|

Tarihimizi Zeynep Öğretmen anlatıyor

Özge Günaydın’ın kaleminden okuduğumuz Zeynep Hanım, yazarın Cumhuriyet öncesi dönemde yaşamış olan büyük annesi öğretmen Zeynep Hanım’ın hikayesini sürükleyici bir kurguyla okuyuculara sunuyor. Yediveren Yayınları’ndan çıkan roman tarihin izlerini de gözler önüne seriyor.

Yeni Şafak
04:00 - 10/11/2018 Saturday
Güncelleme: 15:50 - 9/11/2018 Friday
Yeni Şafak
Zeynep Hanım romanında yazarın Cumhuriyet öncesi dönemde yaşamış olan büyük annesi öğretmen Zeynep Hanım’ın hikayesini sürükleyici bir kurguyla okuyuculara sunuyor.
Zeynep Hanım romanında yazarın Cumhuriyet öncesi dönemde yaşamış olan büyük annesi öğretmen Zeynep Hanım’ın hikayesini sürükleyici bir kurguyla okuyuculara sunuyor.
ŞEHRİBAN GÖÇER

Özge Günaydın’ın kaleme aldığı Zeynep Hanım romanında yazarın Cumhuriyet öncesi dönemde yaşamış olan büyük annesi öğretmen Zeynep Hanım’ın hikayesini sürükleyici bir kurguyla okuyuculara sunuyor. Yediveren Yayınları’ndan çıkan roman, gerçek bir yaşam öyküsünden alıntı olsa da pek çok sahne Günaydın’ın hayal ürünü olarak satırlara yansıyor. Zeynep Hanım, tarihimizin en zor ve aynı zamanda Osmanlı devletinin son demlerini içeren hengameli bir devre ışık tutuyor. Günaydın’ın etkileyici üslubu da bizleri II.Abdulhamid Han’ın tüm baskı ve zorluklara rağmen verdiği mücadelesinin içine çekiyor ve adeta dönemin yaşayan bir tanığı haline getiriyor.
ZAMAN YOLCULUĞU

Aliya İzzetbegoviç, “Toplumların hayatlarında kimi meşakkat zamanları vardır ki insanların kültürünü, inancını ve hatta insanlığının özünü sınar” diyor. İşte Zeynep Hanım romanı da milletimizin yaşadığı en meşakkatli zamanda yolculuğa çıkarıyor bizi. Bu yolculuğa daha çok kahraman bir Türk kadını olan Zeynep Öğretmen’in gözlerinden izliyoruz. Bu dönem romanında, dönemin bazısı kaybolmaya yüz tutmuş ince geleneklerini, eşi benzeri olmayan Türk- İslam kültürünü ve zamanın insanlarının verdiği ahlak ve insanlık dersini hissederek okuyoruz. Türk kadınının verdiği mücadelenin önemine, annelerin eğitilmesinin bir ülkeye sanatta, eğitimde ve savaşta katabileceklerinin büyüklüğüne şahitlik ediyor, II. Abdulhamid Han döneminin saklı kalmış gerçeklerini, Osmanlı devleti üzerinde oynanan oyunları, devletin bir fetih devletinden cihan harbine uzanan son devrini, halkın vermek zorunda kaldığı var olma mücadelesini ve günden güne yaşanan maddi ve manevi değişimi halkın gözünden gözlemleme fırsatı buluyoruz.


ÇOCUK KALBİM O BAHÇEDE KALDI

Aslında Zeynep Hanım, sadece bir dönem romanı değil, yazarın kendi büyükannesinin hayatından uyarlanan, birçok kaynaktan yararlanılarak yıllarca yürütülmüş titiz bir araştırmanın sonucu. Romanın kahramanı öğretmen Zeynep Hanım, Özge Günaydın’ın rahmetli dedesi Mazhar Ersoylu’nun annesi. Priştine’den Kırklareli’ne oradan da İstanbul’a uzanıyor Zeynep öğretmenin öyküsü. Annesi ve babası onun okuması ve muallim olması için var güçleriyle destekliyorlar. Zeynep Hanım, Kırklareli’ndeki evlerini ve yaşamını romanda şöyle anlatıyor: “Sokaktaki tek kütüphaneli ev bizimkiydi. Bu sebepten, tüm komşu çocukları hep bize gelir ve annemden ödünç kitap alırlardı. Annem, verdiği her kitabı not düşer ve bir hafta gibi bir müddet biçerek, geri getirilmesi için sıkı tembihlerde bulunurdu. Benim ilk öğretmenim annem olmuştur. Henüz okula başlamadan, beş yaşında okuma ve yazmayı sökmüştüm. Kitaplara olan merakım, benim çabucak okumama sebebiyet vermişti. Okumak, benim için bir ibadet gibiydi. Bir gün bile okumasam kendimi eksik ve kaybolmuş hissederdim. Özellikle, yazları kiraz ağacımızın dibine bir örtü serer ve Âşık Ömer divanları okurdum. Benim için yaz demek, kitaplarla aşk demekti. Çocuk kalbim o bahçede kaldı.”

Zeynep Hanım’ın ailesinden birçok kişi savaşta ya şehit oluyor ya da gazi. Romandaki şu satırlar “Bu kadar acıya, kayba rağmen tüm erkeklerde öyle bir askerlik bağımlılığı vardı ki şimdi hadi gel deseler hepsi kör, topal koşarak tekrar gideceklerdi. Arkalarında kalan analar, bacılar, eşler hep gözü yaşlı, hep yasta bekleyeceklerdi.” ailenin ne kadar vatanperver olduğuna işaret ediyor. Zeynep Hanım’ın talebelik ve muallimlik hayatı yeni başlayan kargaşa ortamından çöküşe doğru giden sürecin içerisinden geçiyor. Bu zor süreçte bile II. Abdülhamid’in eğitime verdiği önem şöyle anlatılıyor romanda, “Cami yapılan her köye bir ilkokul yapılırdı. Bizim zamanımızda, Hukuk Mektebi, Sanayi-i Nefise Mektebi, Ticaret Mektebi gibi yeni yüksekokullar açıldı. Mülkiye Mektebi modernleştirildi. İlk kız okulları Padişahımız II. Abdülhamid zamanında açılmıştır. Bizlerde, genç muallimler olarak öğrencilerimizi bu anlayış felsefesiyle yetiştirmek için elimizden gelen gayreti ortaya koyduk.”

GENİŞ BİR UFUK ÇİZİYOR

Zeynep Öğretmen’in romanda okuduğumuz hikayesi günümüz insanına geniş bir ufuk sunuyor. Bu romanda Zeynep Hanım’ın bıraktığı ayak izlerini takip etmek, günümüz insanının kendi ideallerine ulaşabilmelerine yönelik, önemli basamak taşları olarak görmek mümkün. Perspektifimizi biraz daha geniş ve derinlikli tutarsak bu hikayede vücut bulan kadının salt dönemsel bir figür olmadığını görürüz. Zeynep Hanım’ın bir toplumun gelişmesi, gelecek tahayyülü ve varoluş gerçekliği açısından oynadığı bir rölü var. Roman da Zeynep Hanım üzerinden Müslüman Türk kadının birçok açıdan portresini çıkarıyor. Zeynep Hanım bize, her sahada, savaşa giden erkeklerin yerlerini doldurarak Milli Mücadeleye büyük destek veren büyük Türk kadınları ve kurdukları vakıfları çok iyi irdelememiz, onlardan dersler almamız ve kendimize daha büyük hedefler, daha geniş ufuklar çizmemizi hatırlatıyor.

#zeynep hanım
#kitap
#roman
5 years ago