|

Yemen’e barış aramak

İsveç müzakerelerinde, Hudeyde Limanı ve Sana Havalimanının Husiler tarafından meşru hükümete teslimi konusu, gerek müzakereleri gerekse sahadaki reel durumunu etkileme konusunda kilit rol oynamaktadır. Bu maddeler üzerindeki anlaşmazlık İsveç görüşmelerinin seyrini olduğu kadar Yemen’deki savaşın geleceğini de belirleyecek iki ana faktör olarak değerlendirilmekte.

Yeni Şafak
04:00 - 18/12/2018 Salı
Güncelleme: 04:50 - 18/12/2018 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
RİAD DOMAZETİ - İNSAMER ORTADOĞU ARAŞTIRMACISI

Yemen’de, meşru Hadi hükümeti ile Husiler arasında 4 yıla yaklaşan çatışmalar sonucu, ülke nüfusunun yüzde 70’i açlık sınırına mahkum durumda. İki taraf arasında 2016 yılında kesilen barış görüşmelerinin ardından, bu yılın Eylül ayında Birleşmiş Milletler’in (BM) girişimiyle Cenevre’de tarafları bir araya getirme girişimleri, Husilerin İsviçre’ye gidememesi nedeniyle başarısız olmuştu.

Nihayet, BM’nin girişimleriyle çatışmanın tarafları arasında görüşmeler, İsveç’in başkenti Stokholm’e 50 km. uzaklıktaki Rimo köyünde, Aralık ayında başladı. Görüşmeler başlamadan önce, Kasım ayının ikinci yarısında tarafların iyi niyetini gösteren esirlerin salıverilmesi gerçekleşti. İki taraftan 5 binden fazla kişinin salıverilmesi müzakereler öncesi önemli bir psikolojik eşiğin aşılmasını sağladı.


MASAYA OTURMAYA İTEN FAKTÖRLER

Yemen krizinde taraf olan güçler arasında İsveç görüşmelerinin başlamasına, gerek sahada meydana gelen gerekse uluslararası konjonktürün değişmesiyle ortaya çıkan gelişmeler sebep oldu. Sahada Hudeyde etrafında yoğunlaşan çatışmalar bir yanda devam ederken, ağırlaşan insani durum ve tarafların bir diğeri üzerinde mutlak bir üstünlük kuramaması gibi faktörler, müzakereleri tetikleyen gelişmelerin başında geliyor.

İnsani durumun bir felakete dönüşme potansiyeli taşıması, Yemen krizinin, giderek daha fazla uluslararası kamuoyunu meşgul etmesine neden oldu. Uluslararası kamuoyunun artan baskısı da savaşan taraflar arasında barış görüşmelerini gündeme taşıyan önemli bir diğer etken oldu.

Yine ABD Kongresi’nde Yemen’e ilişkin tartışmaların giderek iç siyaset malzemesine dönüşmesi ve Trump yönetimine karşı bir siyasal araç olarak kullanılma ihtimalin ortaya çıkması, özellikle Arap koalisyonun desteklediği Hadi hükümetinin ikna edilmesi noktasında önemli bir faktör oldu.

Suudi Arabistan ve İran’ın Yemen’de vekalet savaşına ilişkin artan harcamaları ve güvenlik risklerinin artması da görüşmelerin başlamasına neden olan önemli faktörler arasında.

Diğer yandan İran destekli Husilerin barış masasına oturmaya iten en önemli sebepler arasında Arap Koalisyonun artan askeri operasyonları ve uluslararası izolasyon oluşturuyor.

GÖRÜŞMELERDE TARAFLAR VE BEKLENTİLER

BM Yemen Özel Temsilcisi Griffiths görüşmelere ilişkin yaptığı açıklamada, müzakerelerin Yemen’de bir dönüm noktası olduğunu ve sonuca ulaşmaması halinde, Yemen halkının yarısının kıtlık sınırına gelebileceği uyarısında bulunması dikkat çekti. Griffiths ayrıca taraflar İsveç’ten ayrılırken Yemenliler için somut bir sonucun alınacağını da ümit ettiğini belirtti.

Diğer yandan çatışmanın tarafları da, krizin sonlanması ve barışın sağlanması dilediklerini ifade ettiler. Meşru Hadi hükümeti temsilcisi Abdullah el-Alim yaptığı açıklamada İsveç görüşmelerini barış için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Husi heyetin başkanı Muhammed Abdusselam da görüşmelerin başarıyla sonuçlanması için çaba sarf edeceklerini söyledi.

