|

Türkiyeli STK’ların Afrika’da insani ve kalkınma yardımları

“Afrika açılımı özellikle Türkiye'nin ilişkilerinin zayıf olduğu ya da hiç olmadığı Sahra-altı Afrika bölgesini hedef alan bir politikaydı. Bu coğrafya ile siyasi, ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerin geliştirilmesini hedefliyor.”

Yeni Şafak
04:00 - 14/06/2015 Pazar
Güncelleme: 00:30 - 14/06/2015 Pazar
Yeni Şafak
Serhat Orakçı - İHH Afrika Koordinatörü


Avrupalı güçlerin istilasına uğrayan Afrika beş asır süren sömürgecilik sürecinde köklü dönüşümlere maruz kaldı. Dışarıdan gerçekleştirilen bu müdahale kıtanın ekonomik açıdan sömürülmesine, insanlarının köle olarak götürülmesine, büyük kitlelerin misyonerler eli ile Hıristiyanlaştırılmasına, geleneksel kültürlerin Batı kültürü etkisiyle erimesine ve tüm kıtanın siyasi, ekonomik ve kısmen dini açıdan Avrupa'ya bağımlı hale gelmesine yol açmıştır. 20. asrın ikinci arısında sona eren bu sancılı dönemin baş aktörleri, geride büyük bir enkaz ve kaos ortamı bırakarak kıtadan çekilmek zorunda kalmıştır.



SOĞUK SAVAŞ'IN MÜCADELE ALANI


Sömürgeciliğin bitmesiyle, kağıt üzerinde bağımsız hale gelen yeni ulus-devletler kalkınma ve yoksulluk gibi temel konulara eğildiler. Klasik düşüncede uluslararası yardımın kalkınmayı tetikleyeceği düşünülmekteydi. 1960'larda pek çok Afrika ülkesinin bağımsızlığını kazanmasının ardından İngiltere ve Fransa eski sömürgelerine maddi yardım ve krediler sağlayarak nüfuzlarını devam ettirdiler. Özellikle Soğuk Savaş'ın kızıştığı dönemlerde ise müttefik kazanmak isteyen süper güçler Afrikalı destekçilerini para ve askeri yardıma boğdular.



Süper güçler tüm insan hakları ihlalleri, soykırım ve yolsuzluklara göz yumarak acımasız diktatörleri sırf stratejik çıkarları uğruna desteklediler. Bu yöneticiler ise çevrelerindeki bir grup akraba, eş-dost ile ülke kaynaklarını hortumladılar. Ülkelerine gelen yardımları muhalif sesleri bastırmak için kullandılar. Soğuk Savaş bittiğinde ise maddi yardımlar da kesildi. Bu savaşın galibi Amerika'nın artık para akıtmasını gerektirecek bir durum kalmamıştı ortada.



ELİTLER ZENGİNLEŞTİ


2000 sonrası dönemde ise yeni petrol keşifleri ile Afrika'da toparlanma emareleri görülmeye başladı. Pek çok Afrika ekonomisi dünya ortalamasının üzerinde büyüme rakamlarına ulaştı. Ancak bu büyümeye rağmen kıtadaki yoksul kitlelerin sayısı azalma göstermedi. Adaletsiz gelir dağılımı bu ülkelerdeki bir grup elitin daha da zenginleşmesine yol açarken yoksul kitlelerin daha da artmasına sebep oldu.



Kalkınma ve yoksullukla mücadele uzun yıllardır Afrika'nın gündemini meşgul eden ana konular. Kıtada halen aşırı yoksulluk sınırında yaşayan büyük bir kitle bulunmakta ve halen daha pek çok ülkede altyapı oldukça yetersiz durumda. Afrika ülkelerinin yüzleştiği sorunları sadece kalkınmaya bağlı yoksulluğa indirgemek yanlış olur elbette. Silahlı çatışmalar, iç savaşlar, mülteci göçleri, yüksek işsizlik, AIDS, kuraklığa bağlı gıda krizleri gibi sorunlar da büyük kitlelerin yaşam kalitesini negatif yönde etkilemekte. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ise mutlu azınlıklar, mutsuz büyük kitleler doğurmakta.



Bugün sahra-altı Afrika'da 450 milyona yakın insan günlük geliri 1.25 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. 250 milyon civarında insanın temiz suya erişimi bulunmuyor. 500 milyondan fazla insan ise elektrikten yoksun bir hayat sürüyor. Afrika'da umudunu yitiren gençler ise çareyi dışarı gitmekte, göç teknelerinde arıyor. Yoksul halk eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden bile yoksun yaşamakta. Temel hizmetlerin yerine getirilmesinde devletler yetersiz kaldıkça Sivil Toplum Kuruluşlarına (STK'lara) büyük işler düşmekte.



BATI DIŞI AKTÖRLERİN YÜKSELİŞİ


Son yıllar Afrika'da İngiltere, Fransa ve Amerika gibi güçlerin karşısına Afrika ile ilişkilerini geliştirmeye başlayan Çin, Brezilya ve Hindistan gibi bölgesel güçler çıktı. Bu ülkelerin Afrika'ya yaklaşımları ise geleneksel denen aktörlerden farklı. Özellikle kıtada altyapı ve ticaretin gelişmesini teşvik edecek projeler başladı.



Afrika ile ilişkilerini farklı alanlarda geliştirmeye başlayan ülkelerden biri de Türkiye. 2000'li yıllarda başlayan bu süreç Türkiye'nin 2005 yılını “Afrika Yılı” ilan etmesi ile daha da ivme kazandı. Afrika açılımı özellikle Türkiye'nin ilişkilerinin zayıf olduğu ya da hiç olmadığı Sahra-altı Afrika bölgesini hedef alan bir politikaydı. Bu coğrafya ile siyasi, ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerin geliştirilmesini hedefliyor. Aradan geçen sürede Türkiye çok sayıda elçilik, uçuş hattı açarak Afrika'da görünür hale geldi, özellikle de Somali'de. Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle yaptığı ticaret hacminde artış kaydedildi. Afrika'dan burslu gelen öğrenci sayılarında artışlar var. Sivil toplum örgütleri başarılı projeler gerçekleştirebiliyor. Kıta'daki Osmanlı eserleri restore edilerek korumaya alınıyor.



TÜRKİYE'NİN SOMALİ SEFERBERLİĞİ


Türkiye'nin son yıllarda kalkınma alanında katettiği mesafe ise başlı başına Afrika için iyi bir ilham kaynağı. Daha 2000'lere kadar IMF'nin at oynattığı, yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarının halkı perişan ettiği, gençlerin yurt dışına kaçıştığı bir Türkiye söz konusuydu. Bu, Afrika ülkelerinin bugün yabancısı olmadıkları bir manzara. Pek çok Afrika ülkesi hala IMF'nin borç batağından çıkış yolu arıyor. Dış baskılarla korumacı politikaları terk ederek yerli üretim potansiyelini öldürmekteler.



Türkiye, 2011 içerisinde Somali'de önemli bir konuda öncü oldu. Türkiye'den çok sayıda kurum Somali için seferber oldu. Bu hem Türkiye açısından hem de Afrika açısından emsalsiz bir girişimdi. Hastaneler, okullar, yetimhaneler, camiler, su kuyuları gibi Somali'de halkın temel ihtiyaçlarını karşılayan pek çok proje Türkiye'nin devlet kurumları ve STK'ları tarafından gerçekleştirildi.


Afrika açılımıyla, Türkiye ile Afrika daha da yakınlaşırken, Türkiye'yi temsil eden sivil toplum sektörü de Afrika'da daha aktif hale geldi. Afrika genelinde sivil toplum eliyle yürütülen pek çok proje ve program bulunmakta. Özellikle kırsal yerleşkelerde başlatılan su kuyuları, göz ameliyatları, okul, hastane ve yetim projeleri bu yörelerde kalkınmayı desteklemekte.



Türkiye'nin kalkınma yardımlarını gösteren 2013 resmi verileri STK'ların yapmış olduğu yurtdışı yardımların yıllık 300 milyon dolara yaklaştığını ve geçen senelere göre büyük bir artış olduğunu göstermekte. Bu tutarın 95 milyon doları Afrika ülkelerine ayrılırken; Somali, Nijer, Çad, Sudan ve Mali, Türkiyeli sivil toplum kuruluşlarının en fazla proje gerçekleştirdiği ülkelerin başında gelmekte. Kırsal kalkınmanın desteklenmesinin yanında, özellikle Afrikalı sivil toplum kuruluşları ile kurulan ortaklıklar ve yerel kurumların kapasitelerinin geliştirilmesi kıtanın geleceği ve yoksulluk sorunun kalıcı çözümü açısından büyük önem taşımakta.


#Afrika
#sömürgecilik
#tika
#ihh
9 yıl önce