Oruç ve Ramazan'ın hayatımızdaki önemini anlatan Din Sosyoloğu ve Yazar Dr. Selma Karışman bu kadar uzun ve sıcak bir zaman diliminde oruç tutmanın yüksek bir inanç işareti olduğunu söyledi. Oruçtan, insana ve insanlığın bütününe kalanın “oruç ahlâkı” olduğunu vurgulayan Karışman, orucun hikmetini şu cümlelerle anlattı: “Sadece bedenin aç kalması, bu irtifanın en alt basamağıdır. Bedeni hafifletmek kolay, nefsi zordur. Üstelik nefsin obezitesi bedeninkinden daha tehlikelidir. Nefis, dünyevi tutkulara, zevklere ve ihtirasa perhiz yaptığında yükünden kurtulur. Dolayısıyla 'açlık terbiyesi' hayata geçirilirken, nefsi de kontrol etmesi beklenir. Oruç, insanın -bedenden önce- ruhi bir varlık olduğunu kanıtlarcasına, bedenin perhizinden, öncelikle ruhun istifadesini ve başka ruhlarla ünsiyetini sağlar. Bu ünsiyetten ruha ve şahsiyete; dirilik, emniyet, ülfet, muhabbet, nedamet, sabır, kanaat, diğerkâmlık ve yeni tefekkür ufukları katılır.”
Gerçek manada orucu tutmadığımızı orucun bizi tutuğunu anlatan Karışman, “Yani biz oruçta kendimizi tuttuğumuzu zannederken, aslında oruç bizi kendi arzuladığı, kendisiyle matlup olunan maverada tutmaktadır. Hıyanet ettiğimiz bütün emanetlerin, dengesini bozduğumuz kâinatın, kirlettiğimiz dünyanın, zulmettiğimiz nefsin; mahmuzladığımız yarıştırdığımız hırsın, öfkenin, kinin; tezkiye edilmemiş fiillerin ve maddenin enkazı altında kalmamamız için tutar bizi oruç” diye konuştu.
İslam'ın etnik, cinsel, sınıfsal, ırksal, ekonomik gibi her türlü eşitsizliği ortadan kaldırmak için geldiğinin altını çizen Karışman, Müslümanların kainatın ve insanlığın bu eşitlik ve şefkat şuuru üzerinde inşasına destek olmamız gerektiğini vurguladı. “Modern dünya da eşrefi mahlûkat olarak kalma mücadelesini vermek zorundayız” diyen Karışman, iç dünyamızı zenginleştirmenin ve güzelleştirmenin peşine düşmemiz gerektiğini vurguladı.
