|

Bilinç ödülü: Bayram

Bayramın vazgeçilmezi geleneksel bir ürün olan şekerlemeyi üreten firmalar, hüzün ve terk edilmişlik teması üzerine inşa eder reklamlarını. Huzur evinde ya da kendi evinde ziyaret edilmeyi bekleyen unutulmuş yaşlılar. Buna karşılık kapitalizmin sembolü içecek reklamları ise şen şakrak neşe içinde büyük aile temasıyla kutlar seyircinin bayramını. Nihayet Dergi yazarlarından Sema Karabıyık, dizi kültürümüze eleştirisini okuyucuları için yazdı.

10:50 - 11/05/2020 Pazartesi
Güncelleme: 11:09 - 11/05/2020 Pazartesi
Nihayet Dergi
Nihayet Dergi yazarlarından Sema Karabıyık, dizi kültürümüze eleştirisini okuyucuları için yazdı.
Nihayet Dergi yazarlarından Sema Karabıyık, dizi kültürümüze eleştirisini okuyucuları için yazdı.
Türk kültürünü yaşattığı ve ihracatla tüm dünyaya tanıttığı iddia edilen dizilere, içeriklerinde kültürümüze dair ne var diye dikkat kesildiğimden bu yana, bizden ne kadar uzak hikâyeler olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorum. Sözde aileyi merkeze alan, aile fertlerinden oluşan, hatta aynı evde yaşayan büyük geniş aile anlatılan; ama birbirine düşman, birbirinin kuyusunu kazan, entrika aksiyonuyla yol alan hikâyeler. Her akşam aynı saatte aynı sofraya oturmak, aile olmak için yeterli dizi lügatinde.

Dallas
'taki entrikalar solda sıfır kalacak” iddiasıyla senaryolar yazılmaya başlandığından bu yana anlatılan bizim hikâyemiz, bizim aile yapımız, bizim kültürümüz değil! Yerli kodlarla süslü kapitalist ailelerin işgali altında ekranlar. Bu sebepten bizim dizilere neden Ramazan gelmez, neden yılbaşı kutlanır ama bayrama yok hükmünde davranılır sorusunu sormaktan vazgeçtim. Özellikle muhafazakâr kodlarla üretilen dizilerdeki bayram sahnelerini gördükten sonra. 1995 yılında yayınlanan Süper Baba'da erkekler toplu halde bayram namazından gelir. Dört kuşak bir arada, Fiko, babası, dedesi ve oğlu; babaanne ile kızlar evde kahvaltı sofrasını hazırlar. Çikolata kolonya eşliğinde bayramlaşılır, birlikte kahvaltı edilir. Fiko tüm aile fertlerine hediye almıştır. Hastanede yatmakta olan çocukların annesi ziyaret edilir. Araları limoni olmasına rağmen Fiko eski eşiyle bayramlaşır. Kadın, çocuklarını getirdiği için minnettar olduğunu dile getirir, “Onlar senin de çocukların, üstelik bugün bayram” diye cevap verir Fiko. Bayram namazından başlayarak hediyeleşme, bayramlaşma, barışma, hasta ziyareti, tam tekmil bayramın ruhunu yakalayabilen nadir dizilerdendi
Süper Baba
.

Aynı dönemde yayınlanan
Mahallenin Muhtarları
'nda da önce ev ahalisi birbiriyle bayramlaşır, sonra mahalleli şen şakrak bir şekilde kahvede bayramlaşırlar. Mahalle dizisinin son örneklerindendir her iki dizi de. 2000'li yıllarda mahallenin dışına çıkan, platolarda çekilen dizilerle birlikte mahalle ruhu kayboldu. Yalı, köşk ve villaların egemenliği hüküm sürmeye başladı. Zengin fakir çatışması senaryoların kimyasını oluşturmaya devam etti, ama ev kavramı yok oldu. Yalıda yaşayanlarla gecekonduda yaşayanların macerasına dönüştü senaryolar. Yalıya gidiyorum, köşke geçiyorum, konaktayım diyen zenginlere karşılık; konduya gidiyorum diyen fakirler. Çekim ekibinin kullandığı ifadeler karakterlere replik olarak yazılınca yapaylık gün yüzüne çıktı.

Özel televizyonlardan önceki dönemde bayrama özel skeçlerle süslü eğlence programları hazırlanırdı TRT tarafından. Özel televizyonlar özel radyolardan sonra istediği sanatçıya şarkıya istediği zaman ulaşma imkânıyla birlikte eğlence programları gözden düştü. Dizilerin altın çağını yaşadığı dönemde, yayın akışında hiçbir değişiklik yapılmazdı, reytinglerde de en ufak bir oynama olmazdı. Avrupa Yakası gibi dizilerde sevilen sanatçıların misafir oyuncu olduğu bayrama özel bölümler yazıldı. Son yıllarda reytingler düşük gelir endişesiyle bayram arası verilmeye başlandı dizilerde. Bayramda yayınlanmayacağı bilinince senaryolarda bayrama yok hükmünde davranıldı.

2014 yaz aylarında yayınlanmaya başlayan Diğer Yarım; başörtülü karakterlerin varlığıyla muhafazakâr hatta mutaassıp bir dizi olarak algılansa da detaylarda öyle olmadığı görüldü. Yayın zamanı hesaplanmadığı için Ramazan ayında başlamasına rağmen diziye Ramazan gecikmeli olarak geldi. Doğumdan sonra ayrılan ikiz kardeşlerin birbirini bulması üzerine kurulu Diğer Yarım; biri başörtülü diğeri başı açık ikizlerin yer değiştirmesiyle ivme kazandı. Mutaassıp anne, kızının ani bir şekilde başını açma kararıyla baş etmeye çalışırken, seküler olarak çizilen baba tarafı tesettüre girme sebebini anlamaya çalıştı. Gerçek ortaya çıktığında zengin baba malvarlığını kaybetmiş, mahalleye taşınmış, bayrama ulaşılmıştı. İkizlerin annesi kızların sevdiği yemekleri hazırlayarak eski eşinin evine geldi. Kayınvalide ile yıldızları hiç barışmamıştı, bayram vesilesiyle barıştırmak gibi bir girişimde de bulunmadılar. Beni ekran karşısında hayretlere düşüren, annemi Esma'dan soğutan bir teklifle kızlar babaanne ve yarım akıllı halayı evden gönderdiler; “siz gitseniz de biz ailecek ilk bayram kahvaltımızı yapsak” teklifi eşliğinde. Bayram sofraları geniştir, uzak aile fertlerine de açıktır, küsleri dargınları bir araya getirmek için vardır anlayışını yerle bir ederek.

Entrika yoğunluğundan, anlatılan aile profillerinin bize uzak olduğunun bilincinde olunmasından, belki dizilerin bayramda yayınlanmayacağı gerçeğinden hareketle, dramlara bayram uğramaz genelde. Komedi dizilerine de bayram namazında ayakkabıların çalınması vesilesiyle gelir. Baba oğlunu uyandırmakta bir hayli zorlanır, sonra birlikte evden çıkarlar. Bir sonraki sahnede biri üzgün diğeri gülmemek için kendini zor tutar vaziyette kapıda belirdiklerinde, anne ne olduğunu sorar. Cevap alamayınca gözleri evin reisinin ayaklarına kayar kamerayla birlikte ve kahkahalar yükselir; adamın ayağında oldukça komik naylon terlikler vardır. Kaç defa gördüm bu sahneyi, kaç dizide gördüm sayısız.

Dini, ahlakı, günahı yeniden yorumlayan yerli dizilerde; ölürken Kelime-i Şahadet getiren bir karaktere rastlamak neredeyse imkânsızdır. Ya “seni seviyorum” diyerek aşkını ilan ederler ölürken ya da bir sırrı ifşa ederek teslim ederler ruhlarını. İstisna her zaman komedi dizilerinde yaşanır. Aşk Yeniden'de uçak türbülansa girdiğinde ölmekten korkan Zeynep, birkaç defa eşhedü… eşhedü… der ama bir türlü devamını getiremez, yardım yeni tanıştığı Fatih'ten gelir. Fatih Kelime-i Şahadet'in devamını getirerek sahnenin komedi eksikliğini giderir. Ölüm deyince gerçi ölebilen karakter de yoktur dizilerde. Sürekli ölümden dönenler olduğu gibi, önce öldü denilip ardından ölmedi yaşıyor diyerek kaldığı yerden devam eden karakterler geçidine sahne diziler.

Cenazelerden sonra evde mevlit okunan sahnelere rastlanıyor sıklıkla ama hakkını vererek değil. Yasin-i Şerif fon müziği olarak kullanılıyor âdeta. Hocahanım fonda Yasin okuyor, entrikasından bir an bile taviz vermeyenler kinlerini kusmaya, planlarını açık etmeye devam ediyor. İtirazım Var isimli sinema filminde ise imam cemaatle birlikte namaza durduğunda fonda Orhan Gencebay'dan "İtirazım Var" şarkısı çalınıyor, derken silah sesi, cemaatten biri cinayete kurban gidiyor.

Komedi programlarında bayramda 'evde yok' numarası yapan emeklilerin skeçleri yazılıyor. Yaşlı çift evde yok numarası yapmaya çalışır, fakat çocuklara yakalanır. Çaresiz açar kapıyı, şekerle yetinmek istemeyen çocuklar “bozuk para yok” denince post makinesini çıkarır ve yaşlı çiftten intikam alırcasına kredi kartından kendilerine bayram harçlığı tahsil eder. İşler Güçler Cadılar Bayramı'yla Ramazan Bayramı'nı karıştırır, süper kahraman kılığında kapıları çalan yetişkinlerle sözüm ona mizah yapar.

Bayramın vazgeçilmezi geleneksel bir ürün olan şekerlemeyi üreten firmalar, hüzün ve terk edilmişlik teması üzerine inşa eder reklamlarını. Huzur evinde ya da kendi evinde ziyaret edilmeyi bekleyen unutulmuş yaşlılar. Buna karşılık kapitalizmin sembolü içecek reklamları ise şen şakrak neşe içinde büyük aile temasıyla kutlar seyircinin bayramını.

Bayram; inanç, düşünce ve duygularla yaşanır. Bayram bilinç işi ve kulluk bilincinin ödülüdür.
#Ramazan
#Kulluk bilinci
#ödül
4 yıl önce