|

Ekonomik Kriz Dönemlerinde, Finansal Yönetimin 5 Altın Kuralı

Canovate Group CFO’su Zafer Akay, ekonomik kriz dönemlerinde finansal yönetimin altın kurallarını anlattı. Zafer Akay, bu dönemlerde; Yatırımlar, Hedging (Finansal korunma), Kaydi Para&Vadelendirme, Şirket içi Bilinçlendirme ve Finansal Kuruluşlarla İletişim konularında yapılması gerekenler hakkında bilgi vererek, şunları kaydetti. :

iLAN
13:25 - 18/12/2018 Salı
Güncelleme: 13:58 - 18/12/2018 Salı
Diğer
Canovate Group CFO’su Zafer Akay
Canovate Group CFO’su Zafer Akay

1-Yatırımlar: Kuşkusuz, ekonomik krizlerin ne zaman gerçekleşeceği finansçılar tarafından önceden tahmin edilse bile, bunun kesinliğinden hiçbir zaman bahsedilemez. Bunlar sadece birer tahminidir. Bu da ekonominin sosyal bilim gerçekliğinden kaynaklıdır. Ekonomik krizler baş gösterdiğinde, sizin hangi durumdayken buna maruz kalacağınız en önemli temel sorununuzdur. Nakit pozisyonunuzun yüksek olduğu bir dönemeden de olabilir veya büyük bir yatırımın tam ortasında da olabilirsiniz. Nakit pozisyondayken yakalanmak olabilecek en olumlu durumken, büyük bir yatırımın tam ortasında ekonomik krize yakalanmak ise olabilecek olumsuz maruz kalma olabilir. Yatırım politikalarınızı tekrar gözden geçirmek, durdurmak, ertelemek gibi konuları yeniden değerlendirmeniz gereklidir. Bazı durumlar ve dönemler vardır ki; “en iyi yatırım, yatırım yapmadığınız zamandır” bile denilebilir. Bazen de en iyi yatırım kriz dönemlerinde elde edilen fırsatların önceden görülerek değerlendirmesi sonucu yapılan yatırımdır. Dolayısıyla var olan yatırımlarınızı ve projelerinizi yeniden değerlemeniz zorunludur. Ülkenizde yaşanan bir ekonomik daralma varsa, bireysel olarak bir şirketin bunun aksi yönde gelişme göstererek büyümesi ancak geçici, istisnai durumlarda mümkündür. Bazen de fırsat varsa tam tersi kazançlı da çıkabilirsiniz. Dolayısıyla, bünyenizin dışarın gelen şok tepkilere hızlı tepki vererek reaksiyon göstermesi önemlidir. Etki-tepki süresini en aza indirmek ve gerekli kararlı hızlıca uygulamaya geçirmek gereklidir. Bunun için, yatırımı bitirme veya erteleme-durdurma olabileceği gibi, tam tersine krizde yakalanan fırsatları değerlendirerek yatırım harcamalarınızı daha da arttırabilirsiniz. Bu tamamen şirketinize özgü yapı ile ilgilidir.

2-Hedging (Finansal korunma): Kur dalgalanmalarına karşın finansallarını bir dönem öncesinden, gelecek dönemlerde oluşabilecek kur dalgalanmalarına karşı “hedege”lemek. Örneğin, 2019 yılından başlayarak, her ay işletmenin ortalama1 milyon dolara ihtiyacı olacağı varsayımından yola çıkarsak, ocak, şubat, mart … aralık 2019 sonuna kadar, bir finansal kuruluşla forward (ileri tarihli kur) kur satın alma anlaşması yapılabilir. Böylece, kurlardaki olağanüstü dalgalanmalar ne kadar yüksek olursa olsun, bu işletmenizi olumsuz etkilemeyecektir. Şunu da belirtmek gerekir ki, hedge için en iyi dönemler, milli para biriminizin yabancı para birimi karşısında en güçlü olduğu dönemlerdir. Kurların en yüksek olduğu dönemler ise, finansalların “hedge”lenmesi için elverişli bir yapıyı sağlamaz. Yine de en optimal hedge dönemi, döviz kurların denge ve/veya dengeye en yakın dönemleridir.

3-Kaydi Para & Vadelendirme: Ekonomik resesyonlarda, muhtemelen bankaların ve merkez bankasının gösterge faiz oranları yükseleceğinden/yükselmiş olacağından, şirketinizin ihtiyaç duyacağı fon miktarını en aza indirmelisiniz ki, fonlama maliyetinin şirketinize ve gelir tablonuza vereceği zararı en aza indirebilirsiniz. Bunun için tedarikçilerinize ve/veya bankalar ve finansal kuruluşlarına olan borçları yeniden yapılandırmak, nakit ödemelerinizi vadeye yayarak çek ile veya vadeli açık hesap çalışmak, ithalatlarınızı vadelendirmek (KKDF maliyeti olacaktır), uygulayacağınız politikalarınızdan bazıları olmalarıdır. Bu size, ihtiyaç duyacağınız yabancı kaynak miktarını en aza indirecek, fonlama maliyetinizi azaltacaktır. Tedarikçileriniz tarafınızdan, vadelendirmeden doğan vade farkı maliyetleri olsa bile, bu maliyetler finansal kurumlardan elde edemediğiniz, etseniz bile maruz kalacağınız faiz oranından daha az olacaktır. Kaldı ki, kriz dönemlerinde finansal kuruluşlarda kredi verirken seçici davranacağından, kredisiz yaşamayı bir süreliğine de olsa test etmeniz zorunlu olabilir. Bu durumlarda, hayatta kalmayı başarmalısınız. Kısacası, kredisiz yaşamayı öğrenmelisiniz.

4-Şirket içi Bilinçlendirme: Bir şirkette finansal yönetimden sorumlu olanlar; bir ekonomik krizin varlığını gören, hisseden, yaşayan birinci derece kişilerdir. Hissedarlar dahil, diğer yöneticiler ve çalışanlar bu durumu hissetmeyebilirler. Finansal yönetimden sorumlu olan yöneticilerin; bu durum hakkında öncelikle hissedarlar olmak üzere yönetici ve çalışanları bilinçlendirmeleri gereklidir. Bu durum hissedarların yatırımlarını erteleme, yöneticilerin yeni projelerini gözden geçirmelerine, çalışanların beklentilerini düşürmesi adına önemlidir. Hissedarların girişimci ruhlarına aykırı olsa bile, onların yeni yatırım, yeni girişim politikalarından belli bir süre vazgeçirmek veya ertelettirmek gerekli olabilir.

5-Finansal Kuruluşlarla İletişim: Finansal resesyon dönemlerinin hiç kuşkusuz baş aktörleri, finansal kuruluşlardır. Finansal kuruluşlar, şirketlerin nefes almasını sağlayacak fonların kaynağıdır. Yaşamak için ihtiyaç duyacağınız fonların tedarikinden sorumlu finansal kuruluşlarla iletişiminize bu dönemde hiç olmadığı kadar özen gösterin. Ziyaret edin. Onların, sizi ziyaret etmesini sağlayın. Olası bir kriz durumunuzda, şirket politikalarınızı ve finansal yönetiminizi, anlatın ve ikna edin. Krizdeki eylem planlarınızı ve aldığınız tedbirleri anlatmanız, finansal kuruluşların size bakış açısını ve güvenlerini olumlu yönde etkileyecektir.

#finans
#ekonomi
#yatırım
5 yıl önce
default-profile-img