Kovid-19 testi pozitif çıkan ABD Başkanı Trump’ın hastanede tedavi altına alınmasıyla ilgili birçok tartışma yaşanıyor. Amerika’da 1 ay sonra seçimlerin yapılacak olması tartışmaları daha da önemli hale getiriyor. Trump’ın sağlık durumuyla ilgili çelişkili açıklamalar ise bir hayli kafa karıştırıyor. Amerikan medyasında yer alan bir iddiaya inanılacak olur ise Trump açıklanan tarihten daha önce Kovid’e yakalandı. İddia doğruysa, Trump hastalığını birkaç gün gizlemişse, bu durum Trump’la yakın temasta olan birçok ismi Kovid şüphelisi yapıyor.
Nitekim Trump’ın virüse yakalandığının açıklanmasından önceki günlerde onunla görüşen isimlerden Beyaz Saray Danışmanlarından Hope Hicks, Trump’ın kampanya danışmanı Bill Stepien ve Cumhuriyetçi Parti’nin genel başkanı Ronna McDaniel’in testleri pozitif çıktı.
Öte yandan Trump’ın “Yüksek Mahkeme” yargıçlığına aday gösterdiği Amy Coney Barrett için 26 Eylül’de Beyaz Saray’da verdiği resepsiyona katılan birçok ismin de Kovid’e yakalandığı ortaya çıktı. Kovid’e yakalananlar arasında Cumhuriyetçi senatörler Mike Lee ve Thom Tillis de yer alıyor. Beyaz Saray’ın kapalı alanlarında davetlilerin hem sosyal mesafe kurallarına dikkat etmemeleri, hem de maskesiz olarak sohbet etmeleri Kovid-19’un yüzlerce insana bulaşma ihtimalini arttırıyor. Sözkonusu resepsiyona Adalet Bakanı Bill Barr başta olmak üzere 150 kadar isim katılmıştı. Bu yüzden “Barrett Resepsiyonu” Kovid incelemesi altında.
ABD yönetiminin en üst düzey isimlerinin sosyal mesafe ve maske kurallarına uymaması, bir küçümseme davranışı olarak salgınla mücadeleyi sekteye uğratıyor. Ancak tartışmalar bununla sınırlı değil. Trump’ın Kovid’e yakalanmasının 3 Kasım’daki Başkanlık seçimlerini tehlikeye sokabileceği tartışılıyor. Meselâ, kariyerini toplumların şok anlarının yönetici elitlerce nasıl sömürüldüğünü araştırmakla geçiren yazar Naomi Klein, Trump’ın seçimleri daha da istikrarsızlaştırmak İçin KOVID enfeksiyonunu kullanmasından korktuğunu söylüyor.
Bir diğer tartışmaysa, Trump’ın hastalığının ilerlemesi durumunda ne olacağıyla ilgiliydi. Birçok eyalette erken oylama başladığından ötürü ABD zaten seçimin içerisinde. Trump’ın adaylığının tehlikeye girmesi halinde ABD’yi tam anlamıyla ‘kaos’ bekliyor. Cumhuriyetçilerin yeni Başkan adayını nasıl belirleyecekler konusu ise bir muamma. ABD medyası Trump’ın ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Kovid’ten hayatlarını kaybetmeleri durumunda kimin Başkanlığı devralacağı hususundaki görüşleri bile tartışmaya açtı. En güçlü İhtimallerden biri, Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi’nin Başkanlık koltuğuna oturması.
Daha da yakıcı bir sorun, Trump’ın Başkanlık görevini yerine getiremeyecek ölçüde hasta olması halinde Başkan Yardımcısı Pence’in nasıl bir yol izleyeceği. Anayasal kurallara göre ABD Başkanı bazı durumlarda görevini Başkan Yardımcısı’na gönüllü olarak devredebiliyor. Ancak bu süre çok kısa tutuluyor. Başkan çok hastaysa, üstelik görevini devretmek istemez ise veya görev devredecek durumda bile değilse ne olacak? Bu durumda Başkan Yardımcısı ve Kabine üyelerinin çoğunluğu Başkan’ın görevlerini yerine getiremeyeceğine dair bir kararı imzalayabiliyorlar. Böylece ABD Başkan Yardımcısı “Başkan vekili” rolünü üstlenebiliyor.
Hem Trump, hem de Başkan Yardımcısı Mike Pence görev yapamayacak durumda olurlar ise mesele daha da karmaşıklaşıyor. Böyle bir durumda Meclis Başkanı Pelosi’nin “Başkan Vekili” olacağını savunanlar var. Ancak Dışişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’nın birlikte hareket etmeleri durumunda Meclis Başkanının “Başkan Vekili” olmasını engelleyebilecekleri öne sürülüyor. Bu senaryoda Başkan Vekilliği’ni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo üstleniyor. Pelosi ve Pompeo aynı anda Başkan Vekili olduklarını iddia ettiklerindeyse daha başka senaryolar tartışılıyor.
Amerika’da ‘General Kovid’ seçim sürecine el koymuş görünüyor. Ekonomiyi olduğu gibi anayasal sistemi de yapıbozuma uğratan Kovid, iç çelişkileri açığa çıkararak derinleştiriyor. Nereden bakılırsa bakılsın, ABD’de seçim sürecinin çok sancılı ve çok gerilimli geçeceği aşikar.
