|
Cemaatin linci

İsmailağa Camii''nde emekli bir imamın katledilmesinin ardından bir muhalefet partisi lideri “Kurtarılmış bölge”den söz etti. Ne bir kişi, ne de temsil ettikleri siyasal kurum olarak Çarşamba''ya ayak basmayanların gelişigüzel konuşması yakışıksız. Pek çok yazar da, aynı nakaratı tekrar ediyor.

20 yıldır Fatih''te yaşayan biri olarak, ''Gazetelerde yazılan Çarşamba'' ile ''Benim tanıdığım Çarşamba'' çok farklı. Çarşamba, mütedeyyin insanların diğer semtlere göre daha fazla oldukları bir muhit. Ama İsmailağa Camii''ne yirmi otuz metre mesafede bir muhtarlık var. Bu muhtar, bir kadın ve başı açık. Kocadede Mahallesi''nin dindar insanları, başı açık ve modern yaşam tarzına sahip bu hanımefendiyi muhtar seçmekte beis görmemişler.

Bu semtte çarşaflı, pardesülü hanımları da görürsünüz, dekoltelileri de. Belki Etiler''de çarşaflı kadın görmek zor, ama Çarşamba''da farklı kıyafetler giymiş hanımlara sıklıkla rastlayabilirsiniz. Öyle bir portre çizildi ki, bazı televizyoncu dostlarım “Acaba gidip çekim yapabilir miyiz, başımıza iş gelir mi?” dediklerinde gülmemek için kendimi tutuyorum. Oysa Çarşamba''da girilemeyecek hiçbir yer yok.

HHH

Kudüs''e gidenler Kutsal Şabat(Cumartesi) günü kentin adeta boşaldığını bilirler. Hatta Şabat, Cuma gününden başlar. O gün lokantalar, alışveriş merkezleri, eğlence yerleri kapalıdır, ortalıktaki dolaşan taksiciler Arap''tır. Kazara bir araçla Hasidik''lerin, yani dindar Musevilerin yaşadıkları Mea Sharim''e girerseniz taşlı saldırıya uğrama riskiniz yüksektir. Mea Sharim''de yaşayanlar geleneksel dini kıyafetleriyle dolaşırlar. İki muhiti kıyasladığınızda, Çarşamba semti Mea Sharim''e göre çok daha laik kalır.

Laik Yahudiler Şabat''ta ya Kudüs''ü terkedip başka kentlere gitmeyi yahut evlerinden dışarı çıkmamayı tercih ediyorlar. Ama hiçbir politikacı, Mea Sharim için ''kurtarılmış bölgedir, kaldırmalıyız'' gibi laflar etmez. Böyle bir düşünceyi akıllarına bile getirmezler. Dünyanın pek çok şehrinde Hasidik mahalleleri var. Ve bu politik malzeme konusu değil. İsrailli Yahudi entelektüel Israel Shahak''ın, ''Jewish History, Jewish Religion: The Weight of Three Thousand Years (Yahudi Dini, Yahudi Tarihi: Üç Bin Yılın Ağırlığı)'' adlı kitabında yer alan bir olay çok düşündürücü. 1965''de Kudüs''te trafik kazası geçiren bir Müslümanın akrabası ambulans çağırmak için Yahudi komşusunun kapısını çalıp, telefonunu kullanmak ister. Yahudi komşu Şabat''ı öne sürerek bu ricayı reddeder. O gün ne amaçla olursa olsun iş yapmak haramdır. Yaralı hastaneye kaldırılamadan can verir. Haham Mahkemesi''ne başvuran Shahak, Yahudinin davranışının dinde yeri olup olmadığını sorar. Aldığı cevap çok düşündürücü:

“Ölmekte olan kişi Yahudi olsaydı, telefona izin verilmesi gerekirdi, fakat ölmekte olan kişi Yahudi olmadığına göre, onun hayatını kurtarmak için Şabat''ı ihlal etmek yanlıştır.”

HHH

İsmailağa Cemaati ile Hasidikler görünürde biribirine benzemekle beraber aralarında büyük farklılıklar var. Sufi gelenekten beslenen cemaat mensupları, kendi yaşam tarzlarını sürdürmek konusundaki titizliklerine rağmen, şimdiye kadar farklı yaşam tarzlarına karşı fiili müdahalede bulundukları vaki değil.

Yani Etiler''de bir ev sahibi, kiracıları arasında takkeli, çarşaflı bir aileye ne kadar tahammül edebiliyorsa, Çarşamba''da da o kadar esneklik var.

Bu da toplumumuzun bir gerçeği.

''Camideki cinayet'' bir kenara bırakılıp, henüz mahiyeti anlaşılmamış linç olayı tartışılıyor. ABD Başkanı J.F. Kennedy''in katil zanlısının, polislerin arasında öldürülmesini andıran linç olayı, cemaat üzerinden dini yaşam tarzını suçlama aracı yapılıyor.

Bu acalecilik niye?

İslam sufiliğini Yahudilik''le ilişkilendirmeye yönelik yayınların ardından ne geleceğini merak ediyordum. Bu tür yayınların hesaplanmış bir konseptle piyasaya sürüldüğünü söylemiştim. Boşuna değilmiş bu merak.

Benimsersiniz yahut benimsemezsiniz, ama İslam''ı derin ve sade bir şekilde yaşamanın yolu olarak nitelenen sufiliği, Yahudi Kabalası''yla ilişkilendirmek, hem kafaları bulandırmak, hem İslam''ın görünürlüğüne tahammülsüzlük. İşte iş gelip, kendi halinde kendi bildikleri gibi yaşayan bir cemaatin hedef tahtası haline getirilmesine kadar dayandırılıyor.

İsmailağa Cinayeti üzerinde yapılan tartışmalar, adeta bir cemaatin linç edilmesine vesile kılınıyor. Birkaç bin ''çok dindar'' insanın yaşadığı küçük bir muhit yeni bir laik-antilaik çatışmasının malzemesi yapılmak isteniyor. Asıl bunun üzerinde düşünmek gerekiyor.

Neden?

18 yıl önce
Cemaatin linci
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset