|
AB krizi, uygarlık krizi!
İngiltere'de “
Avrupa Birliği
” içinde kalınıp kalınmayacağına dair 23 Haziranda yapılacak referandum tehlikeli sularda ilerliyor. Gerçi birkaç yıldır, AB'nin çözülmekte olduğuna dair ciddi tartışmalar yapılıyordu ama böyle bir gelişmenin yaşanacağına pek ihtimal verilmiyordu. Aslında yaşanan tartışmalar, Avrupa uygarlığının krize girdiğinin bir işareti. Fransız sosyolog
Edgar Morin
ve İtalyan Bilim Felsefesi Profesörü
Mauro Ceruti,
“Bizim Avrupa'mız/Çözülüyor mu, Yoksa Başkalaşıma mı Uğruyor?“
başlıklı kitapta bu krizi çarpıcı başlıklarla dile getiriyorlar. Buna göre Avrupa dünyanın merkezinde olmaktan çıkıp tarihin kıyısına itildi. Küresel çağın devasa aktörlerine kıyasla taşralaşarak dünyanın önemsizleşen bir yöresi oldu. Kriz karşısında merkezkaç güçler artıyor. Kriz karşısında siyasi Avrupa zayıf, kırılgan. Şu cümleler krizin derinliğini anlatıyor:


“Bugün yaşadığımız kriz, bir uygarlıkla, onun değerleriyle ve inançlarıyla ilgili bir krizdir. (..)

Sosyal ilişkilerle ilgili bir kriz var.

Eski dayanışma ilişkilerinin gerilemesi ya da kaybolması, benmerkezciliklerin, yaygın ve iyi tanımlanamayan psikolojik rahatsızlıkların artmasına, insanların yalnızlaşmasına yol açtı.(..)

Bir ahlâk krizi var.

Kişisel başarı peşinde koşmanın yarattığı bireycilik kolayca, ortak çıkar kavramının yitirilmesine, benmerkezciliğin ve kâr peşinde koşma saplantısının abartılmasına yol açıyor. (..)

Bir gelecek krizi var.

Gelecek bize giderek daha belirsiz görünüyor. (..)

Bugün bir, 'bugün' krizi var.

Bugünün zorluklarının yarattığı kaygı, geleceğe güvenle bakamama ve umutsuzluk hali bizleri hayâli kökler aramaya itiyor. Her bireyde ve her toplumda gizil olarak var olan yıkma ve kendini yıkma kapasitesi, içinde yaşadığımız anonim ortamlarda bireylerin yalnızlığını artırıyor ve ortaya salıverilen şiddet, reddetmenin gündelik ifadesi haline geliyor. (..)

Ekonomik bir kriz var.

Ekonomi, spekülasyona dayalı finans sektörünün yıkıcı etkilerini ortadan kaldıramıyor, dünya çapında etkin bir regülasyon mekanizması oluşturamıyor.”



“Avrupa günümüzde, çözmeyi başarabildiğinden daha fazla sorun yaratan bir uygarlık üretti ve onu dünyaya yaydı. Biz Avrupalıların dünyanın geri kalanına önermek istediğimiz çözümler, bizim için de sorun yaratmaya başladı. (..)

Ekonomi biliminde kriz var.

Ekonomi bilimi, hesaplanabilir olmayan şeyleri ne hayal edebiliyor, ne de çözebiliyor. İnsan deneyiminin ve varoluşunun parçası olan hırslar, duygular, acılar, inançlar, yoksulluklar, korkular ve umutlar ona yabancıdır.(..)

Kalkınmada bir kriz yaşanıyor.

Kalkınma hem küreselleşmenin, hem de Batılılaşmanın yol açtığı bir krizdir. Kalkınma tek yönlü, bir teknik-ekonomik bakış açısıyla tanımlandı. (..) Günümüzün krizleri, dünyaya bakışımızı değiştirmemizi gerektiriyor. Bunun için öncelikle, bakma kapasitemizi geliştirmeliyiz. Entelektüel bakışımız dünyayı birbirinden kopuk parçalara ayırarak görebiliyor.”



Morin ve Ceruti'nin tespitleri büyük ölçüde, Avrupa uygarlığının paradigmalarını benimseyen Batı dışı ülkeler için de geçerli. Yazarlar Avrupa'nın “

birlik içinde çeşitlilik ve çeşitlilik içinde birlik”

ilkesine göre kendini yeniden yapılandırmasını öneriyorlar. Bu “Birlik” tanımlaması bize yabancı değil. Tasavvuf literatüründen “

Çokluk içinde birlik, birlik içinde çokluk

” ibaresini hatırlarsınız. Bizim de Türkiye'yi yeniden ama 'sahici' olarak düşünmemiz gerekiyor. Lüzumsuz, tüketici ve yıkıcı tartışmalar yapmak yerine, “

İstikbaldeki Türkiye

”ye dair güçlü fikir ve tezleri tartışmalıyız.


#Avrupa Birliği
#Edgar Morin
#Mauro Ceruti
8 yıl önce
AB krizi, uygarlık krizi!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…