Türkiye'nin 8 yıl içerisinde kendi gözlem ve haberleşme uydularını üretebilecek, fırlatabilecek ve bunları başka ülkelere de satabilecek bir ülke haline geleceğini söyleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 'Göktürk-4 uydusunda 20 santimlik çözünürlükle görüntü elde edecek noktaya kadar bu teknolojiyi götürmüş olacağız. Bugün sadece Amerika Birleşik Devletleri 20 santimlik ve bir de Rusya 20 santimlik görüntü elde edecek uyduya sahip' dedi.
Değişik alanlarda kullanmak üzere 8 yıl içerisinde muhtemelen 12 yeni uydu daha yapılacağını belirten Ergün, Türkiye'nin bu uydularla maden arayacağını, yanı sıra zirai ürünlerin rekoltesini izleyerek tarımsal teşvik politikası geliştireceğini vurguladı.
Aralık ayı sonuna kadar Göktürk-2 uydusunu fırlatacaklarını belirten Ergün, 'Bu tamamen kendi yaptığımız bir gözlem uydusu. Geçen yıl fırlattığımız Rasat-2 uydusu 7,5 metreye 7,5 metre büyüklüğündeki bir çözünürlükle görüntü elde ediyor. Göktürk 2,5 metreye 2,5 metre büyüklüğündeki bir çözünürlükle görüntü elde edecek, 5 yıl uzayda kalacak ve o sürede Göktürk-3 yapılacak, ondan sonra Göktürk-4 yapılacak. Göktürk-3'te 1 metrenin altında çözünürlükle görüntü elde edeceğiz, Göktürk-4'te 50 santim altında çözünürlükle görüntü elde edeceğiz, 20 santimlik çözünürlükle görüntü elde edecek noktaya kadar bu teknolojiyi götürmüş olacağız. Bugün sadece ABD 20 santimlik ve bir de Rusya herhalde 20 santimlik görüntü elde edecek uyduya sahip' şeklinde konuştu.
Ergün: 'Bunun maliyetinden ziyade, bunun teknolojisine sahip olmak, vermez yani adam size bunu, siz yapmazsanız başkası bunu size vermez. Göktürk'le dünyanın her yerinden görüntü alacağız, yani Göktürk-2'yi fırlattığımızda dünyanın her yerinden görüntü alma şansına sahip olacağız.' dedi.
Ergün, TÜBİTAK uzay enstitüsünde uydu çalışmalarında yan ürün olarak balistik teknolojisi ile ilgili keşif yapıldığını,'Emniyet'in 100 bin kovanla kıyaslı yazılım kullandığını söyledi
Ergün: 'Mevcut telefonları kriptolu hale getirecek çalışma yapılıyor. İstesek bunu da kriptolu yapabilecek çalışmayı da yapıyorlar. Kamudaki telefonlar da bu moda gelebilir'
Ergün: 'Mesela 10 yıl önce savunma sanayiinde ihtiyaçların yüzde 25 kadarı Türkiye'deki üretimden karşılanırken bugün 52'ye çıktı. 10 yıl sonra,yani bunu yakında daha da yüksek rakamlara çıkarmak imkanına sahip olacağız. TÜBİTAK'ın savunma sanayiinde çalışan enstitüleri bunda önemli katkı sağladı. 2 bin 500 mühendis TÜBİTAK'ta sadece savunma sanayine yönelik çalışmada bulunurken AR-GE yapıyor.'
Çocukların ücretsiz deneyimleyecekleri Bilim Merkezleri 5 yıl içinde öncelikle 16 büyük şehirde, sonrasında ise 2023'e dek tüm il merkezlerinde inşa edilecek. Çocukların bilime dokunacaklarını kaydeden Ergün, 'Dokunun, bozun önemli değil yani çünkü onu bozulduktan sonra yapacak ekiplerde orada olacak. Çocuk fizik dersinde yer çekimi diye bir şey gördü veya hortumlar nasıl oluyor konusunu gördü. Orada hortum olacak ve o çocuk hortumun içinde kalacak yaşayacak yani hortumun kendisine ne yapabileceğini belli bir ölçekte görecek' dedi.
Ergün: 'Isıl Pil diye bir şey var, dünyada az sayıda ülke bunu üretiyor ve vermiyorlar yani çoğu zaman. 4-5 tane ülke var bunu üreten. Biz 5. veya 6. ülkeyiz. Mühendislerimizin tasarımı ve üretimi.' dedi.
Ergün: 'SOM adını verdiğimiz bir seyir füzesi çalışmamız var.Tamamen Silahlı Kuvvetler'e yapılan bir çalışma. 250 kilometre menzile kadar testleri yapıldı, seri üretim aşamasına geldi. Türkiye'de uçaktan atabiliyorsunuz, denizden gemiden ve karadan atabilirsiniz'
Ergün: 'TÜBİTAK'ta Siber Güvenlik birimini yeni kurduk. 60 kişi çalışıyor,kısa zamanda 150 kişiye ulaşacak.Bu konuda çocuklar da yetiştiriliyorlar. Çünkü siber saldırılar önümüzdeki dönemin en büyük tehditleri. Bu neyi gösteriyor? Türkiye'de bütün kurumların siber saldırılara karşı güvenlik duvarları oluşturmasını ve veri güvenliğinin sağlanmasının gerekliliğini. Bankalar saldırıya uğruyor. Avrupa'daki bankalar bile siber güvenlikle alakalı test yaparken bizim bankalar da bu konuda testten geçiyor'
Otomobil sektöründe mevcut katma değer oranının henüz yüzde 20 seviyesinde olduğunu, teşvikten yararlanmak için bunun en az yüzde 40 olması gerektiğini dile getiren Nihat Ergün yerli otomobil markası konusunda sektörün yeterli cesareti gösteremediğini söyledi ve 'Dünyanın 10 büyük ekonomisinden olacaksak markalarımız olmalı' yorumunu yaptı.