İsveç’teki görüşmelerin birkaç önemli madde üzerinde yoğunlaştığı görülüyor. Meşru hükümet heyet üyesi Ziraat Bakanı Şeyh Osman Mecalli’nin yaptığı açıklamada hükümetin müzakerelerden beklentisini, Husilerin kontrolünde olan Hudeyde limanından çekilerek hükümete teslim edilmesi, Hudeyde kentini Hadi hükümetine bağlı yerel mahalli meclise teslim edilmesi, Sana havalimanın uluslararası uçuşlara açılması, esirlerin salıverilmesi, mayın döşenen arazilerin haritasının hükümete teslim edilmesi, muhasara altında bulunan bölgelerde özellikle de Taiz’de ablukanın kaldırılması, merkez bankasının geçici başkent Aden’e nakledilmesi ve insani yardımların ulaştırılması için koridor açılması olarak özetledi.

Meşru hükümetin söz konusu talepleri karşısında Husi heyetinin ise farklı beklentiler içinde olduğu görüldü. Husiler, mayın döşenen arazilerin haritasının teslim edilmesi, Sana havalimanın uçuşlara açılmasına ve Yemen merkez bankasının Aden kentine taşınmasına kesin olarak karşı olduklarını açıkladı. Husiler, görüşmelerin ilerlemesi ile birlikte Hudeyde limanının tarafsız bir bölge ya da BM’nin idaresinde olmasısı kaydıyla kontrolünü devretme hususunda mutabık kalabileceklerini belirtmesine rağmen, Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani yaptığı açıklamada Hudeyde limanının hükümete teslim edilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklaması dikkat çekti.

Taraflar arasında, esirlerin takası ve mahkûmların salıverilmesi, Taiz gibi yerleşim alanların muhasarası ve insani yardım koridorunun açılması noktasında müzakerelerin devam edeceği ve önümüzdeki yılın ilk aylarında BM’nin arabuluculuğundaki görüşmelerin yapılacağı belirtildi.

MÜZAKERELERİN GELECEĞİ VE BAŞARI OLASILIĞI

İsveç’teki görüşmeler Yemen için yeni bir umut olarak kabul edilse de, sahadaki bazı gerçekler, görüşmeleri başarısızlığa mahkûm edebilecek faktörleri içinde barındırıyor. Her şeyden önce vekalet savaşı yürüten İran, Suudi Arabistan ve BAE’nin masada olmaması; Islah Partisi, Güneyli Ayrılıkçılar ve yerel bağımsız çeşitli grupların temsiliyetin bulunmaması, İsveç görüşmelerini başarıya ulaşmasını zorlaştıran önemli eksiklikler olarak göze çarpıyor.

İsveç’te müzakereler devam ederken, sahada çatışmalar ise şiddetlenerek devam etti. Müzakerelerde Hudeyde limanı maddesinde anlaşmaya varıldığının açıklanmasına rağmen, liman etrafında silahlı çatışmalar hiç durmadı. Husilerin Suudi Arabistan topraklarına yönelik füzeli saldırıları da kesilmedi.

Hadi hükümetinin görüşmelerdeki temsiliyeti olumlu görülmesine rağmen, sahadaki reel gücünün zayıf kalması ve özellikle milis güçlerini zapt edememesi, barışın sağlanması noktasında kuşku uyandırıyor. Her ne kadar Hadi hükümeti tüm Güneyli grupları temsil ettiği iddiasında olsa da, söz konusu gruplar birçok zaman sahada fevri hareket ediyorlar.

İsveç görüşmelerini etkileme potansiyeline sahip bir diğer faktör de, söz konusu süreci sahada sabote etme girişimlerinin olasılığı. Aden Körfezini istikrarsızlaştıran insan ve silah kaçakçıları, Yemen savaşının devamı için iki taraf arasındaki güvenini sarsabilecek provokasyonlara girişme potansiyeli taşıyor.Kızıldeniz ve Aden Körfezindeki istikrarsızlık kaçakçılar için önemli bir gelir kapısı oluşturuyor.

İsveç görüşmelerinde, Hudeyde limanı ve Sana Havalimanının Husiler tarafından meşru hükümete teslimi konusu da, gerek müzakereleri gerekse sahadaki reel durumu etkileyecek kilit öneme sahip. Bu iki madde üzerindeki anlaşmazlığın, İsveç görüşmelerinin seyrini olduğu kadar Yemen’deki savaşın geleceğini de belirleyecek iki ana faktör olduğunu unutmamak gerekiyor.

ÖNEMLİ KAZANIM

Yemen’de 4 yıldır devam eden savaşa siyasi çözüm bulmaya dönük İsveç’te yapılan müzakereler, tüm engelleyici faktörlerine rağmen sahada mücadele eden aktörleri biraraya getirmesi ve doğrudan heyetler arasında görüşme yolunu açması sebebiyle önemli bir kazanım olarak görülmelidir.

Görüşmelerde en azından Yemen halkının acılarını hafifletecek bir uzlaşının sağlanması, ülkede 4 senedir devam eden insani felakete kısa vadede bir çözüm getirecek olsa da, uzun vadede Yemen’de başta eğitim olmak üzere topyekün bir ihya ve kalkınma hamlesinin gerekliliğinin altını çizmek gerekir.

#Yemen
#Suudi Arabistan
#ABD
#Husiler
5 yıl önce