|

''Türkçe şiir yakınım olur''

Şair Hayriye Ünal 34 şairin şiirlerinden yola çıkarak kaleme aldığı yazılarını ''Tahlil Tahrip İnşa/Modern Şiir Eleştirileri'' adıyla kitaplaştırdı. Şiirin coşkuyla eleştirinin ise akılla yola çıkılarak yazıldığını söyleyen Ünal, ''Türkçe şiir benim yakınım olur, şiirimle oraya aidim. Kandaşız. Onu yakından tanımaktan, bu dev metnin labirentinde dolaşmaktan hoşlanıyorum'' diyor.

Belya Düz
00:00 - 9/11/2014 Pazar
Güncelleme: 20:28 - 9/11/2014 Pazar
Yeni Şafak
''Türkçe şiir yakınım olur''
''Türkçe şiir yakınım olur''

1973 doğumlu şair Hayriye Ünal''ın ''on beş yıla yayılmış şiir eleştirilerimin kaydıdır'' sözleriyle tanımladığı kitabı Tahlil Tahrip İnşa / Modern Şiir Eleştirileri Hece Yayınları''ndan çıktı. Ünal''la otuz dört şaire dair kırk yazının yer aldığı yeni kitabını ve şiir eleştirisinde geldiği noktayı konuştuk.

Günümüz edebiyat dünyasında şiir eleştirisinin, sahibini ve taliplisini oldukça çekindiriyor olması bu alanda bir kısırlık yaşamamıza sebep oluyor. Tahlil Tahrip İnşa nasıl bir eleştiri anlayışıyla kitaplaşma sürecine girdi, bu yazıların ortak kalkış noktası nedir?

Şiir coşkuyla, eleştiri akılla tetikleniyor. Coşkulu akılla, analizci akıl aynı değil. Aynı şeyin biri buhar biri de katı hâli gibi düşün. Şiirde güzel olanı, elle tutulur hâle sokuyor eleştiri. Buna talip oldum, bu işi hem seviyorum hem de somutlaştırmada iyiyim. Türkçe şiir benim yakınım olur, şiirimle oraya aidim. Kandaşız. Onu yakından tanımaktan, bu dev metnin labirentinde dolaşmaktan hoşlanıyorum. Bulgularımı çağdaşlarımla paylaşmalıydım.

Kitaptaki çözümlemelerde şairlerin ''kadın''ı nasıl ele aldığı bir leitmotiv olarak göze çarpıyor. Bugünden baktığınızda bu on beş yıllık okuma yazma serüveninizde şiir eleştirinizin merkezini şairin duygusal deneyimleri oluşturuyor diyebilir miyiz?

Diyemeyiz; böyle dersek bu detaylı eleştiri kitabı başka bir şeye indirgenir. Eleştirimin tek bir merkezi yok. Şairin duygusal ve duygusal olmayan bütün deneyimleri şiirde nasıl görünüyorsa o kadarıyla ilgiliyim. Bakışımın odağında şiir metni var. O metni oluşturan hikâyeler, artlarında yatan hayat kesitleri metni çözmemde sadece birer ipucudur. Ben şifre çözücüyüm; sezgi kullanmaksızın şifre çözülmez, eleştiri de yapılamaz, örneği yok. Eleştirim, tüm karmaşık malzemeyi, metnin içerdiği şiirsel niteliği ortaya çıkarmak için kullanır. Şiirsel nitelik duygusal deneyimle artıp azalan bir şey değildir. Bazen duygusal deneyim açısından kupkuru bir metnin yüksek şiirsel niteliği olabilir. Veya tersi. Fakat şiirsel nitelik, tarihsel deneyimle artıp azalan bir şey olabilir. Eleştiri, bu nedenle bir süreksizlik noktası olarak şiiri kavrarken şiirin etrafına da, önce ve sonradaki sürekliliğin mahiyetine de bakar.

YENİ ŞİİRLER İRONİDEN GEÇİLMİYOR
II. Yeni sonrası şiirimize yönelik genellikle lirik şairler üzerine yazmışsınız. Bunun Türk şiirinin bütününü görme açısından riskli bir tutum olduğuna katılır mısınız?

Edebiyat tarihçisi değilim. Şair-eleştirmen olarak tanımlıyım bu medyumda. Bütünü görmeyi isteyen varsa, onun eline nitelikli bir pertavsız veren kişiyim. Yani -şiirle ilgili bir topluluğun olguyu kavraması yönünde- senin dediğinin tersine, olası riskleri azaltan kişiyim. Lirikten kastın toplumsallık dozunun düşüklüğü ise, evet Yaşar Miraç gibi şairleri yazmadım. Şiiri ''toplumsal''a endekslemeyi şiire büyük tehdit olarak görüyorum. Lirizmi de barındıran şedit şiirleri olan İsmet Özel, Hakan Şarkdemir, parodide bir eşik İzzet Yasar, ironisiyle Ergin Günçe gibi ve birçok yönüyle genç şairler yeni ciltte olunca o bütüne daha yakın olacağız.

Ek olarak -bu dostane bir uyarı sayılsın- ''duygusal deneyim''i, ''lirik''i vb. bir dizi ''çirkin'' işaretlemek, (bir başkası ''epik''e çirkin işareti koyar) kadim zamanlar boyunca esas teşkil etmiş şeyleri ötekileştirmek, buradan bir ''düşman imgesi'' tedarik etmek, şair için emin ol oldukça kısırlaştırıcıdır. Hepsinin şiire hizmet etmesi varken neden namevcut bir düşmana enerji harcayalım?

Bizde şiir eleştirisi denildiğinde akla ilk Hüseyin Cöntürk, Eser Gürson, Asım Bezirci gelir. II.Yeni şairleri şiirin diğer dönemlerine nispeten zengin bir eleştirel ortam içinde kendilerinin de eleştirmeni olabildiler. Bugün ise aksine şiir ortamına, her şiir eleştirisini ''polemik'' diye

indirgeyen vasat bir zihniyetin hakim olduğunu görüyoruz. Bu vasatlığa karşı nasıl konum alıyorsunuz?

Saydığın isimler fena değildir, fakat yoktan iyi. Vasatlığa karşı bu kitabı ve devamını yazarak, şiir yazarak konum alıyorum. İçinde olmak istediğim ''fevkalade dünya''nın bana düşen kısmını kendi terimlerimle yaratmaya çalışıyorum. Kazmaya başlayan kişiyim. Fakat sürdüren, bitiren başkaları olmalı. Şiirin büyüklüğüne inanan, büyük dünyalara talip, ölümsüzlük arzusu taşıyanlar gerekli. Vasatlık, daha kalabalık olduğu için pençesi kapıcıdır, fakat kuvveti azdır. Eleştiri metnine başka isim takarak etkisini azaltmaya çalışabilirler. Eleştiri konusu olmak insanlara ağır gelebilir, bunu polemik diye etiketleyerek ''şahsî'' demeye getirir, fakat o eleştiriyi düşünmeden de edemez, buna göre şiirini sorgular, tabii olağanüstü kör değilse. Uzun vadede, kararlılık ve metin odaklı, gayrişahsî eleştiri etkilidir. Üstün niteliği korumanın yolunu şiire ve eleştiriye her şeyin önünde bir yer vermekte buldum. Müşteriye değil istekli okura inanıyorum.

Kitap; Garip, II.Yeni ve sonrası dönemlerin, ömrünü veya şiirini tamamlamış şairlerine yönelik yazılardan oluşuyor. Devamı olan kitapta da günümüz şiirinin nabzını tutacağınızı söylüyorsunuz. Bugün yazılan şiire dair ne söylemek istersiniz?

Bir. Şiirin ''ortak önemi'' konusunda bir şüphe var bugün. Fakat bireysel dünyalarda o önem korunuyor. Şiire eğilmiyormuş gibi eğilmek modası yaygın. Çoğu metin alelade ironiden, pastişten, kaba hicivden geçilmiyor. Fakat çürütülmek istenen o hayalî ana metin konusunda parça hâlde bile fikir sahibi olunmadığı apaçık.

İki. Tüketici için üretilen, beğeniyi hesaplayan kitsch metinlere bile tanım gereği şiir deniyor. İkinciler, motive bir kitleye duymak istediklerini söylüyor. Üç. Kabile kültürü. Bu üç soruna karşı kanonik keskin jestler gerekli. Bunun en iyi yolu eleştiri.

Eleştiri eylemi -ne tür ithamla lekelenirse lekelensin- sürdükçe gizli kalmış değerli, uzatılanı almamış iyi şairler, alkışlanmış değersiz, etten kalkan oluşturmuş müteşair… hepsi açığa çıkacak.

9 yıl önce