|

Turgut Cansever’ı anmak mı, anlamak mı?

Mirascısı olduğumuz medeniyet tasavvurunun, şehirlerimizi dünyaya örnek teşkil edecek seviyeye çıkarmaya yetecek örneklerle dolu. Turgut Bey’in sıklıkla tekrarladığı gibi: “Ümitsizlik kafire hastır” ve “Her şeyin başı niyettir”.

Yeni Şafak ve
04:00 - 1/03/2016 Salı
Güncelleme: 23:28 - 29/02/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Mehmet Öğün - Mimar


Turgut Cansever'in vefatının üzerinden tam yedi yıl geçti. Bu süre, toplumda 'bilge mimar' olarak anılan, önemsenen sanat-düşünce adamının söylemini anlamak, tartışmak ve somut eylemlere dönüştürmek için yeterli uzunluktadır. İki akşam önce, alışılmış formattaki Cansever'i anma etkinliklerinden birinin düzenlendiği Kadir Topbaş Kültür Merkezi'ni 'arama-bulma' faaliyetimiz sırasında, Esenler İlçesi'nin İstanbul'un hızlı ve kontrolsüz büyümesinin dayattığı çarpıklıklardan fiziki çevre bağlamında payına düşeni temaşa etme fırsatımız oldu. Trafik sıkışıklığı nedeniyle zorlukla ilerlediğimiz ana caddelerin ve iki kez kaybolduğumuz ara sokakların yapısı, Esenler'in, İstanbul'un çeperinde yer alan diğer ilçelerdeki gibi, az katlı daha çok kırsal yerleşme özellikleri gösteren dokusunun zaman içerisinde 6-7 katlı apartmanlara evrildiğini anımsatan karakterdeydi. İlçedeki bina dokusu, güneş, hava, rekreasyon, komşuluk ilişkileri gibi temel gereksinimlerin karşılanmasını zorlaştıran bir yoğunluktaydı. Yapıların deprem açısından durumunun da genelden farklı olmadığı hallerinden belliydi.



Ucu ucuna da olsa, toplantı saatinden beş dakika önce kültür merkezine varmayı başarmanın gururuyla kapısını araladığımız 'Küçük Salon'un tamamen boş olduğunu görerek, yanlış yönlendirildiğimiz kanısıyla geri döneceğimiz sırada görevlinin “Cansever için geldiyseniz, girin” şeklindeki ikazıyla, en arka sıranın başındaki koltuklara iliştik. İlerleyen dakikalarda, dinleyici sayısı onbeşi buldu. İlk konuşmacı, değerli edebiyatçı Beşir Ayvazoğlu'nun katılımın çok düşük olması karşısında “gerçekten insanın içi acıyor” tanımlaması ve akıcı bir biçimde sunduğu Cansever monografisinin de etkisiyle, bu ilgisizliğin temelinde yatan nedenler üzerine düşünmeye başladım.



EKONOMİK REKABETİN MERKEZİ ŞEHİRLER


Kırsaldan kente göç, 20nci asrın dünya ölçeğindeki bir olgusu. Günümüzde daha da hızlanıyor. Önümüzdeki birkaç on yılda %70'lere yaklaşacak şehir nüfusu ülkelerin yönetimlerini zorluyor. Artan nüfus nedeniyle sorun odaklarına dönüşen kentlerin aynı zamanda dünya GSMH'nın %60'ını oluşturan ekonomik rekabetin merkezleri olması, bu olguya katlanılması gereken bir paradoks hüviyeti kazandırıyor. Diğer bir deyişle, 21.yüzyılda merkezi hükümetler ve yerel yönetimlerin en önemli ilgi alanını kentlerin oluşturması bir zorunluluk, adeta bir kader.



İstanbul, kalabalık metropoller sıralamasında 15 milyon nüfusuyla Avrupa'da ilk, dünyada 15nci sırada yer alıyor. Yöneticilerin iyi niyetli, çalışkan ve dürüst olmasının bu dehşetengiz büyüklükteki, karmaşık sorun yumağını çözmeye yetmiyeceği aşikar. Kentin altyapı, ulaşım, asayiş yatırımları ve işletme maliyetindeki artışın bütçeye getirdiği ağır yüklerin karşılanması giderek zorlaşıyor; insanlar kentli olmanın bedelini maddi, manevi, biyolojik sorunlar olarak ödemek zorunda kalıyorlar.



ŞEHİR-MAHALLE-EV


Üç kez aldığı Ağa Han Mimarlık Ödülü ve kazandığı uluslararası yarışmalarla mimarlık alanındaki yeteneğini tartışılmayacak şekilde kanıtlamış bulunan Turgut Cansever ismi de tam bu noktada önem kazanıyor. İnsanlara orada burada, şehir bağlamından kopuk “çekici” binalar tasarlamak yerine yaşlıların, ebeveyn ve çocukların, üç kuşak birarada mutlu ve sağlıklı yaşayacağı mahalleler, havası temiz, ulaşım sorunu olmayan, güzel şehirler kurmanın gerekliliğini ısrarla vurgulayan Cansever, meslek hayatının büyük bir kısmını şehir-mahalle-ev üçlemesinin hayati önemine dikkat çekmeye hasretmiş bir kişilik.



Cansever, göç hareketinin kurulacak yeni şehirlere yönlendirilmesiyle, bir yandan mevcut şehirlerdeki sağlıksız büyümenin önüne geçmenin, diğer yandan da gelecek nesillerin daha iyi ortamlarda yetişmesini sağlayacak yeni şehirsel mekan stratejilerini gerçekleştirmenin mümkün olduğunu iddia ediyordu. Mirascısı olduğumuz medeniyet tasavvurunun, şehirlerimizi dünyaya örnek teşkil edecek seviyeye çıkarmaya yetecek örneklerle dolu olduğunu, günü kurtarmaya yönelik pansuman niteliğindeki girişimler yerine, uzun vadeli, köklü projeksiyonlara dayanan bir planlama yaklaşımı ile bölge ve ülke planlama üzerine eğilmemiz gerektiğine işaret ediyordu.



Ayrıntılı bir biçimde, 2001 yılında hazırlamış olduğu “Yıkıcı Depremden Etkilenecek İstanbulluları Yeni Şehirlere Yerleştirme Amaçlı Proje Önerisi-Pilot Şehir”e ait 'Ön Rapor ve Uygulama Raporu' bu yönde atılacak adımlara temel teşkil edecek özelliktedir.


Cansever'i anmanın, fikirlerine önem vererek anlamaktan ve daha ileriye taşımaktan geçtiğinin bilincinde olacak genç nesillerin yetişmesi yegane umudumuz.



Turgut Bey'in sıklıkla tekrarladığı gibi: “Ümitsizlik kafire hastır” ve “Her şeyin başı niyettir”.


#Turgut Cansever
#medeniyet tasavvuru
#Turgut Bey
#Mehmet Öğün
8 yıl önce