Cumhurbaşkanılığı Milli Saraylar İdaresi bünyesindeki Altın Varak Atölyesi'nde, hasar gören, varakları dökülen, parçaları kopan veya kırılan ayna, çerçeve, paravan, mobilya gibi dekoratif objeler, usta ellerde yeniden can buluyor.
Osmanlı Devleti'nden miras kalan altın varaklı eserlerin restorasyon çalışmalarıyla tekrar hayata döndürüldüğü Altın Varak Atölyesi'ndeki ustalar, restorasyonda öncelikle eserin özüne sadık kalmayı amaçlıyor.
Atölyede sırasıyla ön inceleme, hasar tespiti, sağlamlaştırma, temizlik, dökülen ve kaybolmuş bölümlerde estetik tümleme gibi işlemler yapılıyor. Altın varak restorasyonlarında ilk günkü uygulamayla 23 karat altın yapraklar kullanılıyor. Su bazlı (Osmanlı varağı) ve yağ bazlı yapıştırma tekniği uygulanıyor.
Milli Saraylar Altın Varak Atölyesi Sorumlusu Arzu Kural, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Milli Saraylar İdaresi bünyesindeki Altın Varak Atölyesi'nin 1999'da kurulduğunu, Yıldız Şale ve Dolmabahçe Sarayı'nda atölyeler bulunduğunu dile getirdi.
2. Abdülhamit Han döneminde, sarayda bozulan altın varaklı objelerin restorasyon ihtiyacından kaynaklı olarak bir atölye oluşturulduğunu anlatan Kural, şu bilgileri verdi:
- "Usta çırak aracılığıyla dönemimize kadar varak uygulaması geldi. 1999'dan bu yana yüzlerce eser restore edildi. Atölyemiz klasik çalışıyor, su bazlı varak uygulaması yapılıyor. Eserlerin genelinde su bazlı varak tekniği uygulanıyor. Restorasyona ihtiyacı olan eserler atölyemize ilk getirildiğinde hasar tespiti, ardından restorasyon öncesi fotoğraf arşivlemesi yapılıyor. Tekniğine uygun olarak restorasyon ve lokal müdahaleler gerçekleştiriliyor. Temizlik ve sağlamlaştırma sonrasında su bazlı varak için altyapı hazırlanıp bunun uygulaması yapılıyor. Su bazlı varak tekniği 14. ve 17. yüzyılda İtalya ve Fransa'da daha çok uygulanmış, Osmanlı'ya 2. Abdülhamit döneminde giriş yapmış."
