|
Maden kapısında beklemek

Bu yazıyı maden ocağının tam karşısındaki bir taşın üzerinden yazıyorum.

Ocağın ağzında içeriye girmek için haber bekleyen arama kurtarma ekipleri duruyor.

Bir ara hareketlendiler.

Aileler ayağa kalktı, biz heyecanlandık.

Sonra tekrar yerlerine döndüler.

Ocağın içindeki yangın dün kontrol altına alındı, soğutma çalışmaları başladı.

Yangına müdahale eden ekibin şefi, Enerji Bakanı Taner Yıldız''a, ''Yangını gerilettik, içeride karbon monoksit oranı azalmaya başladı. Soğutma çalışmaları yapıyoruz'' dedi. Taner Yıldız''dan tek isteği vardı. ''Ne olur sayın bakanım benden süre istemeyin'' dedi.

Belli işini bilen bir insan.

''Yangını söndüremezsek, kurtarma ekiplerinin de canını tehlikeye atmış oluruz'' dedi.

İlk anda bir kaç yerden birden başlamış yangın. Dün söndürmeye çalıştıkları yangının merkeziydi. Basınçlı su sıkıyoruz, yangın söndürme tüpleriyle müdahale ediyoruz diye anlattı.

Dün vaktimizin çoğu madenin kapısında beklemekle geçti.

Umudu gittikçe azalmış, kederli ailelerle birlikte.

Bir kadın.

Yeğeni içerideymiş.

Kız kardeşine destek için burada.

Mikrofonlar uzatılıyor.

''Yeter artık'' diyor. ''Konuşmaya takatımız kalmadı.''

Bekleyen insanların hakikaten takatı kalmadı.

Yaşlı bir amca.

Adı Ali.

Kütahya Simav''dan gelmiş.

Soyadını sormayın.

Sadece bakışıyoruz.

''Torun içeride'' diyor.

Bu civardan bir amca.

Oğlu içeride.

''Mühendisler son anda bir yere yönlendirmiş. İnşallah orada kurtulmuştur'' derken mütevekkil.

Elbette ki zaman zaman zaman gerilimler oluyor.

Cumhurbaşkanı geldiğinde de, ''Çocuğumun bulunmasına yardım edin'' diye bağıranlar oldu.

Elbette ki bağıracaklar. Yüreği yandı insanların.

Maden kapısında evladının ölü ya da diri haberini beklemenin bir anne için ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz?

Yine de acılı anneyi oğlu teskin ediyor.

''Ana bugün bizim yas günümüz''

Bu satırları yazarken bir hareketlilik yaşanıyor ocağın ağzında.

Yoksa canlı olarak çıkarılan biri mi var diye umutla oraya koşuyoruz.

''Yok. Daha yangın sönmedi'' diyor madenciler.

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile konuşuyoruz.

Ölenlerin tamamının karbon monoksit zehirlenmesinden öldüğünü söylüyor. ''Patlamanın etkisiyle ölen var mı?'' diye soruyorum.

''Yok'' diyor. Sadece iki kişinin yüzünde hafif yanık varmış.

Peki o zaman trafo patlaması?

Yangın kesin. Ama patlama konusunda kafamda soru işaretleri oluşuyor.

Facianın başından beri madende olan Enerji Bakanı Taner Yıldız''la konuşuyoruz.

Taner Yıldız üç gündür gözünü kırpmadan başarılı bir kriz yönetimi sergiliyor.

Ocağın önüne iniyor, ailelerin yanına gidiyor. Düzenli aralıklarla da açıklamalar yapıyor.

Taner Bey''le konuşuyoruz.

''Madendeki kardeşlerimizi çıkaralım. O gün ocağı kapatacağız. İdari ve adli soruşturma başlayacak'' dedi.

Peki teknik olarak nasıl çıktığı tespit edilebilecek mi?

''İz bırakır. Mutlaka tespit ederiz'' dedi.

İhmal ya da kasıt. Her neyse hesabı sorulacak mı?

''En yakın çalışma arkadaşım olsa dahi hesabını sorarım. Kendi kusurum olursa o hesaplaşmayı yapacak kadar yürekliyim'' diye konuştu.

Elbette ki hatası ya da kusuru olan kim varsa hesabı sorulsun ki, kara maden başka bedenlere mezar olmasın.

Aileden sorumlu Bakan Ayşenur İslam''la konuştuk.

Ailelere ve çalışanlara yönelik olarak psikolojik destek çalışmasının başlayacağını anlattı. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ile birlikte ortak bir yol haritası belirlemişler.

1.Acılı aileler

2.Faciadan kurtulanlar

3.Madene müdahale eden sağlık görevlileri.

Kısa, orta ve uzun vadeli bir psikolojik destek programı hazırlamışlar.

Bizim milletimiz dindar. En büyük psikolojik desteklerden birini Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez verdi. Gece Soma''da hatim okundu. Görmez hoca ruhları serinleten bir konuşma yaptı. Dünden itibaren cenaze namazlarına iştirak edip, ailelere taziye ziyaretinde bulundu.

Arama kurtarma çalışmalarında bir değişiklik yapıldı.

Eski ocaktan değil yeni ocaktan girilmeye başladı.

Yazıyı yazarken aynı zamanda arama kurtarma ekibine bunun sebebini sordum.

''Eski ocaktan girip alacaklarımızı aldık'' dediler.

Yani.

Şimdi asıl patlamanın olduğu yeni ocağa geçilmiş.

Ama bunun için yangının bitmesi, soğutmanın tamamlanması beklendi.

Ocağın ağzında beklerken arama kurtarma ekibinden biri kederli bir yüzle ambulansları süzdükten sonra, ''Ama içeriden çıkan yok ki'' dedi. Sonra döndü tekrar ocağın içine.

Burası Soma.

Şehrin girişinde cenaze araçları karşılıyor sizi.

Burası maden.

Gecesi de ölüm

Gündüzü de ölüm.

Allah sabır versin...

10 yıl önce
Maden kapısında beklemek
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi