Teknolojinin gelişmesiyle birlikte doğal olarak her şey de dijitalleşme sürecine girdi. Bu gidişata paralel bilgilerin tek bir havuzda toplanmasının pratikte hayatı oldukça hızlandırdığı bir gerçek olsa da diğer taraftan baktığımızda yine aynı sebepten ötürü güvenliği sağlamak da oldukça zorlaştı. Öyle ki araştırılan kişiye yönelik tek bir kritik önem seviyesinde bilgiye sahip olunması halinde neredeyse tüm hayatını öğrenebilme imkanı mevcut.
İşte haberimize konu olan sosyal sigorta numaraları (ya da daha geniş bir kümede ele alacak olursak sağlık bilgileri) bu kritik bilgilerden birisi. Ne de olsa karşıdaki kişinin sigorta numarası üzerinden hem diğer sistemlere hem de kişinin iş hayatı hatta kısmen de olsa özel hayatı gibi verilere erişim sağlanabiliyor. Dahası kişinin sağlığına ilişkin tüm veriler de bilinir hale geliyor ki tahmin edeceğimiz gibi özellikle üst seviyede bulunan kişiler hakkında bu tür bir bilgiye sahip olunması kötü niyetli kişilerin elinde son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir silah işlevi görüyor. Olayın bir diğer tarafında ise geçtiğimiz günlerde ülkemizde de yaşamış olduğumuz gibi sahte reçete üzerinden ilaç vurgunu yapabilmek geliyor ki dünyanın en büyük 'örtülü mafyasının' ilaç mafyası olduğunu göz önünde bulundurursak tehlikeyi daha da iyi analiz edebiliriz. Ne de olsa sadece sahte reçete gibi görece önemsiz küçük vurgunların değil, hastalığa sebep olacak virüslerin üretilip o virüsleri etkisi hale getiren ilaçların fahiş paralarla satılması gibi küresel çapta milyarlarca dolar 'resmi' vurguna sahne olunan bir sektör sağlık sektörü.
Yukarıda yazdıklarımızı doğrular biçimde, Amerika'da da son dönemin en popüler korsanlıklarının başını dijital sağlık verilerine yönelik hırsızlıklar çekmeye başlamış durumda. O kadar ki, kredi kartı hırsızlıkları artık giderek 'kim uğraşacak üç kuruş için?' statüsünde değerlendirilmeye başlanmış durumda. Hatta verilere göre sadece bu yılın başından şimdiye kadar geçen süre içerisinde aralarında CareFirst, Anthem ve Premera gibi önemli isimlerin de bulunduğu çok sayıda sağlık sigortası firması siber saldırıya maruz kalarak veri tabanlarında yer alan milyonlarca kişiye yönelik sağlık bilgilerinin, korsanların ve onların arkasındaki güçlerin eline geçmesine sebep oldu. Keza siber saldırı sonucu verilerini çaldıran resmi ve yarı resmi kurumlar da mevcut ki bunlarda birisi de Kişisel Yönetim Ofisi. Üstelik saldırıların bir kısmının Çin tarafından gerçekleştirildiğini işaret eden delillerin mevcut olduğuna yönelik açıklamalara baktığımızda işin arkasında 'küresel anti-güç odaklarının' olabileceğini iddia eden senaryoların kuvvet kazandığını görüyoruz.
Velhasıl uzman analizlerini değerlendirdiğimizde hepsinin mutabık olduğu konu şu ki, halihazırdaki borsaya yönelik saldırılara ek olarak sağlığa yönelik siber saldırıların yakın geleceğin en büyük dijital hırsızlarının başında yer alacağına kesin gözüyle bakılıyor.
