Geçtiğimiz hafta yapılan seçimlerle birlikte 13 yıllık tek parti iktidarı dönemi sona erdi. Sandıktan çıkan sonuç koalisyonu gösteriyor. O günden bu yana herkes Y ve Z kuşağına olan biteni anlatmaya çalışıyor ama nafile! Nerede 2000'lerin Türkiyesi, nerede batan bankalar, krizler, yasaklar.... Elbette şu dönemde kurulacak koalisyon hükümetinin sonuçları 1990'dakilerle aynı olmayacak. Yine de genç kuşağa Türkiye'nin 90'lı yıllarından hem trajik hem de komik bir koalisyon sözlüğü çıkardık. İster trajik bul ister komik karar senin: Koalisyonlu Türkiye'de an çok konuşulan sözcükler burada !Aman bu sözcükleri bu defa duymayalım duasıyla buyrun okumaya…
Sözlüklere kalırsa koalisyon, tek partinin çoğunluğu elde edemediği durumlarda, en yüksek oyu alan partinin başka partilerle anlaşma yoluna gitmesi demek. Ama bunun tanımını en iyi yapan ve bir anda Twitter fenomeni olan @hakirim şöyle diyor: Bizim öğrenciler koalisyon görmedi tarif edeyim: aynı derse üç hoca giriyor aynı anda üçü birden anlatıyor ve sınavda hepsinden sorumlusunuz.
Koalisyon demek bir anlamda 'kriz'lere eş değer anlam taşıyor. Farklı siyasi partilerin oluşturduğu koalisyon üyeleri birbiriyle tartışırken fikir ayrılıkları işleyişi etkilemesi de cabası. Kriz de tam bu noktada doğuyor. Öyle bir tane de değil bunlar. Kabine krizi, hükümet krizi, güvenoyu krizi, meclis başkanı krizi, erken seçim krizi… Bu krizlerden bir veya daha fazlasını ilerleyen günlerde yeniden yaşama ihtimalimiz oldukça yüksek.
Koalisyon dönemlerinde banka batırmak her zamankinden çok daha kolay. Örneğin sadece 90'larda 27 banka bir anda batmıştı. Hortumlamak, hortumcu gibi ifadeler nereden çıktı sanıyorsunuz?
Yanlış okumadınız. 90'ların karanlık koalisyon yıllarında Anayasa kitapçıkları havalarda uçar, hedefini öyle bulurdu. Anayasalar uçtukça dolar yükselir, alım gücü de düşerdi. Benzer dönemlerde faizler yüzde 60'a enflasyon yüzde 25'lere çıktığı da oldu. 90'lar Anayasaları uçuşa geçirdi de yazarkasalar yerinde mi durdu sanıyorsunuz? Doğaüstü bir olay gibi yazılmış olsa da, Alaaddin'in halısıyla alakası yoktur, insan eliyle atılmıştır.
90'lı yılların koalisyonlarının en ilginç yanlarından biri de kendilerine verilen isimlerdi. Anasol-d, Refah-Yol bunların ilk akla gelenleri. Bunlar da ne demek dediniz biliyorum. Örneğin Anasol-d hükümeti Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi'nin koalisyonuyla oluşuyordu. Refah- Yol ise Refah Partisi ile Doğruyol Partisinin birleşimi idi. Bu isimleri kim, nasıl buluyordu, başbakanlıkta bu tür işlere bakan bir daire mi vardı muamma... Ama Y kuşağının buna yabancı olduğu bir gerçek.
Bir memur maaşı bir tv etmez
Enflasyonu duyduk da bu da nesi şimdi dediğinizi duyar gibiyiz. Devalüasyon enflasyonun amcaoğludur aslında. Özetle dövizin tavan yapıp, paranın pula dönmesi demek. Türkiye bu durumu 1994'de 5 Nisan kararlarının ardından yaşamıştı. İnanır mısınız bilmiyoruz ama aynı yıl ortalama memur maaşı dönemin parasıyla 11 milyon 100 bin iken 70 ekran standart bir televizyon 15 milyondan başlayan fiyatlarla 9 taksitle satılıyordu.
Yaşı 25'in altında olanlar 'kuyruk' dediğimiz zaman akıllarına yeni iPhone modeli için girilen kuyruklar gelebilir. Ama biz benzin, et, tüpgaz, şeker, margarin ve hastane kuyruğundan bahsediyoruz. Koalisyon ortaklarının farklı kararları piyasada güvensizliğe neden olur, ekonomi sarsılır, kuyruklar artar... İşler çığrından çıktığında tüketiciye 'karne' dahi verilebilir. İphone kuyruğuna pek benzemiyor yani…