı ilgiyi hak ettiği gerçeğiyle karşı karşıya kalınmıştır.



Somali'nin uluslararası toplum nezdinde yaşadığı 'imaj sorunu' Türkiye'nin katkılarıyla değişime uğramıştır. Türkiye'nin resmi hükümet organizasyonları Somali'de ciddi anlamda sahada faaliyet gerçekleştirmektedir. Türkiye tarafından Somali'de sahada insani yardım, alt yapı yatırımları ve kalkınma yardımları noktasında faaliyet yapılabileceği ortaya konularak, diğer devletlere örnek olunmuştur. Türkiye'nin Somali siyaseti Mogadişu merkezli olmakla eleştirilse de, son dönemde TİKA'nın Somali'nin Somaliland ve Puntland bölgelerinde de faaliyetlere başlamasıyla bu doğrultuda bir değişim gözlenmektedir. Ancak yine de ilgili bölgelere resmi ziyaretlere ihtiyaç vardır. Türkiye potansiyeli itibariyle tarafların güvenebileceği bir aktör olarak arabulucu rolü üstlenebilir.



ASKERİ ÜS ÖNEMLİ ADIM


Sonuç olarak, Türkiye Somali politikasını yardım faaliyetlerinden daha ileriye götürebilmelidir. Nitekim sadece yardım boyutunda kalınması ve ülke içerisindeki istikrarsız ortam, örneğin insani yardımların suiistimal edilmesi tehlikesini doğurmaktadır. Özellikle Türkiye açısından Somali'nin siyaset, güvenlik gibi yüksek politika konularına dahil olabilmek gerekmektedir. Bu minvalde tarihi bir gelişme olarak Türkiye'nin ilk askeri üssünü Somali'de açması 10 bini aşkın Somalili askerin bu üstte eğitileceği önemli bir adımdır. Bununla birlikte Somali'ye teknik bilgi transferinin gerçekleştirilmesi elzemdir. Türkiye Somali'deki politik süreçleri ve demokrasinin inşası sürecini önemseyerek hareket etmekte ve küresel aktörlere oranla daha proaktif bir duruş sergilemektedir.


#Somali
#Türkiye
#Hakan Aydın
8 yıl önce