|
Bu halk biziz

Hrant Dink''i uğurladık.. Hem de ne uğurlama. Özlediği Türkiye portresine sağlığında kavuşamadı Hrant..

Ama hiç olmazsa son gününde..

Halkı onu tek yürek olarak uğurladı..

Hrant Dink, bizden daha fazla bu memlekete aitti.

“Kaç” dediler kaçmadı..

“Git hayatını yaşa, Avrupa''da seni el üstünde tutarlar” dediler..

Gitmedi..

O, “Toprak istiyorum, ama üstünü değil, altını.. Bu topraklarda gömülmek istiyorum” dedi.. Öyle de oldu..

Her insan gibi doğal yollardan yaşama veda etmek isterdi..

Olmadı..

17 yaşında bir çocuğun eline silahı tutuşturdular karanlıkta..

Hrant Dink ise aydınlıktaydı..

Daha önce de karanlıkta düşman gösterilenler oldu biribirine..

Sabah sağcıyı vuran silah, akşam bir solcuyu vurdu..

Ya da tersiydi, bilmiyorum..

Binlerce memleket çocuğu düştü toprağın kara bağrına..

Kimisi ondört yaşındaydı..

Kimisi yirmi..

Sonra bir düdük çaldılar ve silahlar sustu..

İkinci düdüktü bu..

İlki “Ayrılın ve vurun biribirinizi” idi. Ayrıldık..

Ve vurduk..

Ve vurulduk..

Sonra kardeş olduğumuzu hatırladık..

Mahalle arkadaşları olduğumuzu..

Babalarımızın aynı çorbaya kaşık salladıklarını..

Düğünde dernekte kol kola halay çektiklerini..

Cenazede aynı safta el bağladıklarını..

Aynı harmanda buğdayı başaklardan ayırdıklarını..

Birileri unutturmuştu..

Şimdi de unutturmaya çalışıyorlar..

Ama artık unutmayacağız..

Bu memleket bizim..

Bu halk biziz..

Hrant Dink, ölümünle bile bize hatırlattın kardeş olduğumuzu.. .

“Güle güle”

Muhbirliğin tadı tuzu kalmadı

Geçenlerde hangi gazeteydi, hatırlamıyorum.. İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak, “Öğretim üyeleri birbirlerini ihbar ediyorlar” demişti. Daha önce de benzer sözler sarfetmişti. Demek ki muhbir öğretim üyelerimizin hızı kesilmemiş. Rektör, muhbirle ihbar edileni yüzleştiriyormuş. Yüzleşme sonucunda, ihbar konusunun daha çok yanlış anlama olduğu ortaya çıkıyormuş.. E, tabi yüzleştirirsen öyle olur. Muhbirlik, Anadolu kültüründe hoş karşılanan bir şey değil.. Anladık da koca koca öğretim üyelerinin muhbirleşmesini nasıl izah edeceğiz.? Özellikle askeri darbe dönemlerinde muhbir sayısının hızla yükseldiğini biliyoruz. Eski büyükelçilerden Oğuz Gökmen, 27 Mayıs Darbesi''nden sonra Dışişleri Bakanlığı''nda adeta ihbar furyası başladığını anlatır anılarında.. Aynı darbe sırasında üniversiteden atılan 147 öğretim üyesinin de muhbir meslektaşları tarafından ihbar edildiklerini yazmıştık. Demek ki rektör değişikliğinde de bu oluyor. Şimdilerde muhbirliği yumuşatmak için “Duyutman” diye yeni bir kelime türetmişler. Yine de siz siz olun, duyutmayın..

17 yıl önce
Bu halk biziz
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi