|

Türk ve İslam Eserleri Müzesi açıldı

Açılışta Kültür ve Turizm Bakanı Çelik: "Müslümanların göstermesi gereken şey, açılışını yaptığımız bu müzedeki eserlerdir. Öbür tarafta bu eserleri yok edenlerin, insanları katledenlerin, adına ne denirse densin, isimlerinin içinde İslam'ın hangi kelimesi geçerse geçsin İslam'la ilgisi olmadığını bütün dünyaya duyuruyoruz" ifadelerine yer verdi.

Yeni Şafak
17:53 - 19/12/2014 Cuma
Güncelleme: 15:57 - 19/12/2014 Cuma
AA
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, "Müslümanların göstermesi gereken şey, açılışını yaptığımız bu müzedeki (Türk ve İslam Eserleri Müzesi) eserlerdir. Öbür tarafta bu eserleri yok edenlerin, insanları katledenlerin, adına ne denirse densin, isimlerinin içinde İslam'ın hangi kelimesi geçerse geçsin İslam'la ilgisi olmadığını bütün dünyaya duyuruyoruz" dedi. 


Sultanahmet Meydanı'nda bulunan ve restorasyonu tamamlanan Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nin açılış töreninde konuşan Çelik, bu kadar değerli bir eserin restore edildikten sonra yeniden açılmasının kendisini sevindirdiğini söyledi. 


Pakistan'ın Peşaver kentinde önceki gün Taliban'ın bir okulda yaptığı katliamın kendisini çok üzdüğünü ifade eden Çelik, şunları kaydetti:


"Pakistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Nijerya'da İslam adına insanlar öldürülüyor. Özellikle çocuklar katlediliyor. İnsanlar İslam'ın sembolleri, değerleri kullanılarak kesinlikle Müslümanlıkla ilgisi olmayan birtakım katil sürüleri tarafından katlediliyor. Ama en acı verici olan da çocuklar katlediliyor. Kız çocuklarının okuma hakları ellerinden alınıyor.  Bu müzelerde sergilediğimiz eserler medeniyetimizin temel unsurlarıdır. Müslümanlar böylesine büyük akıl, kalp ve estetik birikimiyle kendilerini dünyaya gösterdiler. Müslümanların göstermesi gereken şey, açılışını yaptığımız bu müzedeki eserlerdir. Öbür tarafta bu eserleri yok edenlerin, insanları katledenlerin, adına ne denirse densin, isimlerinin içinde İslam'ın hangi kelimesi geçerse geçsin İslam'la ilgisi olmadığını bütün dünyaya duyuruyoruz. İslam için, Müslümanlar için can azizdir. Çocuklar, kadınlar azizdir. Bu şekilde düşünen Müslümanlar, dünyaya bu müzede sergilediğimiz eserleri vermişlerdir. Barış mesajları vermişlerdir."


Çelik, kültürel coğrafyanın, siyasi coğrafyanın ruhu olduğuna dikkati çekerek, dolayısıyla kültürel mirasa sahip çıkmanın bugün ve gelecek için bir tercih değil, zorunluluk olduğuna işaret etti. 


Bakanlık olarak kültür alanındaki çalışmalarında önceliklerinin, Türkiye coğrafyasında hayat bulmuş tüm medeniyetlere ait kültür varlıklarını hiçbir ayrım yapmaksızın korumak ve gelecek nesillere en sağlıklı şekilde ulaştırmak olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bakanlığımızca çağdaş müzecilik anlayışı çerçevesinde, ülkemiz coğrafyasında başlangıcından günümüze kadar tüm kültürlere ait eserlerin kalıplaşmış, durağan sergileme anlayışından uzak, modern teşhir yaklaşımıyla, mümkün olduğu durumlarda ören yeri canlandırmaları ve bilgi teknolojilerinden de faydalanmak suretiyle sergilenmesine çalışılmaktadır. Müzelere yalnız teşhir mekanları olarak değil, kültürel ve sosyal hayatın önemli unsurları olarak bakıyoruz. Bu meyanda müzelerimizin başta geçici ve kalıcı sergiler olmak üzere çeşitli eğitici ve tanıtıcı kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği, sinema, kafe, restoran, kütüphane, dinlenme alanları gibi yaşam alanları ile iç içe, akademik çalışmaların ve etkinliklerin düzenleneceği birer cazibe merkezi haline gelmesi için gayret ediyoruz."


Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın halihazırda farklı illerde 47 müze uygulama çalışmasını sürdürdüğünü, ayrıca 2003'ten bu yana Bakanlığın sorumluluğundaki 123 müzenin bakım, onarım ve teşhir tanzim çalışmasının tamamlandığını, yine aynı dönem içerisinde 44 yeni müze ve bağlı birimin ilk defa ziyaretçisiyle buluşturulduğunu ve halen 52 müzenin plan, proje, uygulama ve yeniden inşasına yönelik çalışmaların devam ettiğini bildirdi. 


 Açılışını gerçekleştirdiği Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nin sadece müzecilik açısından değil, tarihi anlamda da önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Çelik, şunları ifade etti:


"Müze, önemini, Türk ve İslam sanatı eserlerini sistemli bir şekilde ilk defa bir araya getirmesinden ve kurulduğu dönemde Batılı devletlerin topraklarımızda başlattığı kültür yağmasına karşı atılmış en somut adım olmasından almaktadır. Ayrıca müzeye ev sahipliği yapan, 16. yüzyıla ait İbrahim Paşa Sarayı, aynı zamanda mimari olarak günümüze ulaşan tek sadrazam sarayı olması açısından da önem taşımaktadır. Evkaf-ı İslamiye Müzesi’nin kurulması, tam bir asır önce, İslam ve Osmanlı sanatının en özgün örnekleri kabul edilen vakıf eserlerinin ülke dışına çıkartılmasını önlemek, ülkemiz insanının bu eserleri tanıyıp korumasını sağlamak ve bu kültür hazinesini gelecek nesillere kazandırabilmek amacıyla Evkaf Nazırı Ürgüplü Hayri Bey ve Müze-i Hümayun Müdürü Halil Edhem Bey tarafından gündeme getirilmiştir. Müze, 14 Nisan 1330, yani 27 Nisan 1914'te, Osmanlı Devleti’nin en sancılı olduğu dönemlerden birinde kapılarını açtığında, ülkemizde İslam sanat eserleri yağmalanıyor ve vakıf eserleri adeta sistematik bir şekilde çalınarak yurt dışına kaçırılıyordu. Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girmesine 7 ay kala açılan Evkaf-ı İslamiye, cami, türbe ve diğer dini yapılardan gelen çok sayıda İslam sanat eserinin bir araya getirilerek koruma altına alınmasını sağlayarak vakıf eserlerini bir müze çatısı altında toplamıştır."


Çelik,  2012'de başlanan ve 16,4 milyon TL harcanarak restorasyonu tamamlanan, 100. yılı kutlanan müzenin, Türk ve İslam sanatının hemen her dönemine ait 45 bin eserden oluşan zengin bir koleksiyona sahip olduğunu aktardı.  


Müzede yer alan eserler hakkında da bilgi veren Çelik, şöyle konuştu: 


"Müze koleksiyonunda, 8. yüzyıl sonuna tarihlenen ve müzeye 1917'de kazandırılan Şam Evrakları mevcuttur. Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshalarının da muhafaza edildiği, İslam dünyası ve İslam kitap sanatının gelişimi açısından büyük bir hazine olan Şam Evrakları için müze teşhirinde ilk defa bu boyutta bir bölüm ayrılmıştır. Müze teşhirinde İslam arkeolojisinin ilk kazısı olarak kabul edilen Samarra kazısı buluntularının önemli bir bölümüne yer verilmiş, yine 19. yüzyıl başında gerçekleştirilen Rakka kazısı buluntuları restore edilerek, kazı alanı canlandırması içinde ziyaretçilerimizin beğenisine sunulmuştur. Restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkartılan ve müze teşhirine dahil edilen hipodrom kalıntıları ise bilim dünyasının araştırmasına sunulmuştur. Ana hatlarıyla Peygamber sevgisinin sanata yansımasının ele alındığı Kutsal Emanetler bölümünde müzemiz koleksiyonlarında muhafaza edilen Hz. Peygamber'e ait Mukaddes Emanetlere de yer verilmiştir."


Konuşmanın ardından Bakan Çelik ve beraberindekiler müzeyi gezdi.


Törene, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Haluk Dursun, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Seracettin Şahin ve müze çalışanları katıldı.
#Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik
#Türk ve İslam Eserleri Müzesi
#restorasyon
9 yıl önce