|
Geciken buluşma

KEŞKE bu buluşma 1979''da gerçekleşebilseydi Mustafa bugün hayatta olacaktı.. Olmadı işte..

“Mustafa vurulmuş” dediklerinde gözlerim kararıvermişti.

Sanki öz kardeşim vurulmuştu.

Mustafa''yı alnında kapkara bir kurşun lekesiyle gördüğümde dünya üstüme yıkıldı sanki..

Öylece bakıyordu..

Bakışıyorduk.

Sessizlik, ve kıpırtısız bakışlar yalnızca..

Çaresizdik.

Ondört yaşındaydı Mustafa Taştangil..

Oysa taştan falan değildi..

Darbecilere avukatlık yapan bayım sizin hiç ondört yaşında oğlunuz vurulmuş muydu alnından!

Rüzgara doğru koşarken diyorum..

* * *

Hastane, bir taşra hastanesi işte..

Mustafayı ameliyat edecek bir doktor bile yoktu..

Murat 124 marka bir araçla Ankara''ya yola çıkıldı..

Bir umut..

Vergi, askerlik, bir de seçimlerde hatırlanan bizim garip Anadolu''da doğru dürüst bir hastane nerede olsun ki!

Yozgat''a bile varamadan Mustafa çoktan düşmüştü..

Darbe yapmak için şartların olgunlaşmasını bekleyenler için vakit erkendi..

Şartlar olgunlaştığında binlerce Mustafa gitmişti..

Keşke bu buluşma Mustafalar gitmeden önce gerçekleşebilseydi..

Olmadı işte.

Dostoyevski''nin dediği gibi..

“Her birimiz, her şeyden, herkesin önünde sorumluyuz”

Ama biz daha çocuktuk o yıllarda..

“Olgunlaşma” nedir bilmiyorduk abiler!

* * *

O karanlık günleri yaşayan kuşaktan iki isim şimdi Meclis''te..

Muhsin Yazıcıoğlu ve Ufuk Uras..

Uras, darbe girişimi iddiaları için Meclis araştırması isteyecekmiş.

Yazıcıoğlu “Ufuk Uras''a destek vereceğim” demiş..

Geciken buluşma dediğim, bu.

Bakın gözaltına alınanlardan birinin Gazi Olayları''yla ilgisi mi ne varmış!

1995''de üç kahve ve bir işyeri kurşunlanmıştı..

Yaşlı bir Alevi can vermişti.. Sonrasında yirminin üstünde insan daha gitti.. Bazı yorumlara bakıyorum.. Biri şöyleydi:

“Sivas ve Gazi Olayları Alevi kimliğinin yeniden kurulmasında ciddi katkısı oldu”

Masumca yapılan bu yorum bile bu karanlık olayların amacını ortaya koyuyor..

Çatışacak kıvamda kitleler oluşturmak..

Çok şükür hevesleri kursaklarında kaldı..

Tutmadı..

* * *

Sivas da, Gazi de birer provokasyondu..

Tutmadıysa bile bir kitleyi başka bir kitleye karşı hassas duruma getirdiği bir gerçek.

Takım savaşları veriyoruz adeta..

İşkence mi dediniz, kime yapıldığına bağlı..

Adalet mi dediniz, kime verileceğine bağlı..

Kelepçe mi takılıyor dediniz, kime takılıyor ona bakalım..

Anayasa hukuku mu dediniz, kimin işine yarıyor..

Ergenekon mu diyorsunuz, hangi Ergenekon? Susurluk öncesi Ergenekonu mu Susurluk sonrası Ergenekonu mu?

“Kontgerilla araştırılsın” diyenler şimdi “Aman canım ne Ergenekon''u! Masal bunlar masal” diyorlar ya pişkince..

İşte kirli siyaset budur sevgili arkadaşlar..

Ülkücüsüyle devrimcisiyle Mustafalara kıyanlara yol verenler de bunlardır..

Şimdi de başka başka sıfatlarla karşımıza çıkıyorlar..

Kimin eli kimin cebinde belli değil..

''Ulusalcı'' diyorsun arkasından''Neocon'' çıkıyor..

''Amerikancı'' diyorsun, bakıyorsun ''Millici'' çıkıyor..

Kafa karışıklığı heryeri sarmış..

Ama bunu da aşarız, aşmalıyız..

Karanlıktan medet umanları kendi karanlıklarında tutmalıyız.

Bunun yolu, daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi..

Yazıcıoğlu ve Uras''ın ortak bir paydada buluşmasını bu yüzden çok önemsiyorum..

Siyaset kesimleri arasında ortak paydaların çoğalmasını umut ediyorum..

Karanlığı aşmanın başka yolu da yok..

Oooo Bay Rubin de buradaymış!

Ne tesadüf! Ergenekon Soruşturması''nı “komplo” ve “hayal ürünü” olarak gören sadece Deniz Baykal değil. American Enterprise Enstitüsü (AEI) uzmanı “neocon” yazar Michael Rubin de aynen Baykal gibi düşünüyormuş. Yani Ergenekon''a bir avukat da Atlantik ötesinden çıktı böylece. Cumhuriyet gazetesine demeç veren Rubin''e göre Ergenekon Soruşturması Türk demokrasisine zarar veriyormuş. Neoconları tanımasak bilmesek, halis muhlis demokrasi aşığı sanacağız Bay Rubin''i. O kadar pervasız ki, bizim gazetecilere, aydınlara, yargıçlara, işadamlarına, bu arada batılı diplomatlara görevler de dağıtıyor. AK Parti''nin kapanması şartmış. Yoksa Kemalizm, hukukun üstünlüğü, demokrasi elden gidecekmiş. Bak şu adamın ettiği lafa. Sen önce Irak''ta öldürdüğü çocukların, kadınların ve masum sivillerin hesabını sor yol arkadaşlarından.. Hem Cumhuriyet gazetesiyle Rubin''in bu içtenlikli ve dokunaklı ilişkisinin acep hikmeti ne ola? Amerikalı neoconlar ne düşünüyor diye merak eden okurlar Cumhuriyet gazetesine bakmak durumunda kalıyorlar çünkü. Her nedense Rubin''in demeçleri hep Cumhuriyet gazetesinde yer buluyor kendine. Ben bir Cumhuriyet okuru olsaydım şöyle sorardım:

“İlhan Abi, haklı bir davanın Rubin gibi bir tanığa ihtiyacı mı var?”

“Bıyıklı Türkler rahatsız”..

İşadamı Rahmi Koç, “ben yanımda bıyıklı ve sakallı birini çalıştırmam kardeşim” deyince o eski yara yeniden depreşti. Çünkü bıyıksızların başlattığı barbarca saldırı ''Bıyıklı Türkleri'' rahatsız ediyor. Hep “Genç subaylar rahatsız” olacak değil ya.. Bıyıklı Türklere yönelik Haçlı seferleri karşısında bıyık düşürenler az değil arkadaşlar! Bu bidatı ilk başlatan Hürriyet''in kaptanı Ertuğrul Özkök idi. 1993''te Tansu Çiller''in DYP Genel Başkanı seçildiği kongrede bıyıksız delegeleri görünce yüreciği modern yaşam sevinciyle dolan Özkök, “İşte bu.. Türkiye değişiyor birader” diyerek bıyıklarını şak diye kesivermişti. Bir gün önce bıyıklı gördüğümüz Özkök, ertesi bıyıksız haliyle gülümsüyordu. O günlerde Özkök''ün tavrı pek “modernlik”le yorumlanmamıştı. “Bu kadar Tansu Çillercilik delikanlılığa sığmaz” diyenler bile olmuştu. Başbakan Erdoğan Rahmi Koç''u eleştirdi eleştirmesine ama Yargıtay''dan bıyıklı olduğu için iş akdi feshedilen bir işçinin tazminat başvurusunu red kararı çıktı.. Yani işveren bıyıklı, sakallı personelinin iş akdini feshedebilir. İyi ki Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya''nın Koç gibi bir işvereni yok. Türlü bıyık türleri var da, yastık bıyık devlet bıyığıymış.. Yeniçeri bıyığı bu türe girermiş. ''Cemil İpekçi bıyığı'' gibi. Gerçi 1930''larda Türkiye''de resmi zevat Alman bıyığı bırakmayı pek severdi. Yargıtay''ın bıyık kararında ilginç ibareler de yer alıyor.. Mesela aşçının sakalsızı, cerrahın uzun saçlı olmayanı evlaymış. Fırsat bu fırsat, sivri zekalı hukukçular çıkıp “Hükümet erkanı bıyıklı olmaz, ya kessinler ya gitsinler” derlerse şaşmayalım. İşin kötüsü bıyık seferberliği amacına ulaşır, bir Cemil İpekçi yastık bıyığıyla ortada kalırsa, asıl o zaman güleceğiz..

16 yıl önce
Geciken buluşma
İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceği demek
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim