1970'lerin başlarından itibaren Sovyetler Birliği Devlet Başkanı
uluslararası ilişkilerde “
politikası başlattı. Sovyet ekonomisi “düşman” politikası sebebiyle yapılan askeri ve ekonomik harcamalardan ötürü çöküşün eşiğindeydi. Bu dönemde Helsinki'de gerçekleşen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferanslarında, iyice yorgun düşmüş bir dünyada, “düşmansız” bir dünya sisteminin inşa edilip edilemeyeceği masaya yatırılmıştı.
1980'lerde durum Sovyetler Birliği için çekilmez hale geldi ve “Soğuk Savaş”a son verecek olan gelişmeler yaşandı. ABD ve Sovyetler Birliği arasında açık, gizli görüşmeler başladı. Bu görüşmelerin Moskova için “
”nda masayı devirmek gibi bir anlamı vardı. Sovyetler Birliği'nin son Devlet Başkanı
'un başdanışmanlarından
un
1987'de Amerikalılara “
dediği söylenir. Öyle de oldu, 1990'ların başında Sovyetler Birliği masadan çekildi. Bu çekilme o sırada Amerikalılara “zafer” gibi göründü.
“
”nu kazanan taraf olmanın hazzı Amerikalıların gözüne perde indirdi. ABD, düşmansız kaldı, ancak dünya daha iyi bir yer olmadı. Ruslar ise “düşman”sız kalan ve ideolojik bakımdan anlamını yitirerek boşluğa savrulan Sovyetler Birliği'nin hızlı bir şekilde ufalanarak çözüleceğini o sıralarda idrak etmemiş olabilirler. Çözülmenin ardından Rusya ekonomisi iflas etti.
döneminde Ruslar moral bir çöküntü yaşadılar.
ise yeni bir düşman tanımı yaparak Rusya'ya o eski gücünü kazandırmaya çalışıyor.
'Büyük düşman'dan yoksun kalan ABD'yse büyük bir şımarıklık dönemi yaşadı. ABD kendine yeni düşman icat etmeye çalıştıysa da bu düşman Sovyetler Birliği'nin yerini asla dolduramadı. “
”nda ABD'nin kanatları altına sığınmış bulunan Batı Avrupa devletleri de bu yeni düşman tanımlamalarında ABD'yle tam bir görüş birliği içinde olmadı. Irak'ın işgal edilmesi sırasında bu çelişki iyice ortaya çıktı. Batı Avrupa kamuoyları kendi devletlerinin ABD'nin peşinden Ortadoğu'da bir savaşa sürüklenmesine cevaz vermedi.
Son dönemde ABD, Rusya'yı yeniden düşmanlaştırmaya çalıştı. “
”yu Doğu Avrupa'da etkin kılma girişimlerine Putin'in “
” ve “
” hamleleriyle sert cevaplar vermesi düşmanlaştırma politikalarının göstergeleriydi. Batı Avrupa'ysa, ABD'nin Rusya politikasına gönülsüz şekilde destek veriyor.
'ın seçim zaferi Avrupalıları cesaretlendirmiş olabilir.
Donald Trump önceki gün Başkanlık yemini ederek görevine başladı. Önünde netameli bir “
var. Obama yönetimi Trump'a çok çetin bir ev ödevi bıraktı. Peki Trump Rusya'ya yaptırımları kaldıracak mı? Daha da önemlisi Trump ABD için nasıl bir düşman tanımı yapacak? Bu tanımlama Amerikan seçmenleri nezdinde karşılığını bulacak mı? Trump Amerikası için öncelikli düşman '
' olacak? Dünya, şimdi bu soruların cevabını bekliyor.