|
Avrupalı Türkler Hrant"ı arıyor...

Elektronik posta adresime bir yazı düştü.. Yazarı Ahmet Evsen.. Hollanda''da yaşayan bir Türk göçmen.. Bir gazeteci, bir yazar, bir şair..

Avrupa Türk diasporasının etkili isimlerinden birisi. Türkçe yayımlanan İntertürk Gazetesi''nin kurucusu..

Daha önce Töre, Türk Edebiyatı, Doğuş Edebiyat, Erciyes, Yeni Düşünce gibi milliyetçi dergilerde yazmış..

Yani,''Milliyetçi-Muhafazakar'' ve ''Ülkücü'' kökenli..

Evsen''in yazısı, Hrant Dink''i ''Türk düşmanı'' diye hedef gösteren çevreler için mesajlar içeriyor..

Peki tanıyor muymuş Hrank Dink''i?..

Tanıyormuş..

* * *

Hrant Dink, 2006''da ''Pen Award'' ödülünü almak için Hollanda''ya gittiğinde tanışmışlar..

Evsen, bir grup arkadaşıyla birlikte görüşmüşler Hırant Dink''le..

“Öteden beri karşımıza çıkan ''Ermeni Sorunu''nu bir de ''kendisinden dinlemek''istediğimizi söyledim” diyor..

Bakın neler anlatıyor Evsen:

“Karşımızda, Türkçe''ye hakim, ''Türkiye''de yaşamaktan mutlu'', ''Türk arkadaş ve dostları olmasından ötürü kendini şanslı sayan'' adam gibi bir adam oturuyordu.”

“O, iki millet arasındaki bu donukluğu aşmanın yeğane yolunun diyalog olduğuna inanmış biriydi. Diyaloğa kapalı olan herkese karşı tavır alıyor, bu meseleye de dışarıdan müdahil olmak isteyenlere de ''karışmayın'' diyordu. Açıkça ve erkekçe...”

Hrant''ın bir tavrı var ki Evsen''i çok etkilemiş..

Ödül töreninde yapacağı konuşmayı İngilizce olarak hazırlayan Hrant Dink, mikrofana geldiğinde, İngilizce, Ermenice ve Türkçe bildiğini belirterek,

“Ben, Ermeni asıllıyım ama önce Türk vatandaşıyım. Bu sebepten dolayı, sizlere içinde yaşadığım halkımın dili ile hitap etmek istiyorum” demiş.. Öyle de yapmış..

Evsen şöyle devam ediyor:

“Hrant, ülkemize yöneltilecek muhtemel suçlamaları göğüsleyecek bir yapıya sahipti.

Onun ''öldürüldü'' haberini alınca içim sızladı...

Ülkemin, ileride çok işine yarayacak bir aydınını kaybetmesine çok üzüldüm...

Hele de, İstanbul''da katledilmesi bana ağır sancı verdi...

Sohbetin, duygu yoğunluğuna gark olduğu anlarda, yaşla dolan gözlerini hatırladım...

Yüreğim çok sızlıyor şimdi...

Yarınlardaki Türkiye''de Hrant olmayacak ama, ona ihtiyacım zaman zaman gün yüzüne çıkacak... Ama o, bize yardım edemeyecek artık...

Yüreğim çok sızlıyor şimdi...

Sanki bir yanım göçmüş gibi...”

Hrant Dink''ten öldüresiye nefret edenler, ne kadar tanıyorlardı, bilemem..

Ama Hrant, böyle biriydi..

Onun öldürülmesine sevinenlere bir çift sözüm var:

“Siz bile çok arayacaksınız Hrant''ı”

Şimdi rahat ettiniz mi?

Trabzonluları da fazla üzmeyelim..

Ne olursa olsun.. Bir kent, içinden birkaç katil çıktı diye suçlanmamalı. Habertürk''ten Melih Meriç, Hrant Dink''in katil zanlısının hemşehrileri çıkmasından en fazla Trabzonluların üzüldüğünü yazdı. Aynı Habertürk''te yapılan bir analizde ise, Trabzon, 1980 öncesindeki Malatya ile karşılaştırıldı. Malatya''nın Mehmet Ali Ağca, Oral Çelik ve Abdullah Çatlı gibi eylemciler üreten bir kent olduğu vurgulanarak, aynı rolü şimdi Trabzon''un oynadığı yazılmış.. Analiz, Trabzon''a askeri müdahale çağrısına kadar götürülmüş. Zaten Trabzon''da bu tür yorumlar gösterilerek “Bakın bakın Trabzon''u damgalıyorlar” propagandası yapanlar varmış.. Habertürk''ün iyi niyetinden zerre kadar şüphem yok, ama daha dikkatli olmalıyız. 12 Eylül öncesinde ülkemizin hangi kenti Malatya''dan farksızdı ki.. Kentler, kasabalar, mahalleler, ''ideolojik kurtarılmış bölgeler''e ayrılmıştı.. Bir iki ''meşhur suikastçi'' çıktı diye bir kenti toptan suçlamak yanlış olur..

Bu arada analizdeki bir bilgi yanlışını düzeltelim. M. Ali Ağca, Malatya Hekimhan''dan, Oral Çelik kent merkezinden, Çatlı ise Malatyalı değil, Nevşehirli.

Karanlık labirentlere dikkat..

Mehmet Ali Ağca, 1979''da Abdi İpekçi''nin katil zanlısı olarak yakalandığında, “Ben tek başına bir teröristim” demiş, arkasında bir örgüt olduğunu inkar etmişti.. Sonra bir takım bağlantılar çıktı. Malatyalı fakir bir ailenin çocuğu olan Ağca, Abdi İpekçi''yi vurduğunda yirmi yaşındaydı. Hapisten kaçırılıp, daha sonra Papa''yı vurduğunda 22 yaşında bir delikanlıydı. Ağca, 18 yaşında karanlık bir labirente girdi. Bir süre labirentin koridorlarında dolaştı. Oradan Saint Peter Meydanı''na çıktı. Vaaz veren Papa''ya sıktı. Papa Suikasti''yle ilgili ''bağlantı'' iddialarına bir bakalım.. Komünist Bulgar Gizli Servisi, CIA, İtalyan İstihbaratı, Vatikan Klikleri, Mafya, uluslararası kaçakçılık şebekeleri.. Ve yerli istihbarat servisiyle bağlantısı olduğu iddia edilen isimler.. Papa ve İpekçi Olayı hâlâ tam aydınlanmış değil. Ama Ağca''yı bu karanlık labirente sokanlar, onu bir daha çıkaramadılar.. Arkasında olduğu iddia edilen ''derin güçler'' onu kurtaramadı.. 26 yıldır içerde. Abdi İpekçi, Papa vuruldu da ne oldu? Neye yaradı? Gençler yakın geçmişi iyi bilmeliler, birileri onlara anlatmalılar.. Vatan, Millet, Sakarya derken, arkada başka amaçların olabileceği unutulmamalı. Tarih, vatana millete hizmet ediyorum diye yapılan aptalca ihanetlerle dolu..

17 yıl önce
Avrupalı Türkler Hrant"ı arıyor...
Rüzgâr tersine dönerse
Cambaza bakma
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar