ABD’nin Çin hükümeti adına casusluk yapmakla suçladığı, ve küresel alanda kuşatma politikası izlediği Çinli teknoloji devi Huawei’nin kurucusu ve patronu Ren Zhengfei, İngiliz medya kuruluşu BBC üzerinden Washington’a meydan okudu. Ren, “ABD’nin bizi ezmesinin imkânı yok. Dünya Huawei ve gelişmiş tekonolojisi olmadan yapamaz” dedi. Son dönemde ABD’nin “Beş Göz” olarak bilinen Soğuk Savaş dönemi istihbarat yapısı ve NATO eliyle Huawei’nin küresel faaliyetlerine ilişkin bir kuşatma stratejisi yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Bu politika sonucunda ABD müttefikleri Yeni Zelanda, Kanada, Avustralya ve Japonya, Huawei’ye karşı yaptırımlar ve yasaklar getirmeye başlamıştı. Huawei’nin Mali İşler Direktörü (CFO) Meng Wanzhou’nun Kanada’da gözaltına alınmasının bu politikanın uzantısı olduğu kaydediliyor. Ren Zhengfei, röportajda, kızının ABD’nin talebi üzerine Kanada’da gözaltına alınmasını da ‘politik bir karar’ olarak değerlendirdi.
ABD DÜNYAYI TEMSİL ETMİYOR
BBC’ye özel bir röportaj veren Ren, “ABD’nin bizi ezmesine imkân yok. Dünya da biz olmadan yapamaz çünkü biz daha ilerideyiz. Geçici bir süre için bizi kullanmamaları için daha fazla ülkeyi ikna etseler bile, her zaman küçülmeye gidebiliriz” ifadeleri kullandı. Ren Zhengfei, “Batı’da ışıklar gitse de, Doğu parlamaya devam eder. Kuzey karanlığa gömülürse de Güney hâlâ var. Amerika dünyanın tümünü temsil etmiyor. Sadece bir kısmını temsil ediyor” dedi.
CASUSLUK İDDİALARINA RET
Çin kanunlarına göre, firmaların, “ulusal istihbaratla işbirliği yapması, birlikte çalışması veya desteklemesi” zorunlu tutuluyor. ABD yönetimi Huawei’nin bu madde yoluyla Çin istihbarat servisi adına küresel alanda çalıştığını iddia ediyor. Huawei kurucusu Ren, ABD’nin iddialarını redderek, şirketin sahip olduğu teknolojilerde, casusluk amaçlı, herhangi bir programın bulunmadığını belirtti.
- Kolonyal dönem politikaları
- Çin devletine bağlı Çin Küresel Televizyon Ağı (CGTN) internet sitesinde de ABD’nin Huawei’yi hedef alan politikası eleştirildi. Ken Moak tarafından kaleme alınan yazıda, ABD yönetimi, Huawei’ye karşı koloni dönemi politikaları izlemekle ve müttefik ülkelere kendi hukukunu dayatmakla itham edildi. Yazıda, ABD’nin baskı ve tehdit politikasının Yeni Zelanda, Avustralya ve Japonya üzerinde işe yarıyor gibi görünse de Huawei’ye yönelik casusluk ya da ulusal güvenliğe tehdit gibi suçlamaların bu ülkeleri yüklü bir tazminat ödemeden yükümlülüklerinden kurtarmayacağı savunuldu. Yazıda ABD’nin bugüne kadar Huawei ya da diğer Çinli teknoloji firmalarına yönelik casusluk suçlamalarında somut bir delil sunmadığına da dikkat çekildi.
