Gürer, "29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Farkındalık Haftası" kapsamında, İstanbul Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen basın toplantısında, hastalığa ilişkin güncel bilgileri paylaştı.
Soruna ilişkin halkın yanlış bilgilendirilmesi nedeniyle hasta ve yakınlarının birçok sosyal ve psikolojik sorun yaşadığına işaret eden Gürer, "Sedef hastalığı bulaşıcı değildir. Şiddetli sedef hastalarında diğer hastalıklara yakalanma riski daha fazladır. Ayrıca bu hastalarda ortalama yaşam süresi beklenenden 5 yıl daha kısadır" dedi.
Prof. Dr. Gürer, hastalığın 2014'ün Mayıs ayında Stokholm'de düzenlenen "67. Dünya Sağlık Örgütü" toplantısında üye ülkelerce, "kronik, bulaşıcı olmayan, ağrılı ve dış görünümü etkileyen bir hastalık" olarak kabul edildiğini anlatarak, şu bilgileri verdi:
"Sedef hastalığı psikososyal sorunları da çok fazla olan bir hastalık. Hastalık toplumda yüzde 2 oranında görülüyor. Türkiye'de yaklaşık 1 milyon hasta bulunuyor. Bakanlığın bu konuya önemli derecede eğilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Derneğimizin temel amaçları arasında öncelikle sedef hastalığının topluma ve bireye olan yükünü tanımlamak, hastalığın bireylerin hayatına ve topluma yarattığı olumsuz etkilerin nasıl önlenebileceğine dair çalışmalar yapmak, ülkemizde sedef hastalığı yönetiminde iyileştirilmesi gereken alanları belirlemek ve sedef hastalığı yönetimi için öneriler sunmak yer almaktadır. Sedef hastalığı tedaviyle duraklatılabiliyor, tamamen izleri kaybediliyor. Ancak 2 ile 6 ay sonra hastalık tekrarlayabiliyor. Bu sebepten dolayı da tamamen iyileştirilemeyen bu hastalıkla hastaların yaşamayı öğrenmeleri gerekiyor."
Uludağ Üniversitesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Emel Bülbül Başkan da Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre Türkiye'de, 2012'de 290 bin 349 kişiye sedef hastalığı tanısı konulduğunu, bu sayının bir sonraki yıl 538 bin 632'ye yükseldiğini ifade etti.
Başkan, 2014 yılında ise tanı konulan sedef hastası sayısının 540 bin 485 kişiye ulaştığını aktararak, şöyle devam etti:
"Ülkemizde yapılan birçok merkezli çalışmada tıbbi anlamda tedavi gereksinimi olan şiddetli hastaların neredeyse yarıdan fazlasının hiç tedavi olamadığını veya sadece topikal tedavilerle oyalandığını göstermektedir. Hastaların yüzde 22,9 herhangi bir tedavi almamakta, yüzde 39,8'i sadece topikal tedavi almaktadır. Hastaların yüzde 26,1'i ise sistemik tedavi almaktadır. Sistemik tedaviye gereksinim duyan sedef hastası oranı ise yüzde 31,3'dür."
Toplantıya, Prof. Dr. Murat Borlu, Prof. Dr. H.Serhat İnalöz, Doç.Dr. Savaş Yaylı da katıldı.
