|

Ruh başka zihin başka: Psikolojimizi tasavvuf düzeltir

Prof. Süleyman Derin: Freudyen anlayış, ruhu denklemden çıkardı. Beden ve zihin kaldı. Bazı konular var ki, ilâhî yardım olmadan cevap veremeyiz. İnsanın her mertebedeki sıkıntıları, halvet, zikir, açlık gibi(...) tasavvufta değişik tekniklerle terbiye edilir. Psikolojiyi aşan şeyler bunlar.

Zeynep Betül Erhun
00:00 - 23/09/2022 Cuma
Güncelleme: 00:13 - 23/09/2022 Cuma
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

İslami ilimler arasında psikolojiye en yakın olanı tasavvuftur. Tasavvuf nefis, benlik, kişilik gelişimi, arzuların kontrolü, niyetlerin tahlili gibi psikolojinin de ortak konularıyla yakından ilgilenir. Peki ruhun şifası için uğraşan bu iki ilim dalının ayrıldığı noktalar nedir? Hangisi insanlara daha iyi gelir? Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Süleyman Derin Hoca sorularımızı cevapladı.

- Tasavvuf konusunda genel olarak insanların kafasında bir algı var. Siz nasıl tanımlıyorsunuz tasavvufu?

Tasavvuf, insanın manevi gelişimini ele alan ve yöneten bir ilim sahasıdır. İhsan hadisi; bizlere İslam’dan, imandan ve ihsandan bahsediyor. Cebrail aleyhisselam soruyor: İslam nedir, iman nedir, ihsan nedir? İslam’ın cevabını fıkıh ilmi veriyor, imanın cevabını kelam ilmi veriyor, ihsan sorusunun cevabını ise tarikatlar ve tasavvuf, maneviyat ilimleri veriyor. Tasavvuf, bir yolculuktur, manevi bir yolculuk. Allah’a giden vuslat yoludur. Ve bu yolun değişik makamları menzilleri vardır. İşte tasavvuf, ‘Bütün bu makamları nasıl aşarız? Bu menzilleri nasıl aşarız? Nefsimizi nasıl terbiye ederiz? Ruhumuzu nasıl geliştiririz?’ sorularına cevap bulmaya çalışır.

HEM AHİRET HEM DÜNYA MUTLULUĞU

- Psikoloji ve tasavvufun kesiştiği ve ayrıldığı noktalar nelerdir?

Bugün kişisel gelişim denen bir ilim dalı var. Pozitif psikoloji var. Ruhla ilgileniyor. Bu yüzden de tasavvuf ve psikoloji pek çok yerde kesişiyor. Ama tasavvuf psikolojiyi çok aşar ve kapsar: Çünkü psikoloji dünyevi bir ilimdir. Psychology, ruh bilimi demek esasında, ama zamanla ruhu inkar etmeye başladı Batı Dünyası. Freudyen, maddeci anlayışla beraber, ruh artık denklemden çıkarıldı. Beden ve zihne indirgendi. Tabii burada en büyük sıkıntı, insan nedir sorusu. Tasavvuf buna cevap verdiği için bugün çok popüler.

Psikoloji de ona cevap vermeye çalışıyor ama psikolojinin ilahi bir kaynağı olmadığı için pek çok yerde batağa saplanıyor. Çünkü bazı konular var ki, ilahi yardım olmadan cevap veremeyiz. “Biz bu dünyaya nasıl geldik, nereye gideceğiz?” sorularına fizik, matematik gibi hiçbir bilim dalı cevap veremez. Ama metafizik, yani ahiret ilimleri, dini ilimler buna cevap verir. Tasavvuf da insanın hem bu dünyada mutluluğunu, hem de ahirette mutluluğunu sağlayan bilim dalıdır.

İNSANI İNSAN YAPAN RUHTUR

- Modern dönem insanları, çok fazla ruhsal sorunlarla boğuşuyor ve cevabını da modern psikolojide arıyorlar. Tasavvuf nasıl bir çözüm sunuyor insanlara?

Batı’da tahrif edilmiş olan Hristiyanlık ve Yahudilik insan fıtratını tanımadığı için, insanlar bu dinlerden bıkmış durumda. Mesela diyor ki Hristiyanlık; bekar yaşamak büyük fazilettir. Olacak iş değil. Sonra ‘birisi senin sağına vurursa, sol tarafını dön’ diyor. Belki bunlar iyi niyetli şeyler ama insan fıtratına aykırı. Böyle olunca da baktılar ki mutluluk getirmiyor, Batı alemi de dinden uzaklaştı. Dini kenara bırakınca da ruh ortada kaldı. Ki insanı insan yapan ruhtur İmam Gazali’ye göre. Sonra modern psikoloji ruhu reddetmeye ve vücudumuzun beden ve zihinden ibaret olduğunu iddia etmeye başladı. Halbuki insan zihin ve bedenin çok daha fazlası.

RUHLA ALAKALI MUAZZAM BİR BİLGİ VAR

Bizim tasavvuf ve İslam psikolojisinde en büyük avantajımız, çok sıkıştığımız zaman, yani insanın kendi düşünerek cevap veremeyeceği sorular olduğu zaman cevap için Kur’an ve sünnette başvurabilmemizdir. Ve Kur’an ve sünnet, yani İslam dini insan fıtratına yüzde bin uygun. Allah’ın bize yasakladığı her şey bize zararlı olan şeyler, emrettiği her şey bize faydalı olan şeyler. Psikolojik açıdan da böyle. Ayrıca tasavvuf geleneğinde bin seneden fazla bir süredir müridler gözlemleniyor, bireysel özelliklerine göre bir yol çiziliyor. Mesela tekkeye gidiyorsunuz, oturuyorsunuz, kalkıyorsunuz, Şeyh Efendi diyor ki, bu fıtrattaki insanlar böyle olur, diğerleri şöyle olur diyor, onlarla alakalı verdiği tavsiyeler birike birike bir adab gelişiyor.

Ve bugün elimizde insan ruhuyla alakalı muazzam bir bilgi birikimi var.

İslam denge dinidir

- İslam, daha özelinde tasavvuf, insanın hayatını nasıl etkiliyor?

İslam tam bir denge dini. İnsanın hiçbir tabii ihtiyacını reddetmiyor. Yemek, içmek, aile kurmak gibi. Bazı mistik yapılar gibi insanı fıtratına aykırı davranmaya zorlamıyor. Böyle olunca da bizim sufilerin terapileri bugün herkese faydası olacak şeyler.

Mesela Nefs-i Emmare’yi okuduğumuz zaman modern psikolojideki her türlü davranış bozuklukları, hastalık kaygı stresi görürüz. Nefs-i Levvame’de mesela, insan kendini ayıplamaya başlıyor. Yaptığı hatadan dolayı kendini eleştiriyor. Sonra mülheme, mutmainne diye gelişim devam ediyor,

İnsanın her mertebedeki sıkıntıları, halvet, zikir, açlık gibi tasavvufta değişik tekniklerle terbiye edilir. Psikolojiyi aşan şeyler bunlar. Mesela Gazali'nin İhyau Ulumiddin adlı eserinde Faziletler ve Reziletler başlığında insanın zayıf ve güçlü yönlerini anlatıyor, insanın hastalıklarının tedavisini gösteriyor, hele onun Kimya-i Saadet adlı eseri, adı üstünde “mutluluğun reçetesi”ni bizlere sunuyor.

Kendi değerlerimize dönmeliyiz

-
“Tasavvuf bir yolculuk” dediniz. Bu yolculuğa çıkabilmek için bir rehber gerekiyor. Çünkü bu insanın kendi başına bulabileceği bir yol değil. İnsanların rehberlerini bulabilmek için nasıl bir yol izlemesi, nelere dikkat etmesi gerekiyor?

Psikoloji ile karşılaştırırsak; siz kendinizi iyi hissetmiyorsunuz, iç dünyanızda çatışmalar var, kırgınlıklarınız var. Ne yapıyorsunuz? Bir psikoterapist arıyorsunuz, arkadaşlarınıza soruyorsunuz. İşini iyi yapan bir terapist tanıyor mu diye. Ve o terapiste gidip iyi olmuş insanlar buluyorsunuz, diyorsunuz ki evet bu iyi bir terapist. Tasavvufta böyle. O tekkeden, o şeyhten yetişen insanlara bakıyorsunuz. Eğer o insanlar düzgün, insan-ı kamil insanlarsa, evet burası düzgün bir yer diyorsunuz.

Tasavvufu nasıl buluruz diyorsak; Avrupalılar anladı ki Hristiyanlığın için boşaltıldı, o yüzden Himalaya Dağlarına, Tibet’e Budist tapınaklarına gidiyorlar, ruhlarını iyileştirmek için. Biz de diyoruz ki, buyrun Konya’ya, İstanbul’a gelin. Tasavvufun güzelliklerini gösterelim size. Dinimiz dengeli, uygulamalarımız dengeli, insan fıtratına uygun. Önce tabii kendi halkımıza anlatmamız lazım. Kendi değerlerimize karşı büyük bir saldırı ve düşmanlık var. Mesela bir Budist rahip buraya gelse, “aydınlanmış insan, guru, yogi” denilip ders almaya gidiyorlar, bir de üstüne para veriyorlar. Ama semaya gelin, sufi zikrine gelin desek, bunlar geri kalmış şeyler derler. Toplumumuzda böyle yanlış bir bakış açısı var, bunu düzeltmeliyiz inşallah. Anadolu topraklarının her yerinde evliyalar var,

onların hayat felsefesini, yaşam tarzlarını tanısak yeter. O zaman inanıyorum ki mali ve psikolojik olarak dünyadaki en ileri ülkelerden biri olabiliriz. Bu zenginliğe sahibiz. Kendi değerlerimize dönsek, Mesnevi’yi okusak, Kimya-ı Saadet’i okusak güzel olmaz mı?


#Tasavvuf
#Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
#Süleyman Derin
#İslam
#psikoloji
2 yıl önce