|
Ne yani, Mam Talabani, Baykal"ın şefi mi oldu!

Deniz Baykal CHP aleyhindeki eleştirileri dinlemek istemediği için Sosyalist Enternasyonal kongresine katılmadı.

CHP 1976''dan bu yana ilk defa temsilci göndermedi. Hem de Baykal dört yıldır SE Başkan yardımcısı olduğu halde..

Kongreden CHP için bir ihraç kararı beklenmiyordu. Çünkü ihraç kararı için bazı prosedürler var.

SE Etik Komitesi''nden bir heyet CHP''nin üyelik kriterlerine uyup uymadığını yerinde inceleyecek.

Heyetin hazırlayacağı rapor Sosyalist Enternasyonal''de ele alınacak..

CHP''nin durumu işte bu rapora bağlı sevgili okurlar..

Komitenin tavsiyede bulunma yahut müeyyide uygulanmasını isteme yetkisi var.

Müeyyideler arasında üyeliği askıya alma veya üyelikten atma da yer alıyor tabii.

Bu yüzden Onur Öymen''in “AK Parti''nin hevesi kursağında kaldı” demesinin hiiçç kıymeti yok.

Yani prosedür yeni başlıyor.

Son Kongrede Fiji İşçi Partisi (FLP) askeri cuntayla işbirliği yaptığı gerekçesiyle ihraç edildi.

Hatırlatalım..

2006''da Fiji''de bir askeri darbe gerçekleştirilmişti.. Ana muhalefet partisi FLP cuntayı desteklemişti.

Sosyalist Enternasyonal''in “seçimle gelmiş hükümetlerin barışçı olmayan yollarla değiştirilmemesi” diye bir ilkesi var..

Bu ilkeye aykırı davranmıştı FLP.. Etik Komitesi FLP''nin ihraç edilmesini istemişti.

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla..

* * *

Peki Baykal''ın katılmadığı Kongrede başka neler oldu?

Bir kere Seçim Komitesi Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcılığı için Baykal''ı aday göstermedi.

Oysa Baykal önceki kongrede oy birliğiyle aday gösterilmiş, ala-yi valayla Başkan Yardımcısı seçilmişti.

CHP''lilerin havasından yanlarından geçilmiyordu.

İngiliz İşçi Partisi lideri Başbakan Tony Bilair ise oy çokluğuyla başkan yardımcısı seçilebilmişti.

Irak işgalcisi “parlak çocuk Toni”, Baykal''ın gölgesinde kalmıştı.

O günler şimdi hayal oldu..

Baykal''ın şimdiki kongrede aday bile gösterilmemesi CHP için büyük bir prestij kaybı.

Neden derseniz..

Şu an için Enternasyonal''in 169 üyesi, 37 Başkan yardımcısı var.

Ama bunlar arasında koskocaman Türkiye''nin ana muhalefet partisi CHP''nin lideri Baykal yok.

Kim var peki?

Ermenistan, Makedonya ve Hırvat sosyalist partileri var..

Haa bu arada kongrede Irak/Kürdistan Yurtseverler Birliği''nin tam üyeliği de kesinleşti.

KYB Başkanı Celal Talabani de Örgütün başkan yardımcısı oldu.

Yani Mam Celal, Deniz Baykal''ın üstünde bir göreve gelmiş oldu.

CHP bu durumu içine nasıl sindirecek..

“Sindirirr, sindirirrr” dediğinizi duyar gibiyim..

Seçimle iktidara gelemeyen bir partinin seçim dışı yollarla iktidara gelmesini sindirdiğine göre.. Bunu da pekala sindirir.

Ne mübarek adammışsın Mustafa Amca!

Tamam bir örtüyü kaldırdın, minnettarız.. Önder Sav''ın karizmasını bir cümleyle çizdin. “Bir ayağım çukurda, Hacca gitmeyi istiyorum” demeseydin bunlar olmayacaktı. Bak ne işler açtın CHP''ın başına.. Ne güzel “Din de bizim, devlet de” diyorlardı.. Kürsülerde İmam Yusuf''dan fetva indiriyorlardı. Bir cümleyle yıktığın karizma kolay kolay yenilenmez. Sanki bunlar olmamış gibi, Dut Festivali''ne gelen Önder Sav''ın karşısına yine çıktın. Mustafa Amca oldu mu şimdi? Bak, seni görünce nasıl şaşaladı.. Durduk yerde strese soktun Genel Sekreteri.. Ne mübarek adammışsın böyle..

Mustafa Amca..

Koyu bir İsmet Paşa hayranıydın.. “Elmadağ''da en eski CHP''li kim” diye sorsalar seni gösterirlermiş. 80 yaşına doğru gidiyorsun, Allah uzun ömürler versin.. Bir fabrikada bekçiydin.. Varlığından bile haberdar değildik. Ben de bazen düşünürüm.. “Şu dünyada benim varlığımın ne anlamı var” diye sorar dururum kendime.. Henüz cevabını bulmuş değilim. Sanırım bunun için önümde uzun ince bir yol var.

Mustafa Amca..

Sen de sormuşsundur bu soruları kendine.. Aha, buldun cevabını, ne mutlu sana.. Seni şimdi bütün Türkiye tanıyor.. Mustafa Sarıgül''ün kaldıramadığı örtüyü tek başına kaldırdın.. Ne delege var arkanda, ne paran, ne de medya gücün.. Çok iyi hatırlarsın.. Mareşal Fevzi Çakmak''ın dirisi değil, ama ölüsü İsmet Paşa''yı yenmişti. Sıradan bir halk adamısın, başımızın tacısın.. Ama sende bilmediğimiz bir şey var.. Şu işin sırrını bize de bir açsana.. Vakit geç olmadan.

''Ergenekon''a gazeteci bakışı

Ergenekon soruşturması”nda sona gelindiği dünkü operasyonla kesinleşti. Dava iddianame aşamasına geldi dayandı. Yakında mahkeme safahatı başlar. İsimleri darbe girişimine karışan bazı önemli isimlerin yargılanamayacakları kanısı vardı toplumda. Hiçbir kimsenin ayrıcalık taşımadığı ortaya çıktı. Bir zanlının çıkıp “Atatürk''ü sevdiğim için alıyorlar” demesi ne kadar doğru?

Bu ülkede Atatürkü sevmek suç değil ki.. “Atatürk''ü sevmiyorum” demek insanın başına iş açar. “Atatürk''ü seviyorum, o halde istediğimi yaparım” diye bir kural da yok. Hiç kimsenin beğenmediği hükümeti düşürmek için darbe yapma hakkı yoktur. Hükümetlerin nasıl gelip nasıl gittikleri anayasada belirtilmiştir. Öte yandan darbe yapmak çok ciddi anayasal bir suçtur. Çocuk oyuncağı değil bu iş. Darbe gerçekleştikten sonra hukuku işletemezsiniz. Hukuk kendi kuralları içinde işleseydi ne 27 Mayıs, ne 12 Mart ne de 12 Eylül olurdu.

Tabii, bazı meslektaşlarımızın gözaltına alınmaları hoş değil. Diğer zanlılar gibi suçlu olup olmadıkları ortaya çıkacaktır. Ancak gazetecilerin de mesleklerini kötüye kullanmamaları gerekiyor. Gazeteciden çok ''darbe amigoları''nı andıran bazı kişilerin şimdi çıkıp “ben gazeteciyim kardeşim” demeleri tuhaf kaçmıyor mu? “Nasıl hatırladın gazeteci olduğunu birader” demezler mi!. Bu tür gazeteciler “halkın doğru haber alma hakkı”nı gözetebilirler mi? Elbette kimse gazeteci kimliğinden ötürü gözaltına alınamaz. Lakin 1960''larda iki ayrı darbe girişiminde bulunan Talat Aydemir''le gazetecilerin “sıra dışı” ilişkilere girdiğini biliyoruz. Aydemir''in gazete bürolarında devlet başkanı havasında karşılandığı vakidir. Dönemin gazetelerine bakın, hangi gazetecilerin darbecileri “kurtarıcı” diye sunduklarını görürsünüz. Bazı gazeteciler kuryelik de yapıyorlardı. O, Aydemir''i yere göğe sığdıramayan, “Aman paşam, yaman paşam” diyen gazetecilerin, Aydemir idam edilince gıkları bile çıkmadı. Dolayısıyla kimse havayı bulandırmasın.

Ortaya konuşuyorum, muhteris darbeciler de papucun pahalı olduğunu anlamalılar. Kimin neyle ilgisi ilişiği varsa mahkemelerde kendilerini savunsunlar. Gazetecilere gelince, varsa bir hukuksuzluk elbette söylenecek ama avukatlığa da gerek yok. Bildiğim kadarıyla avukatlık ayrı bir meslek dalı..

16 yıl önce
Ne yani, Mam Talabani, Baykal"ın şefi mi oldu!
‘Güvenli Bölge’ mi ‘Terör Koridoru’ mu? Hele şu referandum bir geçsin…
İslam’ı asrın idrakine söyletmek (İctihad)
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’