|

Trafikte kul hakkına girmeyelim

İslam özellikle kul hakkına ayrı önem verir. Trafik kurallarının ihlali sonucunda yaşanan can ve mal kayıpları ile sakatlıklar da kul hakkına girmektir. Hem araç sürücüleri hem de yayalar açısından dikkat edilmesi gerekenleri Prof. Dr. Saffet Sancaklı hoca yazdı. q

Zeynep Betül Erhun
00:00 - 14/01/2022 Friday
Güncelleme: 16:33 - 14/01/2022 Friday
Yeni Şafak
ARŞİV
ARŞİV
Hayatımızın her alanını hak bilinciyle kuşatan İslam, özellikle kul hakkına ayrı bir önem verir. İnsanlarla ilişkimizin temel dinamiklerini belirleyen bu kavramın en çok gözetilmesi gereken yerlerden biri ise trafik. Hem araç sürücüleri hem de yayalar için kul hakkı açısından dikkat edilmesi gerekenleri
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Saffet Sancaklı Hoca yazdı.
Ülkemizin t
rafik kazalarında d
ünya üçüncüsü olduğu ve ölüm sebepleri arasında trafik kazalarının üçüncü sırada yer aldığı acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Ülkemizde trafik kazalarının sebepleri arasında ise % 95’in üzerinde bir oranla sürücü hataları ilk sırada yer alıyor.
Aşırı hız yapma, yorgun, dalgın, uykusuz ve alkollü araç kullanımı, öfke ve sabırsızlık, kuralları ihmal ve benzeri hatalar belirleyici rol oynuyor.

Ortaya çıkan tabloda can kaybı, sakat kalanlar ve mal kaybı oldukça yüksek boyutlarda. Her yıl bir ilçe nüfusu kadar insan kaybediliyor. Tüm bunları engellemek için konulan ve trafiği düzenleyen kurallar can ve mal güvenliğini korumayı amaçlıyor.

KUL HAKKI KAVRAMI

Haklar konusunda geniş bir yelpazesi olan
kul hakkı
kavramı, bir değer olarak adalet, sorumluluk, vefa, emek gibi pek çok evrensel değeri kapsar.
En büyük kul hakkının ise insan canına kıymak olduğu söylenebilir.
İslâm, insanın can ve malını korumayı temel beş ilkesinden biri görmüştür.
Trafik kuralları
insan için ve insanın lehine konmuş kurallar ise, trafikteki kural ihlallerinin dindeki adı da kul hakkıdır.

Hz. Peygamber, “Zarar yoktur, zarara karşılık zarar vermek de yoktur” buyurarak her türlü zararı yasaklar. Bu kural hayatın her alanında geçerlidir. Hz. Peygamber, “Allah katında insanın saygınlığı, vallahi Kâbe-i muazzamanın saygınlığından daha yücedir” şeklinde buyurarak insanın değerini ve saygınlığını dile getirir.

İslâm hukukunda insanın canı, bedeni, malı, ırzı, şeref, haysiyet ve itibarı her türlü saldırıya karşı korunmuştur. Dolayısıyla bu değerlerden herhangi birine zarar verecek her türlü haksız müdahale yasaklanmıştır.

Trafik kazaları konusu temel olarak kişinin mal varlığına, hayatına ve vücut bütünlüğüne yönelik olduğundan hem ceza hukukunu, hem de medeni hukuku ilgilendirir. Dinimizin haram kıldığı alkollü içki, uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullanmak da pek çok trafik kazasına neden olur.
Trafikte
sorumsuzca davranıp kendini ve diğer insanların hayatını tehlikeye atmak asla hoş görülemez ve cezasız da bırakılamaz.

BİLİNÇLİ KİŞİ HAKKANİYETLE HAREKET EDER

Sürücülerin, yolcuların ve yayaların, kendileri dışındakilere karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların yerine getirilmemesinin dini literatürdeki karşılığı kul hakkının ihlalidir. D
olayısıyla trafik kurallarını ihlâl etmek hem kendi hayatını hem de başkalarının hayatını tehlikeye atmak anlamına gelir ve kul hakkını içerir.
Örneğin, kırmızı ışığı dikkate almayıp seyre devam etmek kendilerine yeşil ışık yanmış olanların hakkını ihlaldir. Yayaların araçlara ayrılmış yoldan gitmesi sürücüllerin hakkının ihlalidir.
Trafik kurallarına uyulması da kul haklarıyla yakından ilişkili
bir konu olup, aynı şekilde kul hakkının her yerde geçerli olduğunun bilincinde olan bir kişi, trafikte hakkaniyete göre hareket edecektir.

TRAFİK KURALLARI KÜÇÜMSENMEMELİ

Kural ihlali sonucu yaşanacak maddi ve manevi zararların kul hakkıyla doğrudan ilgilidir.
Trafik kuralları hiçbir şekilde küçümsenmemeli.
Çünkü bu kurallar çok acı tecrübelerin sonucunda konmuştur. Dolayısıyla her ihlal kul hakkına girer.

Konuyla ilgili bir örnek verecek olursak; kuralları uygulayan bir sürücü, kendi şeridinde giderken karşıdan sarhoş veya dikkatsiz olarak gelen bir sürücü gelip ona çarpar ve neticede can ve mal kaybı yanında yaralanma meydana gelir. Bu kazayı irdelediğimizde burada en büyük kul hakkının söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.

Eğer burada
kul hakkı
söz konusu değilse hiçbir yerde söz konusu olamaz. “Kıyâmet gününde hak sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun (kendisine vuran) boynuzlu koyundan (kısas yoluyla) hakkını alacaktır” hadisi esasında şu ayetin de açılımı, tefsiri olmaktadır: “Zerre miktarı hayır ve iyilik yapan onun mükâfatını, zerre miktarı şer ve kötülük yapan da onun cezasını görür.”

Dini bir zorunluluk

  • Trafik kuralları hakkında konulmuş hükümlere uymanın vacip mesabesinde olması, hem dînî hem de aklî bir sonuçtur
    . Tüm dünyada toplumun güvenini ve maslahatını karşılamak için yetkililerce konulan bu kurallara itaat etmek gerekli olmasaydı bu kuralların konması bir saçmalık olurdu. İnsanın can ve malını koruyan bir kuralın Kur’ân’da geçmesi de gerekmez. Trafikteki her kuralsızlık ya canda ya da malda zarara neden olduğuna göre trafik kurallarına uymak, hem bir vatandaş olarak hem de bir Müslüman olarak dini bir zorunluluk ve dini bir vecibedir. Trafikte karşımızdaki kişinin zarar vermeyi bırakalım, korkmasına dahi sebep oluyorsak o kişinin hakkına girmiş oluyoruz. Gereksiz yere onu kornayla rahatsız ettiğimizde de bunun dinen sorumluluğu olan bir hak olduğunu unutmamalıyız. Böylece trafik kurallarına riayet etmenin önemi ortaya çıkmaktadır.

#trafik
#kul hakkı
#Kabe
#Saffet Sancaklı
2 years ago